Babalar eğitimciler, aydınlar ve herkes ergenlik çağındaki gençlerin birtakım aşırılık ve sapkınlıklarını hoş karşılıyorlar. Birçok veli öğretmenlere ”Çocuklarımız ergenlik çağında” diyerek öğretmenlerden çocuklara hoşgörülü ve anlayışlı davranmalarını talep ediyor. Bu demagoji zaman zaman öğretmenleri de şaşırtmış, onlar dahi gençlere normal bir hasta gözüyle bakmaya başlamışlardır.
Çevrelerindeki büyüklerin onların ergenlik çağındaki küçük-büyük bütün hatalarını hoş görmeleri sonucunda hırçınlık ve laubaliliği arttırıcı bir ortam oluşmaktadır.
Öyleyse Ergenlik Nedir?
Psikolojide ergenlik ile İslam eğitiminin kabul ettiği buluğ anlayışı arasında açık bir fark olduğunu görmekteyiz. Bunu da üç bölümde ele alacağız.
1-Ergenliğin yaygın manası
2-Psikolojide ergenlik
3-İslam eğitiminde buluğ
1-Ergenliğin Yaygın Manası
Stanley Hall’e göre ergenlik, psikolojik buhranlarla dolu, şiddetli, gergin ve fırtınalı bir dönemdir. Bu döneme damgasını vuran unsurlar; sıkıntı, düş kırıklığı, çekişme, endişe, problemler ve uyum zorluklarıdır. Batılılar ergenlik çağını üç kısma ayırırlar.
a. İlk ergenlik (12-14 yaşları)
b. Orta ergenlik (15-17)
c. Son ergenlik (19-21)
Abdurrahman el-İsevi’ye göre çocuk, ergenlik çağı sırasında “son çocukluk” aşamasından ”reşidlik” aşamasına geçer. İnsanın hayatındaki geçiş dönemlerinde, kişi devamlı endişe ve sıkıntılara maruz kalır. Ergenlik çağını fırtınalı bir dönem olarak tanımlayan kesimden bazıları o kadar ileri gitmişlerdir ki bu merhaleyi “delilik dönemi “olarak nitelendirmişlerdir.
2-Psikolojide Ergenlik
Ergenlik, çocukluktan erişkinliğe (rüşd) geçiş devresi olup, bu esnada bireyin gelişiminde meydana gelen fiziksel, psikolojik, sosyal ve zihinsel değişiklikler toplamıdır.
Psikologlar buluğ ile ergenliği birbirinden ayırıyor çünkü buluğ çağına gelme (puberty) cinsi gelişmenin tamamlanmasıdır. Ergenlik ise, ferdin her yönden olgunlaşmaya doğru günden güne mesafe kat etmesidir. O halde buluğ ergenliğin sadece bir yönünü teşkil ediyor demektir. Margaret Mead’a göre “ergenlik normal bir gelişme dönemidir.” Bu gelişme tabii seyrinde devam ettiği sürece genç, buhranlarla karşı karşıya kalmaz.
3-İslam Eğitiminde Ergenlik
Müslüman mütefekkir ve eğitimciler ergenliğin, çocukluk ve erişkinlik arasında bir geçiş dönemi olduğu hususunda hemfikirdirler. Ancak ergenlik süresi konusunda ise farklı düşünüyorlar. Psikologlar bu müddetin on sene olduğunu söylerken Müslüman eğitimciler, bundan çok daha kısa olduğunu belirtiyorlar.
a- Dr. Macid Ursan el-Keylani şöyle diyor:
“Modern eğitimde şu iki şeyin; ideal örnek ve ibadetin olmaması birçok olumsuzluğa sebep olmaktadır. Bu olumsuzlukların en önemlilerinden biri de “sıkıntılı ergenlik” geçirmektir. Ergenlik insan hayatında kesin olarak etkili olacak bir vakıa değildir. Bu problem ferdin hayatında kaçınılması mümkün bir problemdir. Kapitalist toplumun hastalıklardan biri olan ergenlik; hapsedilmiş, başıboş bırakılmış fiziksel, zihinsel ve psikolojik güç ve kuvvetlerin çatışmasıdır. İslami terbiye gençlere, uğrunda gayret göstererek güç ve kuvvetlerini sarf edecekleri bir ideal bularak onları ergenlik hastalığından uzak tutmuş, her konuda büyüklerle omuz omuza çalışma fırsatını gençlere tanımıştır.
b- Üstad Muhammed KUTUB ise şöyle diyor;
“Biz, yeni bir varlık ile karşı karşıyayız; bu yeni varlık çocuk olarak kalmak istememektedir. Aynı zamanda biz kapsamlı bir inkılap geçiren bir varlıkla da karşı karşıyayız. Sözü edilen inkılabın mihverini ise fiziksel değişiklikler oluşturmakta, etkileri ise bütün vücudu kaplamaktadır.”
“Bu varlık, bizden bir yetişkin gibi muamele görmek istiyor. Ona bu imkânı versek ve hayat eğitimini başlatsak ne kaybederiz?”
İslam Âlimlerine Göre Rüşd
Bilinmektedir ki Müslümanlara göre rüşd buluğla başlar. Vücut tüylenmesi bunun alametlerindendir. Buluğa erdiği zaman genç, hukuki açıdan yetişkin olarak muamele görür.
Ulemaya göre buluğa erme rüyalanma (rüyada meni gelmesi) ile sabit olur. Eğer rüya görmezse, on beş yaşına geldiğinde buluğa ermiş kabul edilir ve kendisine yetişkin hükümleri uygulanır.
Rasulullah (sav on beş yaşını dolduran çocuklara cihad ve düşmanla karşılaşma gibi çok önemli hususlarda yetişkin insanlar gibi muamele etmiştir. İbn-i Hişam Siret’inde şöyle anlatıyor.
…Resulullah (sav o gün Uhud günü Semiratü’bn-i Cündüb ve Rafi bin Hadic (r.a)’ya savaşa katılmaları için izin verdi ki onlar o zaman on beş yaşındaydılar. Resulullah (sav), Üsame b. Zeyd, Abdullah bin Ömer, Zeyd bin Sabit, Berra bin Azib Amr b. Hazm ve Üseyd bin Zuhayr (r.a.)’un savaşa katılmalarına izin vermedi. Ama daha sonra on beş yaşında oldukları için Hendek savaşına katılmalarına izin verdi.
Ve başka bir olayda Resulullah (sav) Üsame bin Zeyd (r.a.) daha on altı-on yedi yaşlarında iken Bizans ile yapılan muharebede orduya komutan tayin etmiştir.
Sonuç olarak:
Genç kız ve erkeklerin güçlerinin atıl bırakılması, onların dolu dolu olan bu fiziksel, akli ve ruhi güçlerinin hapsedilmesi en büyük sıkıntı kaynağıdır. Bunun için bu güçlerin çalışmakla, çeşitli faaliyetlerle ve şahsiyetlerini yüceltecek faaliyetlere sarf edilmesi gerekir. İlmi ve kültürel çalışmalar; genel olarak spor, özel olarak da yüzme ve ata binme; oruç ve geceleri ihya etme gibi yoğun bir ruh terbiyesi, Allah yolunda çalışarak çeşitli hayır faaliyetleriyle enerjilerini harcayabilirler. Bu da onları sıkıntı ve endişeden uzak tutar.
İnsan hayatında bu dönem altın bir evredir. Çünkü bu dönemde fiziki, akli ve ruhi açılımlar yaşanır. Bu dönemin yoğun bir şekilde değerlendirilmesi, İslam eğitiminin amaçladığı salih insan yetiştirmek için zaruri bir unsurudur.

Bu yazıya yorum bırakmak ister misiniz?