Sığmadı kollarına bu mülteci dünyada

İki elinden başka kalan benim ey anne

Dağıttığın şekerler şehadet sevincidir

İçindeki acıyı bilen benim ey anne

Kavuşmalar çoktandır nasip olmadı bize

Gözündeki yolları gören benim ey anne

Anne ruhtur, anne can, anne sinede ağıt

Seninle duvarları yıkan benim ey anne

Dağlar haşmetini imanından almıştır

Gayretinle ayakta duran benim ey anne

Bedenim, bağrında kurşundan bir yaradır

Zalimlerin tahtına vuran benim ey anne

Cennetin kokusunu dünyaya dağıttılar

Ayağının altında bulan benim ey anne

Kalbinin coğrafyası paramparçadır şimdi

Şehitlerin aşkını yutan benim ey anne

Sana destan yazanlar yetişmez imdadına

Sevginin karşısında susan benim ey anne

Gözyaşın kefenimden daha parlaksa eğer

Katlimin fermanını yazan benim ey anne

Umudun dalgaları yüzünde boğulmasın

Hüznün olmasın diye yatan benim ey anne

Nefes almanı bile çok gören bu dünyanın

Mülteci gemisinde batan benim ey anne

Sen yeter ki, üzülme, şefkatle sarıl bana

Dilinde tevhid ile ölen benim ey anne

Merhametin kalbime saplanan bir duadır

Dokunduğun ruhumu gömen benim ey anne

Ödenmez senin hakkın, kendini hep unuttun

Çölün mısralarından gelen benim ey anne

Ruhun soğuklarından ısıtan sensin beni

Rabbimin fermanını seven benim ey anne

Kırdın bu iğrenç çağın beton bloklarını

Üstündeki tozları silen benim ey anne

Başını dik tutanlar açlığa mahkûm olur

Parmak uçlarını emen benim ey anne

Kardeşler emanete hep ihanet ettiler

Yûsuf’un kuyusuna düşen benim ey anne

Kederini Rabbine havale et ağlarken

Seninle mezarlara giren benim ey anne

Bu yazıya yorum bırakmak ister misiniz?