Şöyle bir hikâye anlatılır; Ateş, su ve güzel ahlak bir yolda buluşmuşlar. Tanıştıktan sonra bir muhabbete tutuşmuşlar. Başlamışlar kendilerini tanıtmaya.

Önce ateş başlamış söze…

Bendeniz ateş, kimi zaman karanlıklarda, kimi zaman soğuklarda ısınmaya sebebim. Kimi zaman güneşim, kimi zaman bir kor parçasıyım. Hoşuma gitmediğinde önüme ne gelirse yakarım, çok iyiyimdir. Benden çok kere istifade edilebilir, der ve ardından şöyle devam eder:

-Fakat bir sinirlensem etrafımda ne varsa yakarım. Onun için benimle aranızı iyi tutun.

Su başlamış söze…

Bendeniz su, hayat kaynağıyımdır. Yokluğum çok kötüdür. Ben olmazsam canlılar yaşayamaz, her hayatta ben varım, der. Sonra başlar ateşin yaptığı gibi zararlarından bahsetmeye. Ben bir kızarsam sel olurum. Bazen bir fırtına gelir ve ne varsa yutarım. Onun için benimle aranızı iyi tutun, der.

Sıra gelmiş güzel ahlaka…

Bendeniz güzel ahlak, hayat düzeninde benim yerim başkadır. Benim hiçbir kötülüğüm yoktur, kimseyi tehdit etmem, der.

Sonra ateş girmiş söze…

Ben bu arkadaşlığı çok sevdim. Hani olurda bir gün birbirimizi kaybedersek nasıl buluşacağız, der.

Su der ki, eğer beni kaybederseniz bir yağmur gördüğünüzde yaklaşın, ben orda olurum der.

Ateş der ki, eğer beni kaybederseniz, bir duman görürseniz, bir sıcaklık hissederseniz hemen gelin ben orada olurum, der.

Sıra gelmiş güzel ahlaka, söylediği söz çok manidardır. Siz siz olun beni sakın kaybetmeyin. Eğer beni kaybederseniz bir daha bulmanız mümkün olmayabilir.

Bizler ahlakımızı kaybedersek kendimizi kaybetmiş oluruz, kendi aslımıza dönmemiz çok zorlaşacaktır.

Bu yüzden ahlak, insanın iyi ve kötü olarak vasıflandırılmasına yol açan bir niteliktir.

Nitekim birçok peygamber güzel ahlakın yayılması için gayret edip çalışmışlardır. Biz güzel ahlakın niteliğini yüce Peygamberimiz Hz. Muhammed (sav)’den öğreniyoruz.

Peygamber efendimiz (sav) bu hususta şöyle buyurmuştur:

‘Ben güzel ahlakı tamamlamak için gönderildim.’

Dünya ve ahirette mutlu, huzurlu olmak, Allah’a iman ve teslim olmaktan geçer.

Allah ‘a iman, emirlerine itaat, yasaklarından kaçınmakla olur.

İmanı bir ağacın kökü olarak kabul edersek onun meyveleri güzel ahlaktır.

Güzel ahlak, bir Müslümanın en önemli özelliği olmalı.

Zira Peygamber Efendimiz (sav) şöyle buyurmuştur:

‘Kıyamet gününde mümin kulun terazisinde en ağır gelecek olan şey, güzel ahlaktır.’

İyi bir neslin yetişmesi sadece iman ve ibadet ile yeterli olmaz, bunlarla beraber güzel ahlaki meziyetlere sahip olmak gerekir.

Bizler Peygamberimizin (sav) bize bıraktığı güzel ahlak mirasına sahip çıkmalı ve güzel örnek ile bunu sergilemeli, güzel ahlakla yetişen bir nesil ortaya çıkarmalıyız.

Hucurat Suresi genel olarak önemli ahlak ilkelerini ihtiva etmektedir.

Surede, kardeşliği zedeleyecek hareketlerden şiddetle sakınılması emir ve tavsiyelerinde bulunulmaktadır.

Şöyle bir hadise anlatılır; Yaşlı bir adam tren istasyonunda trene binerken, bazı gençlerin yedikleri yiyecek çöplerini yere atıp trene bindiklerini görür. Yaşlı adam gençlere dönerek şöyle seslenir:

‘Gençler, kimliğinizi düşürdünüz’

Gençler yere attıkları çöpleri karıştırarak, kimliklerini bulmaya çalışırlar fakat bulamazlar.

Gençler yaşlı amcaya dönerek:

‘Amca, kimliğimizi aradık ama bulamadık’

Yaşlı amcanın onlara verdiği cevap onları mahcup etmeye yetmiş:

‘Gençler siz çöplerinizi yere atarak kendi kimliğinizi (ahlak) göstermiş oldunuz.’

Gençler şöyle derler:

‘Bizler gerçek kimliğin ne olduğunu o gün kavradık.’

Güzel ahlakın her yerde her mekânda olması gerektiğini yaşlı amcadan öğrenmiş olduk.

Bizler gittiğimiz her yerde gerek ticarette gerek iş hayatımızda gerek evimizde gerekse okulumuzda ve hayatımızın her alanında güzel ahlakı Peygamber Efendimiz (sav) bize bildirmiştir.

Unutmamalıyız ki geride bırakacağımız en güzel miras, güzel ahlak sahibi bir insan olarak yetiştireceğimiz evlatlarımız olacaktır.

Bu yazıya yorum bırakmak ister misiniz?