Mart ayı sayısında İşi Vaktinden Çok Olanlar kitabının üzerine eğilmiş ve işi vaktinden çok olanların kimler olduğunu yazmıştık. Müslümanların tarihindeki iftihar tablosunda bu vasfı taşıyan pek çok isim var. Çağımızda ve günümüzde de nadir de olsa bu tabirin hakkını veren şahsiyetler çıkmıştır. 30 Haziran 2018’de, 94 yaşında bu dünyadan göçen İslâm bilim tarihçisi Fuat sezgin işi vaktinden çok olan kişilerden biriydi hiç şüphesiz.

Çağımızın en büyük bilim tarihçisi olarak gösterilen Fuat Sezgin 24 Ekim 1924’te Bitlis’te doğdu. İlkokulu Doğu Beyazıt’ta, ortaokul ve liseyi ise Erzurum’da okuduktan sonra mühendis olma arzusuyla İstanbul’a geldi. Bir defasında İstanbul Üniversitesi’nde en büyük oryantalistlerden Alman Hellmut Ritter’in bir seminerine katılır ve fikir dünyası tamamen değişir. O zamanlar 19 yaşında olan Fuat Sezgin Hellmut Ritter’in ‘bilimlerin temelinde İslâmî çalışmaların oluşu’ tezinden etkilenir ve mühendislik eğitimini kafasından çıkarır. 1943 yılında İstanbul Üniversitesi Edebiyat Fakültesi Şarkiyat Enstitüsü’nde eğitimine başlar. İkinci Dünya Savaşından dolayı eğitime uzun bir süre için ara verilir. Bunu fırsat bilen Fuat Sezgin, hocasının tavsiyesi üzerine de Arapça öğrenmek için babasından kalan 30 ciltlik Taberî Tefsirini okumaya başlar ve altı ay boyunca üzerine çalışır. Başlarda anlamadığı tefsiri, günde aşağı yukarı 17 saat çalışarak, erken kalkıp geç yatarak bu tatil zarfında bitirir. 6 ay sonra, başlarda Arapça bilmediği için hemen hemen hiç anlamadığı bu tefsiri, gazete gibi okumaya başlar. Hocasının memnuniyetini ve takdirini kazandığı gibi başka dillere yönelmeye karar verir. Âlim olarak tanımladığı Hellmut Ritter’den öğrendiği daha birçok şey vardı. Mesela bir defasında derse 3 dakika geç gelir. Hocası ona saatini göstererek 3 dakika geciktiğini ima eder ve ‘bir daha tekerrür etmemelidir bu durum’ der. O günden sonra vaktine azami gayret gösterir ve hayatı boyunca sadece 3 randevusuna geciktiğini anlatır.

1951 yılında İstanbul Üniversitesi Edebiyat Fakültesi’ni bitirdikten sonra, Arap Dili ve Edebiyatı üzerine doktora yaptı. 1954 senesinde Arap Dili ve Edebiyatı Bölümü’nde, “Buhârî’nin Kaynakları” isimli doktora tezini tamamlayarak doçent oldu. Bu teziyle büyük bir başarıya imza atar ve hadis kaynağı olarak İslâm kültüründe önemli bir yere sahip olan Buhârî’nin, bilinenin aksine sözlü kaynaklara değil, “yazılı kaynaklara dayandığı” tezini ortaya attı.

1960 yılında 147’likler diye bilinen ve üniversiteden ihraç edilen akademisyenler arasında onun da ismi vardı. Üzülerek şahit olduğu bu manzaradan sonra, çalışmalarını aynı aşk ve heyecanla devam ettireceği Almanya’daki Frankfurt Goethe Üniversitesi’ne geçiş yapar. 1966 yılında profesör unvanı alır. İslâm Bilimler Tarihi adlı eserinin ilk cildini bir yıl sonra tamamlar. Bu sahada daha önce görülmemiş bir çaba sergileyerek 60’a yakın ülkenin kütüphanelerinde incelemelerde bulunur. Çalışmasını başarıyla neticelendirir ve bir komisyonun dahi zor başarabileceği bir işi kendisi 15 cilt yazarak ne kadar himmet sahibi bir insan olduğunu gösterir. Daha birçok çalışmaya imza atıp arkasında dev bir ilmi külliyat bıraktıktan sonra 2018 yılında aramızdan ayrıldı. 2019 yılı Fuat Sezgin yılı olarak belirlendi.

Peki, Müslümanların tarihi süreç içerisinde bilimler tarihindeki yeri ne olmuştur? Batının; “bilimin tümü batı tarafından geliştirilmiş ve kaynağı Antik Yunan fikriyatıdır” tezinin aksine bazılarının da dediği üzere bilimlerin temelini Müslümanlar mı atmıştır? Asıl olarak Fuat Sezgin’in araştırma konusu bu olmuştur bir bakıma.

Fuat Sezgin kendi araştırmaları sonucunda bu sorulara cevap niteliğinde “bilimler tarihi insanlığın ortak mirasıdır” kanısına varır ve yine kendisinin anlattığı üzere bütün çalışmalarını kuşatan fikir de budur. Müslümanların bilimler tarihindeki yerini insaflı bir bilim adamı edasıyla ortaya koymaya gayret ediyor. Ona göre Müslümanlar İslâm’la tanıştıktan sonra M.S. 7. yüzyıldan itibaren bilimleri Yunanlılardan ve Hintlilerden tercüme etmek suretiyle almaya başladılar. İlmi Yahudi, Hıristiyan ne olursa olsun her kaynaktan alma girişimindeydiler. Başkalarından ilmi alma merhalesi bu şekilde yaklaşık iki asır boyunca sürdü. Sonrasında başkalarından aktarma merhalesini bırakıp kendileri eserler çıkarmaya başladılar. Bu merhale de yaklaşık 800 yıl sürecek şekilde 16. asrın sonlarına kadar sürdü ve birçok ilim keşfedildi. Artık batıda aydınlanma çağıyla birlikte bilim ilerlemeye başlamıştı. Fuat sezgin bunu şu şekilde ifade ediyor: “Bugün Avrupa’daki bilimler, İslâm bilimlerinin bir başka coğrafyada, değişik tarihi şartlar içerisindeki devamından ibarettir.” Bu fikir üzere 15 ciltlik İslâm Bilim Tarihi Eserini ortaya koyar.

Müslümanların aşağılık duygusuna kapılmadan bugün aynı heyecanla yeni bir atılım yapabileceklerine onları inandırmaya çalışarak geçti ömrü. İslâm Bilim Tarihi araştırmalarından esinlenerek bazı yerlerde müzeler açılmasına öncülük etti.

Bilim Tarihi Sohbetleri kitabı, Sefer Turan’ın, Fuat Sezgin’le yapılan röportajlarının derlendiği bir çalışma. Yukarıda belirttiğimiz tüm hususları içeren ve daha pek çok bilgiye haiz olan bu hatırat niteliğindeki eser hiç sıkılmadan okunacak ve büyük bir şuur katacak bir kitap. Ayrıca bu kitap bizlere bugünkü Batı uygarlığının İslâm medeniyetine çok şey borçlu olduğunu ispatlar mahiyette.

Bugün hala birçok eğitim kurumunda bilimler tarihi anlatılırken Antik Yunanlılardan bahsedilir, Roma dönemi icatları detaylı olarak işlenir ama 850 yıllık İslâmî altın çağ görmezden gelinerek doğrudan doğruya Rönensans dönemindeki bilimsel gelişmeler anlatılır. İlmi olarak büyük bir insafsızlığın tezahürü olan bu girişim gençlerin çoğunluğunun zihninde ciddi tahribatlar meydana getiriyor maalesef. Bu teşebbüsü başarısızlığa uğratmak amacıyla, özellikle Müslüman gençlerin kendine rol model olarak alabilecekleri, alanında yetkin bir şahsiyet olarak karşımızda duran Fuat Sezgin’in hayatını kanaatimiz odur ki herkes okumalı ve örnek almalıdır.

Kaynakça:

1) https://sirazduvari.com/bilim-tarihi-sohbetleri-fuat-sezgin/ 2) https://www.youtube.com/watch?v=7Qr9kfbXXMA

3) https://www.timeturk.com/fuat-sezgin/biyografi-797108

Bu yazıya yorum bırakmak ister misiniz?