Ey Rabbim! Senin zâtının celaline ve senin hâkimiyetinin azametine layık şekilde sana hamd olsun! Ey şefkat ve merhametin kaynağı, ey adaletin Sahibi ve Hakk’ın kendisi sana döndüm! Sana inandım, senin adına hareket ediyor ve seni hakem kabul ediyorum. Âlemlere rahmet ve Peygamber olarak gönderdiğin Hazreti Muhammed’e (s.a.s) inandım. Her ne getirdiyse doğrudur, onları kabul ettim. O’na, (s.a.s) âline, ashabına ve kıyamete kadar O’nun yolunu yol bilenlere selam olsun.
Ey Müslüman kardeşlerim, rahmet, bereket, af, arınma, temizlenme, yardımlaşma ve dayanışmanın zirvede yaşanacağı on bir ayın sultanı Ramazan geldi. Hoş geldin, şeref verdin Ey Ramazan! İnşaAllah bu mübarek aydan hepimiz istifade ederiz.
Evet, Ramazan ayı önemlidir. Ramazan niçin önemli? Ramazan’da cennet kapıları açılır. Cehennem kapıları kapanır. Şeytanlar zincire vurulur. Bu da bir imkân ve bir fırsat olur.
Dünyada varlık sebebimiz Allah’a (c.c) kulluktur. Bu kulluğu yaşamamıza engel olmaya çalışan en büyük düşman şeytandır. Ve bu büyük düşman Ramazan ayında bağlanıyor. Cehennem kapıları kapanıyor. İmtihanın mükâfatı olan cennetin kapıları da açılıyor. Bunun için bir Müslüman olarak sevinmek en tabii hakkımız. Sevinin ve hoş karşılayın Ramazan’ı.
Mü’min bu ayda Rabbi’ne döner, O’na sığınır. Şeytan ve dostlarının diğer aylarda inşa ettiklerini bu ayda yıkar. Elde ettiklerini adeta geri alır. Ayrıca bu ay hediyeler ayıdır. Efendimiz (s.a.s) şöyle buyuruyor: “Bu ayda bin aydan hayırlı bir Kadir Gecesi vardır.” Müslümanlar bu geceyi yakalamak ve istifade etmek için özellikle Ramazan’ın son on günlerinde büyük bir gayret gösterirler, itikâfa girerler. Yani son on günde adeta dünyadan ilişiğini keser Rahman’a Rabbani kul olur rahmete ermek için. Sonunda kurtuluş cehennemden kurtuluş var, ne mutlu günahın her çeşidinden arınana, temizlenene!
İslam büyük bir din, büyük bir dava, büyük bir binadır. Hayatın bütün yönlerini kapsar. Bütün görüntülerini içine alır. İmanı, ibadetleri, sosyal ilişkilerimizi, çalışmalarımızı, uykuyu, yemeyi, içmeyi, evliliğimizi, aile ve terbiyeyi kapsar. Kısaca İslam geniş, mükemmel ve alanları kapsamlıdır. Hayatın bütün karelerinde Allah ile beraber ve barışık yaşamamızı ister.
Peygamber Efendimiz (s.a.s) şöyle buyuruyor: “İslam beş şey üzerine bina edilmiştir: Kelime-i Şahadet getirmek, oruç tutmak, namaz kılmak, zekât vermek, hacca gitmek.” Ramazan da İslam binasını taşıyan esaslardan biridir.
Ramazan orucunun Allah’ın istediği şekilde olmadığını bir düşünün. Bu durumda bu büyük bina tamamıyla yıkılır. Öyle ise bu iş gerçekten önemlidir. Eğer biz bu ümmet için çok kuvvetli ve dayanıklı bir bina istiyorsak temelini çok sağlam atmamız lazımdır. Kendimizi, ailemizi ve ümmetin fertlerini bu binanın oluşmasında iyi hazırlamamız, iyi yetiştirmemiz hiçbir fedakârlıktan çekinmememiz gerekir. Bu konudaki gevşeklik ve ihmal hem kendimize hem ailemize hem de ümmetin diğer fertlerine karşı sorumluluğumuzu yerine getirmemiş oluruz. Allah korusun ümmetin zayıflamasına, İslam binasının yıkılmasına sebep olmuş oluruz ki bu da ihanet demek değil midir?
Allah’ın istediği Resulullah’ın (s.a.s) pratikte yaşadığı ve yaşattığı Ramazan üç önemli olayı meydana getirecektir. Bunlar: Arınma, ayrışma ve eğitimdir. Yani Ramazan, Mü’min olarak bizi kusurlardan, hatalardan ve günahlardan arındıracaktır. Saflarımızı ayrıştıracak, netleştirecektir. Ümmetin bütün fertlerini insanlığa önderlik etmesi için, kulları kulların kulluğundan Allah’a (c.c) kulluğa yöneltecek şekilde kendini yetiştirmek için eğitecektir.
Ramazan ince bir testtir. Oruç tutanlar için Ramazan’da her an ve her saniyede Rabbani bir gözetim vardır. Müslüman her zaman bu şuurla yaşar. Ramazan’da bu zor teste gireceğini idrak eder. Eğer bu imtihanda başarılı olursa o zaman ümmeti inşa etme ve emaneti yüklenmeye ehil olur. Eğer başaramazsak bu büyük binada bizim yerimiz olmayacaktır. Buradan hareketle örneğin Ramazan gibi bir imtihana girip de bu imtihanı saatlerce televizyonun önünde zamanını harcayarak veya gazete ve dergilerdeki bulmacaları çözerek hatta bunlarla iftar vaktinde bile uğraşarak zamanı öldürmek akıl karı mıdır? “Oruç ve Kur’an kıyamet gününde kul için şefaat ederler. Oruç der ki: ‘Ya Rabbi ben gün boyunca onu yemekten ve şehevi arzulardan alıkoydum. Beni ona şefaatçi kıl.’ (Orucun kişiyi iki dudağı arasındaki yiyecekten ve iki bacağı arasındaki şehvetten alıkoyuşunu düşün.) Kur’an-ı Kerim de: ‘Ben onu gece uykusundan alıkoydum, beni ona şefaatçi kıl.’ der“ Onların ikisi de kul için şefaatçi olurlar. Oruç medresesinden eğitim almış Müslüman şehevi arzularına hâkim olur. “Âdemoğlunun tüm amelleri kendisinedir. Ancak oruç hariç. O banadır. Onun mükâfatını ben vereceğim.’ Oruç kalkandır. (Yani oruç koruyucudur, insanı himaye eder.) Sizden kim oruç tutarsa kötü söz söylemezsin, bağırmasın, cahilce hareket etmesin. Eğer biri ona söver veya kavga ederse ‘Ben oruçluyum ben oruçluyum.’ desin.’’
RAMAZAN’DA NE YAPABİLİRİZ?
Müslüman Ramazan’da daha kuvvetli ve daha sağlam bir imanla, izzet ve şerefe nasıl erişir? Ümmetin İslam binasını daha kuvvetli ve daha sağlam olması için neler yapabilir?
Ey Müslüman Kardeşlerim. Her şeyden önce tevbe etmek lazımdır. Tevbe, öze dönüştür. Yenilenmenin diğer adıdır. Hatadan günahtan vazgeçmedir. Bütün günahlardan tevbe etmek için Ramazan büyük bir fırsattır. Resulullah (s.a.s) şöyle demektedir: “Kim Ramazan’ı imanlı, karşılığını Allahtan bekleyerek oruçlu geçirirse geçmiş bütün günahları af olunur.” İnşaAllah affedilenlerden oluruz. Hatırlayalım, dün, geçen ay, geçen yıl ne yaptık? İyi hatırlayalım, eğer hayır bulursak Allah’a (c.c) hamd edelim. Bunun dışında başka bir şey bulursak acil bir şekilde tevbe etmeye bakalım. Tevbe kapısı her iki kanadıyla Ramazan’da sürekli açık bir vaziyettedir. Tevbe kapısını herkesten çok çalmak bize yakışır. Herkesten çok biz çalmalıyız.
İmanımızı gözden geçirelim. Acaba inandığı gibi mi yaşıyor? Yaşadığı gibi mi inanıyoruz? “Ey iman edenler! Allah’a, Peygamberine, peygamberine indirmiş olduğu Kitab’a ve daha önce indirmiş olduğu Kitab’a iman edin. Kim Allah’ı, meleklerini, kitaplarını, peygamberlerini ve ahiret gününü inkar ederse uzak bir sapıklığın içine düşmüştür. (Nisa, 136) Emri ilahiyi şimdi duyup uygulamak zamanı. Fizilali’l Kur’an’dan okuyalım, bunun için de okumak, okumak, okumak, Kur’an’ı okuma ve anlamaya çalışmak, Allah’ın bize ilk emri okuma değil midir? En az günde bir cüz okuyalım. Bu emre itaat, kurtuluşu, mutluluğu ve başarıyı getirir. Hayatı, kâinatı, sorunları ve olup biteni iyi okumak İslam binasını inşada bize yardımcı olacaktır. Tevbe ve imanımızın kabulü için bize yardımcı olacaktır. Bir meal okuyalım. Özellikle ey iman edenler, diye başlayan ayetleri anlamaya çalışalım. Bu Ramazan’da Kur’an’dan başka da en az günde bir saat kitap okuyalım.
Namaza dikkat edelim. Dost doğru kılınan namaz bize neler kazandırmaz ki, İslam binasının bir başka esası olma hesabıyla İslam binasının güçlenmesine yardımcı olur. Mü’minin miracı olma hesabıyla onu yükseltir, arındırır, temizler, kötülükten korur. Mü’mini diğer insanlardan ayırması sebebiyle onu farklı kılar. Onu kirden temizler, ateşten korur. Teheccütle, diğer adıyla gece kıyamıyla da doruğa çıkarır, Rabbi ile buluşur. Her şeyin sahibi, maliki ve her şeye güç getiren Allah’a (c.c) itiraflarını, isteklerini söyler. Sevdiklerini gözetir. Düşmanlarını şikâyet eder. Duasında: “Namazım, ibadetim, hayatım ve ölümüm âlemlerin Rabbi Allah içindir.” Fermanı ilahisi ile sahip olduğu her şeyi Allah”a adar. Zaten her şey Allah’ındır. Gerçeğini iyi bilir. Bundan dolayı İnfak eder. Az bir şey bile olsa, sadaka vermediğin bir gün geçirmemeye çalışır. Yardımlaşma ve dayanışma, İslam kardeşliğinin göstergesi pratiğidir. Birlik ve beraberliği beraberinde getirir. Bugün her şeyden çok buna ne kadar da muhtacız. Toplumsal nimetimiz olan İslami kardeşliği yaşayamadığımızdan dolayı bugün akan kan, çiğnenen değerler, gasp edilen mallar hep Müslümanlarındır. Ramazan, Ramazan olursa akan kan duracaktır. Değerler korunacaktır. Zülüm son bulacaktır. Çünkü Ramazan “Hesap görücü olarak Allah yeter.” dedirtecektir.
Kardeşlerim! Dilimize de sahip çıkmamız lazımdır. Ne başa gelirse bu dilden gelir. İyi kullanırsan cennetin olur. Zikir, şükür, hamdin sesli ifadesidir. Dilimizi iftiradan, yalandan koruyup zikre, güzel sözlere alıştırmamız lazımdır. Her gün en az 100 sefer esteğfirullah, laailaheillallah ve salâvatı şerife getirelim. Zaman hayattır. Zamanı iyi kullanalım. Hayat iman ve cihattır. Televizyona dikkat edelim. Kanallardan adeta kir, küfür akıyor. Şehevi duyguları kamçılıyor. Onun önünde geçen zamana yazıktır. Hele Ramazan’da iftar ve sahur zamanında boşa harcanacak zamanımız yoktur. İtikâf, dünyevi meşguliyetlerden kurtulup kendini Allah’a vermek için güzel bir fırsattır. Gündüz Kuran, zikir, namaz ve dua ile; gece teravih, teheccüt, dua, Allah’a yalvarış ve istiğfar ile Allah’a hicret etme konusunda güzel bir fırsattır.
Ramazan’da dikkat etmemiz gereken bir diğer önemli konu da davettir. Davet, Mü’minin en güzel hediyesidir. Davaya davet Mü’min’in aslı görevlerindendir. Bu davet Mü’min için aşktır, davadır. Mecnun’un Leyla’sı gibi bizim Leyla’mızdır. İnsanların kalplerinin yumuşadığı, hakikatleri görebileceği bu ayda, davete icabet daha kolay olur. Allah’ın (c.c) bizi bir insanın hidayetine vesile kılması bizim için yüz kırmızı deveden daha hayırlıdır. Akrabaları, İş arkadaşları ve komşuları gözetelim, onları ziyaret edelim. Bugün insanlar Rablerini unutmuş, kullara, makama, şana, şöhrete ve diğer ilahlara kulluk yapar hale gelmiştir. Zaten insan Allah’a kulluk yapmadı mı, her şeye kulluk yapar hale gelir. Hakkıyla Allah’a kul olmazsak kişiyi cennete götürecek gerçek iman da kaybolabilir. Hesap gününde faaliyete geçmemiş olanı imanı bozularak onu kurtaramamış olur. İman ettiğimiz gibi İslam’ı yaşayamazsak, yaşadığımız gibi iman etmeye başlarız ve Müslümanlık sadece adımızda kalır özünde ise ebedi cehennemlik oluruz. Allah korusun bunun farkına bile varamayız. İnandığımızı yaşayalım ki cennette yaşayalım, cennet kardeşliğimiz de olsun!
Kıyamet gününde hesaba çekilmeden önce nefsimizi hesaba çekelim. Gelmesinde şüphe olmayan günü gözetelim. Sabahının kıyamet günü olacağı geceden sakınalım. Bu şiarlarla bu azimetlerle bu terbiyeyle ve bu hazırlık ile inşaAllah Ramazan gerçek İslam ümmetini inşa etme devresi olacaktır.
Haydi, tekrar hak ve adaletin tesisi için,
İnsanlığın kölelikten, zulümden haksızlıktan kurtulması için,
Ferdin, ailenin ve toplumun huzuru ve barışı için,
İnsan haklarının iade edildiği hakkın, hukukun çiğnenmediği yeni bir dünya için,
Dünyada var olan her şeyin insan, insanın da Allah için olduğu bir hayat için, Ramazan’ı Ramazan gibiyim yaşayalım. Nasıl ki yaz ayında biriken toz ve kiri bir yaz yağmuru temizleyip gideriyorsa Ramazan’ı bu anlamına uygun şekilde, günah ve hatalarımızı temizleyecek bir Ramazan geçirmemiz dileğiyle bu rahmet ayını hoş karşılayalım.
Hoş geldin şeref verdi̇n bi̇ze ya şehri ramazan!

Bu yazıya yorum bırakmak ister misiniz?