Müslümanca yaşamanın mümkün olmadığı yerde, Müslümanca ölmenin bir yolu vardır… (Malcolm X) Hayatta en büyük gerçek ölümdür. Her şey ölür. Ölürken dirilen tek varlık insandır. Ölmek için yaşamak gerekir. Yaşamak ise ancak davası Hak olanlar içindir. Gerisi sadece bir rüya. Ama bir de ölümü öldüren yiğitler vardır ki işte onlar asla ölmezler. Onlar öldükleri gün Allah’a adanmış canlardır. İyiliği emreder, kötülüğü alıkoyarlar. Elleriyle, dilleriyle, kalpleriyle ve sonunda canlarıyla. Hak davanın son lalesi Muhammed Mursî gibi.

İdam kararı yüzüne okununca “Allah bize yeter. O ne güzel vekildir” diyen adam gibi adam Muhammed Mursî. Resûlullah’ın (sav) izinde her zorluğa iman ve ihlası ile karşı geldi. Dünya oyun ve eğlenceden ibaretti. O ve onun davasını yüklenenler için oyun oynayacak zaman yoktu. Zaman firavunların elindeyse bize Musa olmak düşer. Etrafımızı harama çağıran Züleyhalar var ise bize Yûsuf olmak düşer dediler. Canlarını, mallarını, evlatlarını bu yola feda ettiler.

Şimdi biz Müslümanalar Muhammed Mursî için bir Fatiha okuyup iki gözyaşı döktükten sonra hayatımıza kaldığımız yerden devam mı edeceğiz? Yoksa siz ey zalimler! Bir Muhammed Mursî öldürseniz de biz bin Muhammed Mursî büyütürüz mü diyeceğiz?

Ey Analar! Yükünüz ağır. Şimdi Muhammed Mursîler doğurma vaktidir. Zalimler oldukça, zindanlar hep Yûsuflara ağlayacak. Bu dava sizlerden şehadet için çırpınan çocuklar isteyecek.

Şehadet ninnileri okuyun bebeklerinize, masallar değil. Hak davanın destanlarını anlatın çocuklarınıza. Çocuklarınızın hayallerini Kudüs’ün özgürlüğü süslesin. “Büyüyünce ne olacaksın? ” dediklerinde “Ben şehit olacağım” desinler. Selahaddin-i Eyyubi, Şehit İmâm Hasan el-Bennâ, Seyyid Kutub ve kavuşmalarını cennete saklayan adam gibi adam Muhammed Mursî ve arkadaşları yoldaş olsun onlara.

Şimdi ey insanlık! Ben bir kişiyim ne yapabilirim deme. Müslüman odur ki isterse ölümü ile tüm dünyayı ayağa kaldırabilir. Muhammed Mursî buna en güzel örnektir. Rabbim şehadetini kabul etsin ey şanlı şehit. Bizler de bıraktığınız yerden şehadeti yudumlamaya devam edeceğiz.

Esra GÜLTEKİN

Bu yazıya yorum bırakmak ister misiniz?