Hakkın batılla karıştığı, aydınlığın karanlıklarla ört bas edildiği, güneşin balçıkla sıvandığı, gerçeklerin gün yüzüne çıkarılmadığı, hakların haksızlıklarla gasp edildiği, mananın maddeyle tüketildiği, ümitlerin ümitsizliklerle çalındığı, merhametin acımasızlıklarla yok edildiği, sevginin nefretle öldürüldüğü bir zamanda,
Sefaletin arttığı, sıkıntı ve buhranların çoğaldığı, bunalım ve depresyonların fazlalaştığı, öfke, kızgınlık ve kırgınlığın kızıştığı, yalan, dolan, bencillik, ahlaksızlık ve fuhşun hızla yayıldığı, insani değerlerin yavaş yavaş yok olduğu bugünlerde,
Kendimizi, sahilin kenarında denizin en vurucu dalgasını yer gibi, rüzgârın en şiddetli esintisinde savrulur gibi, bir okyanusun ortasında boğulur gibi, bir enkazın altında kalmış, dipsiz bir kuyuya düşmüş, karanlık bir mekâna sıkışmış, yapacak hiçbir şeyi olmayan çaresiz, zavallı biri gibi hissediyoruz.
Bu ümitsizliğin içinde ya kabuğumuza çekilip hiçbir şey olmamış gibi yaşama devam ediyoruz, ya sadece şikâyet edip tüm bu olanlara lanet okuyoruz ya da bu durumdan bizi kurtaracak bir güç, hayatımızı düzeltecek sihirli bir dokunuş istiyoruz.
Oysa sadece bir kelime ile tüm bu olanları tersine çevirebilir, hayatımızı onunla güzelleştirebiliriz. Sıkıntıyı rahata, zorluğu kolaylığa, darlığı genişliğe dönüştürebiliriz. Mutsuz iken mutlu, fakir iken zengin, güçsüz iken güçlü olabiliriz.
O, sadece bir kelime; ağzı yormayan, kafaları karıştırmayan, mantığı zorlamayan bir kelime…
Yaşamın tüm zorlukları karşısında nefes aldıran, ümitsizliğin önündeki engelleri kaldıran, şikâyeti, isyanı, itirazı, kızgınlığı, kırgınlığı ve bunalımı sonlandıran bir kelime…
Yokluğun içindeki varlığı gösteren, varlığın içindeki değeri önemseten, farklı bir bakış açısıyla hayatı anlamlandıran bir kelime…
Öyle uzaklarda bir yerde değil; hayatımızın içinde, çoğunlukla da dilimizde. Çok duyduğumuz, sıklıkla okuduğumuz, defalarca söylediğimiz ama hissedemediğimiz bir kelime…
Bilinmez de değil, ulaşılmaz da değil. Çok yakınımızda; Kur’an-ı Kerim’i açınca karşımıza çıkan, gözümüzün gördüğü, okuyunca da dilimizden dökülecek olan ilk kelime, yani “hamd”.
Hamd, yol gösterici mukaddes kitabın ilk kelimesi, onu başlatan ilk sözcüğü, onun insanlığa uzanan ilk dokunuşu. Eğer Kur’an senin hayat kitabınsa, Kur’an’ın bu ilk kelimesine izin ver, hayatın hamd ile başlasın; o kelimeye izin ver, hayatına dokunsun.
Hayat bu ya, kimi zaman sevinçler hüzünleri, kimi zaman da hüzünler sevinçleri galebe çaldı. Gün geldi; her şey, hayatın, istediğin gibi gitti. Uğraştın, didindin, elde ettin, elde ettiklerinle mutlu oldun. Gün geldi; hayatın, istediğin gibi gitmedi. Sevdiklerinden ayrıldın, malını yitirdin, düşmanına yenildin, sağlığın bozuldu, işini kaybettin, sınavını kazanamadın, işinde yükselemedin vs… Acıların var, çaresizliklerin var, kayıpların, yenilgilerin ve matemlerin var. Bu arada hayatın sana adil davranmadığını düşündün, kızdın, ağladın, isyan ettin, itiraz ettin, lanet okudun ama hiçbir şeyin değişmediğini, hiçbir şeyi değiştiremediğini gördün. Acıların, çaresizliklerin, kayıpların, yenilgilerin, gözyaşlarının, isyanların ve itirazların hep devam etti. Sahilin dalgaları seni de vurdu, rüzgârın esintileri seni de yıprattı, okyanusun derinliği seni de boğdu, enkazın yığınları seni de ezdi. Öyleyse, sahilin vurucu dalgalarını yumuşatacak, rüzgârın şiddetli esintilerini sakinleştirecek, okyanusun derinliğinde nefes aldıracak, enkaz yığınlarının ağırlığını hafifletecek olan o kelimeye, izin ver hayatına dokunsun hem seni hem de hayatını değiştirsin.
“Bir kelime nedir ki, bu kadar güçlü olsun, bu nasıl bir kelimedir ki, bu kadar işi halledebilsin”, diye düşünebilirsin. Hamdın yanında onu tamamlayan bir kelime daha vardır. Yapacağın her hamd, sahibine, Alemlerin Rabbi’ne gider. Alemlerin Rabbi olan Allah, Rab sıfatı ile âlemleri terbiyeye, onları ıslah etmeye ve onların işlerini düzenlemeye muktedirdir. Hamd ettikçe iyi, kötü, tatlı, acı, geniş, dar, her anında O yanında olur. Hamdın sahibi Allah (cc), varlığıyla varlığına güç katar.
Hamd, kişiye var olanı hatırlatan, yokluğun içindeki varlığı, darlığın içindeki genişliği, sıkıntının içindeki rahatlığı, zorluğun yanında kolaylığı, şerrin yanında hayrı, yenilginin yanında zaferi gösteren güçlü bir kelimedir. Hamd karanlıktan, batıldan, adaletsizlikten, merhametsizlikten, ahlaksızlıktan, yoksulluktan, darlıktan ve sıkıntıdan çıkmak isteyenler için ümit var eden, hayatın olumsuzluğu ve eksikliği karşısında daha nice güzel şeylerin olduğunu ve olabileceğini fark ettiren Kur’ani bir dokunuştur.
Hamd dolu nice hayatlara…

Bu yazıya yorum bırakmak ister misiniz?