Nüfus oranına göre Balkanlarda en çok Müslüman Kosova’da yaşamaktadır. Yapılan araştırmalara göre nüfusunun %96’sını Müslüman, %2,2’sini Katolik, %1,5’ini Ortodoks ve %0.3’ünü diğer din ve inanç mensupları oluşturmaktadır. Kosova’da Müslümanlar sayıca çoğunlukta olmalarına rağmen günümüzde diğer din mensuplarına nazaran etkileri daha azdır.

Özellikle siyasi sahada Müslümanların geri planda kaldıkları görülmektedir. Diğer din mensupları bazı ayrıcalıklara sahiptir. 1999 Kosova Savaşından sonra ve özellikle son zamanlarda Batı dünyasından gelen çeşitli kuruluşların etkisiyle Kosova’daki Hıristiyanlar daha çok ön plana çıkmıştır.

Nüfus oranına göre Balkanlarda en çok genç nüfusu barındıran ülke Kosova’dır. Geçlerin çoğu işsiz, çalışanlar da düşük bir ücret karşılığında çalışmaktadır. Bu sebeple çoğu gencin hedefinin Almanya ve İsviçre gibi Avrupa ülkelerine gidip çalışmak olduğunu görmekteyiz. Günümüzde hemen hemen her ailede birkaç kişi Avrupa ülkelerinde çalışmaktadır. Bu sayede burada yaşayanların maddi durumları çok iyi durumdadır. Bunu gören yeni genç nesil de bir an önce Avrupa ülkelerine gidip çalışma hayalleri kurmaktadır (tabi bu durum Avrupa ülkelerinin de işine gelmektedir). Durum böyle olunca buradaki gençliğin çoğu İsviçre ve Almanya gibi Avrupa ülkelerine kaymakta ve o ülkelerin kültürlerini benimsemektedir.

Kosava’ya ilk geldiğim günlerden bir hatırayı sizinle paylaşmak istiyorum: “Kosova havalimanına ilk geldiğim gün görev yapacağım bölgedeki camiye götürmeleri için görevli arkadaşlar beni karşıladılar. Görev yerime ulaşana kadar akşam olmuştu zaten, ben de yorgun olduğum için dinlenip yattım. Ertesi gün camiye gittim, cemaatle ve camide görev yapan Arnavut hoca arkadaşlarla tanıştık. Namazdan sonra cemaat ikram etmek için buyurun kafeteryaya muhabbet edip kahve içelim dediler. Burada kafeteryalarda oturup muhabbet etmek çok yaygındır. Birçok kişi, her gün kafeye gidip kahve (macchiato) içer. Bu olmazsa olmazlardandır. Tabii beni de kafeye davet ettiler, ben de icabet ettim.

Kafeye girdik kahvelerimiz geldi, tabi o arada Arnavutça bilen bir Türk arkadaşın yardımıyla cemaatle tercüme aracılığıyla konuşup muhabbet ediyoruz. Buraya kadar her şey bana normal geldi. Ne zamanki konuşmaya biraz ara verdik, ben de başımı kaldırıp gözümü biraz kafenin içinde gezdirdim. O zaman hayretler içinde kaldım, kafede içki şişelerini gördüm. Meğer kafede isteyene içki servisi de yapılıyormuş.

Hemen 17 yıldır Kosova’da yaşan Türk arkadaşa dönüp (yanımızda caminin Arnavut hocası ve başka hocalar da vardı) sordum: Bu nasıl olur, az önce birlikte cemaatle namaz kıldık ve çok normal bir şeymiş gibi namazdan sonra içinde içki de satılan bir yerde kahve içmeye geldik. Arkadaşın bana verdiği cevap şu oldu: “Kosova’da içinde içki satılmayan kafe ve market yok denecek kadar azdır. Buradaki Müslümanlar da hiç endişe duymadan bu gibi yerlerde oturup kahvesini veya çayını içer.” dedi. Bu durum nüfus oranına göre %70’i Müslüman olan Arnavutluk’ta ve %50’nin üzerinde Müslüman olan Bosna-Hersek’te de geçerlidir.

Şunu söyleyeyim ki, yeni nesil giyim ve yaşantılarında İslâm kültüründen ziyade Avrupa kültürünü benimsemektedir. Buradaki Müslüman kadınların çoğu İslâmî tesettüre riayet etmiyor. Tesettüre riayet edenler, tesettüre riayet etmeyenlere göre az olduğu için kendilerini psikolojik baskı altında hissetmektedir.

Siz Müslüman bir ülkede Müslüman bir bayanın “artık örtü takacağım İslâmî tesettüre göre giyineceğim” diye karar veren bir bayana psikolojik destek olsun diye program yapıp başına örtü takılıp dua okunduğunu duydunuz mu veya şahit oldunuz mu? Ben burada İslâmî faaliyet yapan bazı derneklerin isteyen Müslüman bayanlara psikolojik destek olsun diye tören yapıp bayanlara örtü taktığına şahit oldum.

1912 Balkan Savaşlarına kadar Osmanlı hâkimiyetinde olan bölge daha sonra krallık rejimleri, baskıcı komünist rejim ve sonrasında yakın tarihimizde tüm Dünyanın gözü önünde yaşanan savaşlar ve soykırımlar ile ciddi yaralar almış, tarihin en zor yüzyılını yaşamıştır. Bu savaşlar, soykırımlar ve yıkımlar toplumsal hayatı etkilediği gibi Balkanlardaki eğitimi ve İslâm eğitimini de etkilemiştir.

Hepimizin malumudur ki, Bosna’da yaklaşık 200 bin, Kosova’da on binlerce Müslüman ciddi bir kıyıma uğradı. Özellikle 1995 yılında Srebrenitsa’da sadece birkaç gün içinde 6 bin Müslüman’ın katledilmesi, Balkan Müslümanlarına karşı yapılacak zulüm ve katliamın bir nevi mührü oldu. Dünyada medeniyet ve kültürün üst seviyede olduğu bir dönemde yaşanan bu korkunç gerçeklere rağmen, Balkanlarda Müslümanlar var olmaya devam etmiştir.

Son olarak burada İslâmî eğitimle ilgili şunu söyleyebiliriz: “Osmanlının Balkanlardan çekilmesiyle yüzyıllık sürede bütün savaş, soykırım ve baskılara rağmen buradaki Müslümanlar da her ne kadar bazı tahribatlara sebep olmuşsa da Müslümanlar burada varlıklarını sürdürmeye devam etmiştir. Diğer Balkan ülkelerinden bağımsız olarak Kosova’da 11 Aralık 1993’te KİB (Kosova İslâm Birliği) kurulmuş ve ülkedeki dinî hayatı organize etme konusunda merkezi bir rol oynamıştır. Legal ve resmi bir statüsü olmamasına rağmen din eğitimi sorumluluğunu da üstlenmiştir.

KİB’in devletten geliri ve bütçesi yoktur. İdari personel ve imamların maaşını vakıf akarları, bağışlar ve Müslümanlardan yıllık kişi başına alınan –bölgeden bölgeye değişiklik gösterse de- yaklaşık 3 euroluk paydan elde ettiği gelirlerle ödemektedir. KİB devletten bağımsız olarak cami cemaatinden, il meclisleri ve KİB genel meclisi olarak kendi kurallarına göre organize olmaktadır. KİB Kosova sınırlarında 660 camiyi de kapsayan tüm din işlerini idare etmektedir.

2008 yılında Kosova devletinin bağımsızlığını ilanından iki ay sonra 9 Nisan 2008 yılında Kosova meclisinde anayasada: “Kosova Cumhuriyeti laiktir, dinler konusunda tarafsızdır” ifadesine yer verilmiştir. Bu bağlamda eğitim konusunda KİB 1992 yılında açılan ve yüzlerce öğrenci mezun eden İslâmî ilimler fakültesini idare etmektedir.

KİB’e bağlı toplam beş medrese (imam-hatip) bulunmaktadır. Bu medreselerden üçü erkek öğrenciler için iki tanesi ise kız öğrenciler için eğitim vermektedir. KİB ayrıca “Edukata İslame” (İslâmî Terbiye) ve “Dituria İslame” (İslâmî Bilgi) adı altında iki tane süreli dergi yayınlamakta ve çeşitli kitaplar basmaktadır.

Kosova’da 1998-1999 Savaşı sırasında tahrip edilen birçok camii ve İslâmî eserlerin restorasyonu ve ihtiyaç duyulan bölgelerde yeni camilerin yapılması için Müslüman ülkeler maddi destek sağlamıştır. Türkiye’den de Türkiye Diyanet İşleri Başkanlığı, Türkiye Diyanet Vakfı, TİKA (Türk İşbirliği ve Koordinasyon Ajansı Başkanlığı), vakıf, dernek ve belediyeler buradaki KİB’le (Kosova İslâm Birliği) ortak çalışmalar yaparak Osmanlı’dan kalma birçok camii ve İslâmî eserin restorasyonunu yapmıştır.

Abdurrahim BİNGÖL

Bu yazıya yorum bırakmak ister misiniz?