Eğitim dünyanın en kolay görülen zorlu işlerinden biridir!
Eğitim Nedir?
Eğitim; bireylere hayatlarında lazım olacak bilgi ve becerileri sistematik bir şekilde öğretmektir. Bunun için birebir ya da toplu eğitim faaliyetleri yapılır.
“Bireylere hayatlarında lazım olacak bilgi ve beceri” ifadesinin ne kadar geniş olduğunu anlatmaya gerek yoktur herhalde. Buna göre trafikte nasıl davranacağını öğrenmesi de eğitim, alış veriş yaparken uygulaması gerekenler de eğitim, evlilik hayatını sürdürmek için takip edeceği metot da bir eğitimdir. Gökyüzüne bakıp “Ay” hakkında bilgi sahibi olması da eğitime girerken; yaşadığı ülke hakkında bilgi sahibi olması da eğitimdir. Tüm bunların bir kısmı eğitimci gerektirirken çok az kısmı tecrübe ve kişisel deneyim ürünüdür.
Din Eğitimi Nedir?
Bireyin mensubu olduğu dinin inanç, ibadet, muamelat ve bu dinin arzuladığı ahlaki öğretiler hakkında bilgi sahibi olup bunları uygulamasının beklenmesidir.
Din eğitimi normal eğitimden farklıdır. Normal eğitimde eğitimcinin anlattığı şeylere inanması beklenmezken din eğitiminde ise eğitimci bir nevi prototiptir, yani ilk uygulayan kişi, örnek modeldir. Din eğitiminde eğitimci anlattığı veya öğrettiği şeyleri uygulamadığı takdirde anlatılan şeylerin bir değeri de kalmamaktadır. O zaman karşımızda din eğitimi konusunda ilk göze çarpan eğitimcinin durumudur. Eğitimci dini bütün olduğu takdirde anlattıkları değer kazanırken, dinini yaşamadığı takdirde de anlattığı şeyler bilgi olmaktan öteye gitmemektedir.
Din Eğitimi
1. Din eğitiminde amaç bilgi elde etmek değildir. Din eğitiminde esas hedef bireylerin öğrendiklerini uygulamasıdır. Diğer ifadeyle onlarla amel etmesidir.
2. Din eğitimi bir nevi vicdan eğitimidir. Bu yönüyle de normal eğitimden ayrılır. Normal eğitimde örneğin kişi “içki tüketmenin sağlığa zararını” öğrenirken, bunu uygulamayıp içki içtiği takdirde sadece sağlık problemi yaşar. Kanun önünde de kendisini suçlu görmez. Vicdan azabı da çekmez. Ancak din eğitiminde “içki, hem sağlığa zarar veren yönüyle anlatılır hem de ahirette Allaha hesap verme” olarak öğrenilir. Böylece kişi içki içtiği takdirde vicdani yönü sürekli rahatsızlık verir. Bundan da kurtulmak için tevbe ve istiğfarda bulunması gerekir.
3. Din eğitimi süreklilik arz eder. Din, insanların dünyada ve ahrette mutlu olmasını hedefler. Dünyada insanların kendi aralarında daha güvenli, daha huzurlu olmasını gaye edinir. Ailede anne baba ve çocukların birbiriyle olan ilişkilerini düzenler. Ticarette alıcı ve satıcı arasında huzur ve güveni hedefler. Uluslar arası işlerde ise İslam dininin güven ve barış dini olduğunu hedefler. Eşlerin huzurlu bir ömür geçirmeleri için ilkeler koyar. Zenginlere sorumluluk yükler. Tüm bunlar için de kurallar koyar. Bütün kuralların tek gayesi de dünyada huzurlu bir yaşam ve ahrette ise Allahın rızasına nail olmaktır.
4. Din pratiktir. Teorik değildir. Din felsefe değildir. Laf üretmek değildir. Kısır tartışmalar değildir. Bugün yaşadığımız dünyada din ve dine dair şeyleri mükemmel şekilde anlatan ama uygulama safhasını boş veren birçok akademisyen ortaya çıktı. Nitekim müsteşrikler de dinin teorik kısmını çok iyi bilen kimselerdir.
5. Din eğitimi evde başlayan bir süreçtir. Din eğitiminde en önemli rol aile bireyleridir. Özellikle anne baba bireyin ilk din öğretmenidir. Zira dünyadaki birçok kişi mensubu olduğu dini anne babasından almaktadır.
Din Eğitimi Veren Kurumlar
Aileden sonra din eğitiminde en büyük pay kurumlara aittir. Kreş, Yatılı Kuran Kursları, Medrese, İmam Hatip, İlahiyat vb. dernek ve vakıflar din eğitiminde sistematik bilgi vermeyi amaç edinmiş kurumlardır.
Bunların her birisinin olumlu ve olumsuz yönleri elbette vardır. Faydası düşünüldüğünde olumlu yönlerinin daha çok olduğu görülecektir.
Kreşlerde din eğitimi alan çocuklar dini bilgiyi uygulamada diğerlerinden daha başarılıdır. Öğrenciler öğrendikleri duaları, ayetleri, ilahileri ve benzeri dini uygulamaları rahatlıkla evde ve değişik ortamlarda uygulamaktan çekinmezler. Ancak belli bir yaştan sonra aynı şeyleri söylemek zordur.
Yatılı Kuran Kurslarında genellikle hafızlık eğitimi verilir ve bu eğitimin de din eğitimi sayılıp sayılmayacağı konusunda bazı tereddütler de yok değildir. Hafızlık eğitiminden sonra genellikle öğrenciler İmam Hatip veya İlahiyat alanında okurlar. Bir kısmı da hafızlık eğitiminden sonra normal iş hayatlarına dönerler.
İmam Hatip ve İlahiyat okullarında resmi olarak din eğitimi verilmektedir. Ancak buradaki din eğitiminin genel kültür seviyesinde kaldığı da görülmektedir. Kaliteli eğitim alan İmam Hatip ve İlahiyat öğrencilerinin büyük çoğunluğu okul dışında bir yerde eğitim aldığı görülmektedir. Nitekim İlahiyat okuyan birçok öğrencinin ve bizim de şahsen sınavlarda müşahede ve mülahaza ettiğimiz burada genel anlamda İslam felsefesi okutulmaktadır. Bazı üniversitelerde ise durum daha vahim olup dört yıllık eğitim 14 asırlık İslam geleneğini eleştirmek üzere geçmektedir. Sonuç olarak da çok iyi eleştiri yapan ama din eğitiminden nasibini tam olarak alamamış öğrenci profili karşımıza çıkmaktadır.
Medrese ve Diğer Kurumlarda din eğitimi genel olarak pratik üzerinde gerçekleşir. Öğrenci buralarda namaz, oruç, nafile ibadet, ihlâs vb. dinin tezahürü olan birçok şeyi öğrenir. Ancak buralarının da bir problemi şu olsa gerek ki, öğrendiği ve uyguladığı dini eğitimi savunabilecek durumda olmamasıdır. Dört veya daha fazla süre medrese eğitimi alan bir genç bu arada sosyal dini hayatta konuşulan, söylenen, tartışılan, olumlu veya olumsuz bir sonuca bağlanan meselelerden habersiz kalmakta ve bu soru ve sorunlarla muhatap olduğunda ise ilk defa duyuyormuş gibi durmaktadır. Kimi zaman da kendisini ve değerlerini savunamadığı için bu kirli bilgilere telsim olmaktadır.
Sonuç:
Din eğitimi zor bir süreçtir. Zira din eğitiminde esas gaye öğrenilen bilgilerin uygulanması yani amel edilmesidir. Bilgi düzeyinde kaldığı sürece dini bilginin veya din eğitiminin herhangi bir faydası yoktur.
Din eğitimi veren kurumların özellikle Medrese gibi geleneği muhafaza etmeye çalışan yerlerin din eğitiminde birkaç noktaya dikkat etmesi gerekir:
1. Din eğitimi veren kimselerin samimiyeti
2. Din eğitimi veren kimselerin öğrettikleri ile amel ediyor olması
3. Geleneği eleştirmek yerine gelenekteki yanlış noktaları belirlemek ve bu sınırların dışına çıkmamak
4. Kapalı kapılar ardında eskimiş, körpe olmuş, güncelliğini yitirmiş bilgileri ve meseleleri bırakıp halkın gündelik dini problemlerine çözüm üretecek bilgiler üzerinde yoğunlaşmak
5. Ders kitaplarının ve kaynak özelliği taşıdığı düşünülen eserlerin güncelleştirilmesi
6. Öğrenim durumunda olan öğrencilerin karmaşık meselelerden uzak tutulması
7. Sistemsiz, başıboş, dağınık ve eleştirici bir metotla eğitimin fayda vermeyeceğinin bilinmesi
8. Değişen öğrenci profiline uygun materyal ve fiziki mekân oluşturulması
9. Geleneği savunayım derken güncel problemleri çözmekten uzak bir tavır takınılmaması
10. Hedeflerin net bir zeminde değerlendirilmesi

Murat PADAK

Bu yazıya yorum bırakmak ister misiniz?