Davet Mektebi, kutlu yürüyüşüne devam etmektedir. Bu yürüyüşün en başat faktörü Allah’ın rızasıdır. Her türlü badireden, tehlikeden göğsünü gere gere geçmeyi başarmış olan İslâm ümmeti, 21. Yüzyılda tarihinin en büyük işgali ile karşı karşıya kalmıştır. Bu işgal edilmiş mübarek belde şüphesiz ki, Kudüs’tür.
Kudüs, ödünç ifadelerle söylemek gerekirse kolumuzdaki saat, gökyüzünde yapılıp yeryüzüne indirilen şehir, dizimizdeki kuvvettir. Bizim için rahmetin, bereketin, aşkın ve umudun şehridir. Onsuz aşklar eksik, onsuz kuvvetler nakıs, onsuz yaşam çekilmezdir ve prangalarla çevrelenmiştir.
Kudüs’ün bugün statüsünün değiştirilmesine yönelik başta şeytan Amerika olmak üzere birçok Batılı devletin sinsi planları mevcuttur. Kudüs’ü işgal rejiminin başkenti olarak düşünmek, ona farklı bir elbise biçmeye çalışmak, asla Müslümanlarca kabul edilebilir bir teşebbüs ya da düşünce değildir. Müslüman için Kudüs, bir İslâm toprağıdır ve bundan sonra da mübarek bir İslâm toprağı olarak kalmaya devam edecektir.
Ekim ayı bizler için önem arz ediyor. Mondros Antlaşması 30 Ekim 1919 tarihinde yapıldığında artık Anadolu insanının bir daha ayağa kalkamayacağı düşünülüyordu. Kâfirlerin istediği olmadı, hevesleri kursaklarında kaldı. 13 Ekim 1923’te Ankara’nın başkent yapılması, artık yapılan mücadelenin meyvelerini vermeye başladığına işaret etmektedir. Cumhuriyetin 29 Ekim 1923 tarihinde ilanı ise bu mücadelenin artık kesin olarak pozitif bir neticeye vardığına işaret etmektedir. Ancak Cumhuriyet’in ilanından sonra geçen sürede bu Müslüman memleketin, modernleşme ve çağdaşlaşma adına 1000 yıllık yolculuğundan vaz geçirilmeye çalışılması kabul edilebilir bir durum değildir ve bu durum, yapılmış olan bu kutsal mücadelenin çalınması anlamına gelmektedir. Yıllar sonra Türkiye’deki İslâmcı hareketin siyasal alandaki önemli mihenk taşlarından olan Milli Selamet Partisinini 11 Ekim 1972’de kurulması, önemli bir dönüm noktası anlamına gelmektedir.
Yıllar önce Kolomb’un 12 Ekim 1492’de Amerika’ya ayak basması ile bu kıtada yerlilerin katliamı başlamıştır. Yıllar süren bu katliamda yaklaşık 8 milyon yerli, acımasızca katledilmiştir. Asırlar sonra yine bir ekim günü tarihler 2001’i gösterirken ABD ve İngiltere’nin yamyamları, Afganistan’ı işgal etmiş, milyonlarca insanın ölmesine, hastalıklardan kırılmasına, birbirlerini boğazlamasına sebep olmuştur. Bu da göstermektedir ki, emperyalizmin, kolonyalizmin, barbarlığın asıl sahipleri, üzerinden asırlar geçse de kirli işlerinden ve acımasız alışkanlıklarından vaz geçmemektedir. Bu sebeple böyle güruhlara karşı Müslümanlar, her zaman tetikte olmalıdır.
Kıymetli kardeşim! Davet Mektebi’nin önümüzdeki Kasım sayısının dosya konusu İSLAM’DA MEZHEPLER olarak belirlenmiştir. Mezheplerin tarihi, neden ortaya çıktıkları, kültürlerin karşılaşmasının bundaki etkileri, mezheplerin siyasal/politik boyutları, ihtilaflar gibi birçok husus, bugün mezheplerle ilgili olarak gündeme getirilebilir. Böyle önemli bir konuyu izah etmek amacıyla dosya konumuzla ilgili sizlerden özgün yazılar, güzel makale ve denemeler yanında öyküler, şiirler ve karikatürler beklemekteyiz. Bilinmelidir ki, Müslümanlar için mezhepler, ihtilafın değil ittifakın farklı düşünüş biçimleridir. Böyle muhterem bir düşünüşten parçalanmışlık ve dağılmışlığı anlamak, iyi niyetli bir gayret değildir.

Bu yazıya yorum bırakmak ister misiniz?