Eşler Arasında Geçimsizlik Durumunda Ne Yapmalı?

0
21031

esler-arasinda-gecimsizlik-durumunda-ne-yapmali-onizlemeHayatın her karesinde olduğu gibi aile konusunda da bize mutluluk ve başarı yollarını gösteren Allah’a (c.c) hamd, bu yolda yürümeyi de pratiğiyle bize gösteren peygamberimize (s.a.s) âline, ashabına, İslam’ı hayat nizamı bilip yaşayanlara salât ve selam olsun.

Cennetin dünyadaki şubesi mutlu ve huzurlu eşlerin oluşturduğu evlerdir. Cehennemin dünyadaki şubeleri de inanın sevgi ve saygınlığın yitirildiği mutluluğun ve huzurun uğramadığı evlerdir. Ancak insanların birlikte yaşadıkları ortamlarda sorunların yaşanması kaçınılmazdır. Çünkü yapılar, inançlar, eğitim düzeyleri, kültürler, bakış açıları ve mizaçlar farklı farklıdır. Böyle olunca da zaman zaman tartışma sorun ve problemler mümkün olabiliyor. Ürkmeden korkmadan sorunların üzerine gitmek ve çözüm yollarını bulmak gerekir. Öncelikle eşler arasındaki insani ilişkilere dikkat etmek meselenin en önemli kısmıdır. “İnsani ilişkide” sorun varsa, gerisini saymaya gerek yoktur. Çünkü karşılıklı insani ilişkiler aile binasının temelini oluşturur. Temeli bozuk bir binanın pencere, badana ve süsüyle uğraşmak abesle iştigaldir. Bu yuvada mutluluğu istemek iddiaları gülünç olacaktır. Önce insan olmak ve ötekini insan saymak gerekir. Kendisi için istediğini eşi içinde istemek asli görevdir.

Alınacak en acil önlem, tümden çökmeden bu binayı asli unsurlarıyla beslemektir. Yani sevgi, saygı, sabır, şefkat ve fedakârlığı hayatın her karesinde birbirlerinden esirgememeleridir.

GEÇİMSİZLİĞİN SEBEBLERİ

1. Haline razı olmamak,
2. Sevgi kültürünün olmaması,
3. Birbirinin sevgi ve ilgisini yetersiz görmek,
4. Cinsel problemler,
5. Parasal beklentilerin yetersizliği,
6. Kötü alışkanlıklar,
7. Dini anlama ve yaşayış biçiminde farklılık,
8. Koca baskısı,
9. Eşler hakkında çevrenin dedikodusu,
10. Çocuk olmaması, vb
Sorunlar bilinirse çözüm yolları da kolaylaşır. Yeter ki sorunun değil, çözümün parçası olabilelim. Yeter ki, niyetimizi ve bakışımızı düzeltelim. Niyet güzel olursa amel de güzel olur. Amel güzel olursa akıbette güzel olur.

Unutmayalım ki, imtihan dünyasında yaşıyoruz. İmtihanın sorularını yazan ve soran Allah’tır. İstediği gibi cevaplamamızı istiyor. Sonunda da cennet gibi bir mükâfat vereceğini söylüyor. Bize düşen dersimize iyi çalışmak, sorulara Allah’ın istediği gibi cevap vermektir. Bizim için uygun gördüğü rolü iyi oynamaktır. Bizi eşimiz, işimiz ve aşımızla imtihan eden rabbimizi iyi tanıyacak, iman edecek ve rızasını kazanacak bir yaşamın sevdalısı olmalıyız.

esler-arasinda-gecimsizlik-durumunda-ne-yapmali-3Bunu başarmak için öncelikle “Allahı’ın adıyla” işe koyulmalıyız. Çünkü Bismillahirrahmanirrahim her hayrın başıdır. Problemleri çözmek için anahtardır. Özgürlüğün sembolüdür. “Ben Allah adına hareket ediyorum. Rabbim ne derse o, Allah izin verirse bütün zorluklar aşılır.” Düşüncesiyle hareket eden kimsenin bütün sıkıntılar giderilir, mutluluk kapıları sonuna kadar açılır. Öyleyse Allah’a sığınmalı, Allah’tan yardım istenmeli, menzilsiz olan dua silahını iyi kullanmalı, herkesten çok bu kapıyı ben çalmalıyım demelidir. Bilmelidir ki; sevginin kıblesi, mutluluğun merkezi Allah’tır. O yardım ederse kim engel olabilir? O yardım etmezse kim yardım edebilir? Bu yüzden sorunun çözümünü önce Allahtan istemek gerekir. Hiçbir güzellik duasız gerçekleşmediği gibi mutluluk, huzur, saadet ve refah da duasız düşünülemez.

“Eğer kullarım sana benden sorarlarsa onlara de ki; ben kendilerine yakınım, bana dua edenin duasını, dua edince, kabul ederim. O halde onlar da benim çağrıma olumlu karşılık vererek bana iman etsinler ki, doğru yolu bulsunlar.” Bakara 186

“Dar da kalanların, kendisine yalvardıkları zaman duasını kabul eden ve onları sıkıntıdan kurtaran kim?” Neml sûresi 62

Bizi rahatsız eden, zora sokan, bir dert veya sıkıntıyla karşılaştığımızda, şunları yapmalıyız:

1. Sorun nerede? Yani evvela problemimizin
adını koyalım. İsimsiz dert, problem olmaz.
2. Problemin çıkış nedeni nedir?
3. Kaç çözüm yolu vardır?
4. En iyi çözüm hangisidir?

Şimdi iyi niyetle, çözümden yana olarak, Allah’ın rızasını gözeterek bu dört soruya eşinizle beraber istişare yaparak cevap veriniz. Derdiniz, sorununuz, probleminiz ne olursa olsun. Allahın izniyle çözüm bulursunuz.

MUTLULUK REÇETENİZ VAR MI?

Bütün hastalıkların bir ilacı ve reçetesi vardır. Yeter ki arayın, bulun ve uygulayın. Bizim tavsiye ettiğimiz mutluluk reçetesi.

1. Anlayış ve hoşgörü,
2. Sevgi ve saygı,
3. Hukuka riayet,
4. Eşi hakkında hep iyi duygular içinde olmak,

esler-arasinda-gecimsizlik-durumunda-ne-yapmali-2Aslında ifade edilen başlıklar sadece aile için mutluluğun reçetesi değil, aynı zamanda toplulukların huzuru ve barışı, hatta dünyanın huzuru ve barışı için de gerekli başlıklardır. Eğer fertler topluluklar ve devletler birbirlerine evrensel hukuka göre davranıp sevgi, saygı, anlayış ve hoşgörü çerçevesinde hareket ederlerse, farklılıklar zenginlik kabul edilirse, adaletten vazgeçilmezse huzur barış ve mutluluk olur?

Evet, bu reçete özellikle aileye tartışmasız mutluluk getirecektir. Çünkü farklı ailelerde, farklı kültürlerde yetişen ve birbirlerini beğenip evliliğe karar veren gençler, evlendikten sonra farklılıkları ortaya çıkınca ne yapacaklarını şaşırırlar, Evlenmeden önce birbirlerine en güzel sözler söyleyenler, en güzel elbiseleriyle huzura çıkanlar, yüzlerinde tebessüm eksilmeyenler, evlenip aynı evi, aynı odayı, aynı yatağı, aynı sofrayı paylaşmaya başlayınca hep böyle olmadığını, eksikliklerinin, farklılıklarının farkına varırlar. Bu durumda anlayış ve hoşgörü ilk ilacımızdır. Hoşumuza gitmeyen, sözler, hal ve hareketler, tavır ve davranışlar, istek ve arzular için anlayış ve hoşgörülü olacağız. Problemler karşısında eşimizin iyilik ve güzelliklerini unutmayıp gönül evini yıkmayacağız. Karşılık beklemeden iyilik yapacak, özveride bulunacağız. Eşimizin hatırı için sevmediğimiz şeyleri bile günah olmadığı müddetçe yapacağız. Mutlu evliliklerde anlayış ve hoşgörü hep ön plandadır.

Ailede sevgi ve saygı temel esastır. “Sevgi acıyı tatlıya, toprağı altına, hastayı şifaya, zindanı saraya, belayı nimete, kahrı rahmete dönüştürür. Demiri yumuşatan, taşı eriten hep sevgidir.” diyor Mevlana… Ailede, hatta hayatta bu sevgiyi yakalamak gerekir. Sevgi hayatı mutlu yaşamayı beraberinde getirir. Evliliklerin uzun ömürlü olması için sevginin ölümsüzlük boyutu yakalanmalıdır. Buda ancak ebedi hayat arkadaşlığı düşüncesiyle mümkündür. Yani evlilikler pazara kadar değil, mezara kadar değil, ahirette de beraber cennette yaşamak için olmalıdır. Bunun için sevgi ve saygıyı her gün biraz daha artırmak gerekir.

Dünya ve ahrette, mutluluk, huzur, sevgi, saygı ve sabırdan geçer. Peygamberimiz şöyle buyurmuştur: “Mü’min sevmeli ve sevilmeli sevmeyen ve sevilmeyen mü’minden hayır gelmez.” “ Birbirinizi sevmedikçe iman etmiş olamazsı- nız. Mü’min olmadıkça da cennete giremezsiniz.” Eşimiz mü’min değil mi? Herkesten daha çok sevgi, saygı, sabır ve fedakârlık gösterilmesi gereken kişi eşimizin olması gerekmez mi? Sabır, inanmış ailelerde bir oksijen tüpü ve bir enerji küpüdür.”

Eşleri birbirine bağlayan ana direklerden biri de şefkattir. Şefkat karşısındakine el uzatmaktır. Kendini eşinin yerine koymak çektikleri acıları his edebilmektir. Uysal olmak, uyumlu olmak kölelik değildir. Eşler birbirlerine Allah’ın emaneti olduğunu unutmamalıdır.

esler-arasinda-gecimsizlik-durumunda-ne-yapmali-1Eşler arasında kişisel hukuka riayet etmek önemlidir. Herkes hukukunu bilecek, hukukun olmadığı yerde hukuksuzluk vardır. Orman kanunu vardır. Güçlü olan zayıfı ezer. Herkes üzerine düşeni bilmesi yapması gerekir. Aksi takdirde ya zülüm eden olur, ya da zulme uğrar.

ERKEĞİN GÖREVLERİ

1. İyi geçimli güzel ahlaklı olması,
2. Muhabbet ve şefkat dolu olması,
3. Güzel örnek olması,
4. Helal yoldan evin ihtiyaçlarını gidermesi,
5. Çocuk eğitiminde eşine yardımcı olması,
6. Aile fertlerini her türlü tehlikelerden koruması,

Ey inananlar! Kendinizi ve ailenizi, yakıtı insanlar ve taşlar olan ateşten koruyun. Onun başında, iri gövdeli, haşin, Allah’ın kendilerine buyurduğuna karşı gelmeyen ve emredildiklerini yapan melekler vardır. (Tahrim, 6)

“Şüphesiz ki; Allah her çobandan güttüğü şeyleri koruyup korumadığını soracaktır.”

Evin reisi ve sorumlusu olan erkek, eşinin dünyevi ve uhrevi saadetini temini için çalışmalıdır. Onu hem dünya hem de ahiretin sıkıntılarından, zorluklarından korumalı ve korunma yollarını öğrenmeli ve öğretmelidir.

“….Eşlerinizle iyi geçinin. Eğer kendilerinden hoşlanmazsanız, olabilir ki, bir şey sizin hoşunuza gitmez de Allah onda birçok hayır takdir etmiş olur.” (4/Nisa, 19).

Anlayışlı ve şefkatli bir eş olmanın en güzel örneklerini sunan Peygamberimiz (s.a.s.) şöyle buyurur: “Bir mü’min, mü’mine hanıma buğz etmesin. Onun bir huyunu beğenmezse, başka bir huyunu beğenir.” (Müslim, Radâ 61; Müsned II, 329)

“Sizin en hayırlınız, kadınlarına karşı en hayırlı olanlarınızdır.” “Kadınlarınıza karşı hayırlı olmayı birbirinize tavsiye edin.” (Müslim, Radâ 62; Tirmizî, Radâ 11)

“Kadınlarınız konusunda Allah’tan korkun. Çünkü siz onları Allah’tan emanet olarak aldınız.” (Ebu Dâvud, Menâsik 56; İbn Mâce, Menâsik 84)

Erkek için iyi bir örnek; Hz Ömer’dir. (r.a) Kendisine eşini şikâyet eden adama söyledikleri çok önemlidir. Hz. Ömer (r.a.) benim üzerimde onun birçok hakları olduğundan onun o sözlerini ve hareketlerini hoş görüyorum” der. Ve bu hakları sayar:

esler-arasinda-gecimsizlik-durumunda-ne-yapmali-41. Eşim, benimle cehennem arasında bir sütre
ve perdedir.
2. Eşim, benim evimin bekçisi ve hazinedarımdır.
3. Eşim, bana yemek yapar ve elbiselerimi yıkar.
4. Eşim, benim çocuğumun sütanasıdır.

KADININ GÖREVLERİ

1. Küfür ve günah olmadıkça kocaya itaat,
2. Kadınlık sanatını bilmesi,
3. İffetini ve kocasının malını koruması,
4. Sevgi ve saygı dolu olması,
5. Çocuk eğitimini iyi bilmesi,
6. Temizliğe riayet etmesi,
7. Aile sırlarını koruması,

Bu maddelere riayet eden kadın, evine huzuru ve mutluluğu misafir etmiş olur. Evini cennet şubelerinden bir şubeye dönüştürmüş olur. Ne mutlu o kadına…

“Kocasını memnun bırakmış olarak ölen kadın, cennete girer.” (Tirmizi, Radâ 10; İbn Mâce, Nikâh 4).

Kadın, yöneticilik ve sorumluluk bakımından aile reisliğine getirilen kocasının meşru arzularına saygı göstermekle mükelleftir. Kocasının malını, aile sırlarını, namusunu ve çocuklarını da korumak mecburiyetindedir. Kocasını meşru yollarla memnun etmeye çalışmak, çocuklarını güzelce yetiştirmek ve yabancılara karşı tesettürüyle, davranışlarıyla namusunu muhafaza etmek, Müslüman hanımın ailedeki en önemli üç vazifesidir. Kadınlar, cinselliklerini sadece kocalarına karşı kullanmalı, kocasının yanında dişi; diğer insanların yanında kişi olarak yer almalıdır.

“Saliha (iyi) kadınlar, itaatkârdır. Allah, kendilerini (haklarını) nasıl koruduysa, onlar da öylece gizliyi (kimse görmese de namuslarını) koruyanlardır.” (4/Nisa, 34).

Peygamberimizin müjdesi de şöyledir: “Kadın, namazını kıldığı, orucunu tuttuğu, namusunu koruduğu ve kocasına itaat ettiği zaman, cennet kapılarının dilediğinden girsin.” (Ahmed bin Hanbel, I/191)

Eşi için hep iyi duygular içinde olmak: Şüphe ve güvensizlik sevgi ve saygıyı bitirir. Aileyi yıkar. Mikrop gibi bütün bedeni hasta eder, virüs gibi bütün sistemi çökertir.

Bir anımı sizinle paylaşmak istiyorum. 2002 yılında Balıkesir’in Gömeç ilçesinde görev yapıyordum. Bir ilkbahar günüydü. Eşimle sabah namazından sonra deniz kıyısında yürüyüşe çıkmıştık. Güneşin doğuşunu seyrettikten sonra eve dönüşte, yol kenarında rengarenk çiçeklerden, güllerden bir demet yaptım. Tam eve varırken yine yolda bir diken gördüm. Onu da gül ve bahar çiçeklerinden oluşan destenin içine koydum. Ve hanıma hediye olarak verdim. Ne oldu sizce?

O güzelim gül ve bahar çiçeklerinin içinde eşim sadece o dikeni görmüştü.

Ben teşekkür beklerken eşim; Bu da ne? Bana bunu mu layık gördün? dedi. O gün eşime şunu anlatmıştım;

“İşte hayat böyledir, insanlar güzel şeyler yanında bazen olumsuzluklarla da karşılaşabilirler. Benim güzel yönlerim olduğu gibi güzel olmayan yönlerim de olabilir. Günah işleyebilir, hata yapabiliriz. İşte biz olumsuzluklarımızın karşısında birbirimize sabır, sebat ve sevgi ile yaklaşmalıyız. Olumsuz yönlerimizin giderilmesi için birbirimize yardım etmeli ve Allah’tan yardım dilemeliyiz. İmtihan kolay değildir. Dünyada cenneti yaşamak ve ahrette cenneti kazanmak kolay ve ucuz değil.”

Eşler arası sağlıklı bir iletişim kurabilmek için:

1. Ne söyleyeceksiniz?
2. Ne zaman söyleyeceksiniz?
3. Nerede söyleyeceksiniz?
4. Nasıl söyleyeceksiniz?

Bu soruların sadece doğru olması yetmez, o doğrunun doğru bir zamanda, doğru bir yerde, doğru bir kişiye ve doğru bir üslûpla söylenmesi gerekir. Eğer bunlardan biri yanlış olursa, söylediğiniz doğrunun doğru olması etkili olmasına yetmediği gibi, sizin muhatabınızla ilişki kurmanıza da yetmeyecektir.

Allah’ım, her işimizin koruyucusu olan dinimizi düzelt,
Geçim yerimiz olan dünyamızı düzelt,
Gideceğimiz yer olan ahiretimizi düzelt,
Hayatta iken pek çok hayırlı işler yapmamızı
nasip eyle,
Ölümümüzde her kötülükten bizi rahata kavuştur.
Allah’ım, Sen sözümüzü duyarsın, yerimizi görürsün, gizlimizi ve açığımızı bilirsin, hiçbir işimiz senden gizli kalmaz.
Rabbimiz ferdi, ailevi ve toplumsal hata ve günahlarımızı itiraf ediyoruz. Bizleri bağışla.
Ferdi ailevi ve toplumsal güzelliklere kavuştur.
Âmin.

Ahmet YOLDAŞ

Bu yazıya yorum bırakmak ister misiniz?