“İsmi sayesinde yerde ve gökte hiçbir şeyin zarar veremeyeceği Allah’ın adıyla. O her şeyi işitir ve bilir.”
Allah (cc) yerde, gökte ve ikisinin arasındaki her şeyi duyar ve görür, Allah bize gelebilecek olan musibeti, belayı, hastalığı bilir ve buna isterse izin verir, Allah bütün yaratıkların yaratıcısı olandır. O ne isterse o olur.
Nefisten, şeytandan ve her türlü sıkıntıdan, rahmeti her şeyi kuşatan Allah’a sığınarak bir işe başlamak, başlarken kazanmaktır. Sonucu ne olursa olsun kazanmaktır. Aciz ve ölümlü, korkularla kuşatılmış bir insanın kudreti sınırsız, her dilediğini yapan, himayesine gireni koruyan Allah’a sığınması, O’nun adı ile başlaması ve bitirmesi kulluğun görülebileceği en açık amellerdendir. Besmele ile başlamak yasak bir işi yapmamanın garantisidir.
Doğada bulunan tüm canlılar, nebatlar, hayvanlar ve bütün sistemler Allah’ın dilediği şekilde, razı olduğu şekilde seyredip duruyor. İnsanoğlu, acziyetini, eksikliğini, geldiği yeri, gideceği yeri düşünmeyi ve tefekkür etmeyi reddedince fıtratına ve yaratılış amacına aykırı şekilde hareket ediyor. Böyle olunca başına bin bir türlü musibet geliyor.
Kimilerine göre Çin’li bilim adamları, kimilerine göre Batılı bilim adamlarının gidip Çin’in Wuhan şehrinde, kimilerine göre insan yapımı, kimilerine göre insanların yarasa gibi bazı canlı türlerini tüketmesi sonucu ortaya çıkan ve bütün dünyaya yayılan Korona (Covid 19) virüsü, tüm dünyanın korkulu rüyası oldu. Dünya ekonomileri başta olmak üzere bütün güç dengelerini bozdu. Zenginin ve yoksulun eşitlendiği, sosyal sınıfların ortadan kalktığı, hayatın gerçeğiyle yüzleştiğimiz bir dönem ile karşı karşıyayız. Bu hastalık bize çalışmanın, üretmenin, özverinin, dayanışmanın, paylaşmanın, teşekkür etmenin, saygı duymanın, birbirimizi kalpten ve mutlak bir sevgiyle sevebilmenin mümkün olduğunu gösterdi.
Sebebi ne olursa olsun muhakkak zaman içerisinde ortaya çıkacaktır. İnsanoğlu elindeki teknolojik imkanlar başta olmak üzere bu hastalığa da bir tedavi yöntemi bulmaya çalışacaktır. Bu süre içinde bütün dünyada ölümler devam etmektedir. Bu minik tehdit insanoğluna çok şey öğretti. Gelişmiş ülkelerin savunma sanayine yüzyıllardır yapmış olduğu yatırımın değersiz olduğunu gösterdi. Başta Amerika olmak üzere bir F-35 savaş uçağının bir maske kadar değerinin olmadığı, uzun menzili akıllı füzelerin işe yaramadığı bir dünya gördük.
Bir taraftan bu musibet ile uğraştık, diğer taraftan on bir ayın sultanı Ramazan ayını idrak ettik, içinde bin aydan daha hayırlı olan Kadir gecesi ile birlikte… Mutlak güç sahibinin Allah olduğunu tekrar tekrar hatırladık. Kuvvetimizin tükendiğini O’na arz ettik, gücümüzün azlığının farkındaydık. O’nun nuruna sığındık, karanlıkları aydınlatan nuruna, O’na sığındık.
Değerli kardeşlerim,
Davet Mektebi’nin önümüzdeki temmuz sayısının dosya konusu BÜYÜK KONGRE: HAC olarak belirlenmiştir. Hac, niyet ederek sabit bir yönde sürekli bir biçimde hareket etmek, yönelmektir. Bütün evrenin doğasında olduğu gibi… Kâbe aşkın merkezidir, imanımızın gece ve gündüz namazlarımızın, ömrümüzün kıblesidir. İslâmiyet’in beş şartından biri olan hac, bu sene yapılmayacak gibi görünüyor. Hac yapamamak, ne büyük bir musibettir. Önümüzdeki sayıda bu önemli konuyu ele alacağız.

Bu yazıya yorum bırakmak ister misiniz?