Susarak ne çok yalan söyleniyor yeryüzü denizinde… Ne kadar günahkarız bir bilsek! Her birimiz ayrı sularda dolanıyoruz! Başımızı bir kereliğine kaldırsak belki de göreceğiz birbirimizi… Başımıza gelenler, başımızı kaldırmadığımızdandır. Kardeşlik gemimiz halel denizinde boğuluyor! Ey mü’min kardeşim, ey mü’mine bacım! Yokluğunla savaştırma beni, kaybederim…
Düşman kör bir nişancıdır, dost ise iyi bilir nereden vuracağını… Eğer kusur avcılığı yaparsak, gemiye doğru yönelişlerimiz yarım kalır, binsek dahi güverte su alır. Sürdürülebilir iç çatışmaları hedef alanlar, geminin dışında sevinç çığlıkları atarlar. Yunus (as) misali derin sularda kayboluruz. Bizi yutup karaya atacak bir balık ta bulamayız o vakit…
İstikbal, hangi gemide olduğunu iyi bilenlerindir. Gemiyi iyi bilenler, hangi dalgalarla ne zaman savrulacaklarını da iyi bilirler. Gemiden atıldıklarında dahi, doğru balığın karnında olduklarından emin bir sesle -Lailahe illa ente subnaneke inni kuntu minez-zalimin- haykırırlar! Yusuf (as) olmaktan şikâyet etmezler, çünkü bilirler ki Yakup (as)’un düştüğü kuyu daha derindir…
Düşmanın farkında değildir ama bazen seni o terbiye eder. Düşman dediysek; kasaptan şikâyet eden yamyam ABD ve Rusya, ‘Etliyim, Butluyum, Mutluyum’ diyen Küresel şahsiyetsizlar, Avrupa Kirliliği, Birleşmiş Zilletler, ‘Şilili Kadının Şiiri’ gibi ortaya karışık İran ve türevleri… Musa (as)’yı kundaktayken sudan kurtaran Firavun, Firavun’un Kızıldeniz’de boğulmasına sebep olan Musa (as)… Bu ince imtihanı iyice incele! Göreceksin ki, her iki tarafın bir ortası yok…
Artık bir kez okuyarak bir şey anlamıyoruz! Tekrar ederek okumalıyız, mücadele etmeliyiz. Gemiyi batırmaya çalışanlara karşı taarruz edip, gemide delik açanlarla savaşmalıyız. Selahaddin’in çadırında bir Kudüs uykusuzluğu hissederken, silahımız; kuvvet, feraset ve ibadet olmalı… Üçüncüsüne, ilk ikisinden daha fazla ehemmiyet vermeliyiz. Alın size bir fırsat; Ramazan…
Efendimiz (s.a.s)’in Uhud’ta yüzündeki yaralardan, Taif’te kanlı ayakkabısından utanmıyorsak, gecenin bir kısmında şişen ayaklarından utanalım ve diyelim ki; eğer o ulvi kanın bu toprağa düşmüş, mübarek ayağın bu toprağa basmış olmasaydı, teyemmüm kimseyi temizlemezdi Ya Resulallah (s.a.s)…
Kalbinin kırıklarını bu Ramazan’da topla ey kardeşim! Bindiğin gemi bu ay daha hızlı ilerler. Bu ay denizde fırtına yoktur. Gaflet uykusundan uyan! Ey Müslüman kendine gel, ya da bize gidelim…

Bu yazıya yorum bırakmak ister misiniz?