“Ey Rabbim! Senin zâtının celâline ve senin hâkimiyetinin azametine layık şekilde sana hamd olsun.”

Kıymetli Kardeşlerim,

Davet Mektebi dergimiz, “Yüzyılın Virüsü Faiz” konulu yeni sayısıyla elinizdedir. Faiz konusunu elle almamızın birkaç nedeni vardır. Şüphesiz faiz konusu, hem Kur’an-ı Kerim’de hem de sahih hadislerde çok nettir. Ana kaynaklarımızda faiz, yasaktır, büyük günahlardandır, cezası çok ağırdır.

İslâm, faizi haram kabul etmiş ve faizciliğin Allah’a ve Resulüne savaş açmak olduğunu ifade etmiştir. Bu yaklaşım, faizin ne kadar büyük bir günah olduğunu anlatmak için yeterlidir. Kur’an, faiz yiyenleri ve faiz ile gelir elde edenleri, “şeytanın çarpmış olduğu kimseler” olarak tanımlamıştır. Allah Teâlâ, faizden elde edilen geliri bereketsiz kıldığını ve sadaka vermeyi (borç vermeyi) ise bereketli kıldığını buyurmuştur. Yani faiz işi yapan kişi, verdiği paranın faizini kazanç olarak görse bile bu kazancın ona bir faydası olmayacaktır.

Bu konuları İslâm âlimleri biliyor. İnançta, düşüncede ve söylem aşamasında bir problemimiz yok. Kime sorarsanız “Şüphesiz faiz haramdır!” der. Problem nedir o zaman? Problem, uygulama aşamasıdır. Burada ciddi problemlerimiz var. Günümüzde neyin faiz olup olmadığı konusunda ciddi fikir ayrılıkları mevcuttur. Biz de Davet Mektebi olarak konunun bu aşamasını ele alıp size sunmaya çalıştık.

14 Ağustos 2013 Saat 06:30. Dünyanın gözleri önünde binlerce insanın katledildiği, on binlercesinin de yaralandığı Rabia Katliamının Yıldönümü… Darbeci Sisi’nin katil güçleri tarafından yapılan bu katliamın bir benzeri daha önce görülmemişti. Seçilmiş Cumhurbaşkanı Muhammed Mursi’ye yapılan darbeyi protesto eden sivil Mısır halkının maruz kaldığı bir katliamdı… Sisi cuntasına karşı, sivil halkın toplandığı Rabia Meydanı, İslâm âlemi için bir merkezdi, bu meydana sıkılan her kurşun ümmetin kalbine sıkılıyordu, acısı Arakan’dan İstanbul’a kadar her yerden hissediliyordu. Rabbim o yürekli “adam” gibi adamların şehadetlerini kabul eylesin.

Türkiye’nin yakın tarihinin en büyük felaketlerinden biri olarak gösterilen 17 Ağustos Depremi’nin 21’nci yıldönümü… Her yaşanılan hadisede olduğu gibi deprem de kulluk bilinciyle karşılanmalıdır. İçinde yaşadığımız zamanın bir imtihanı olarak bilinmesi gereken deprem, Allah’a tevekkül vesilesi kılınmalıdır. Ne isyan sebebi olarak görülmeli ve ne de İslâm ahlakıyla örtüşmeyen anlamlar yüklenmelidir. Deprem, yeniden silkinerek kendimize gelme, Allah’ı tekrarla anma, takvayla bu musibeti kazanıma çevirme çabası içinde değerlendirilmelidir. Deprem mesajının belki en can alıcı noktası, insanî sınırlarımızın bir kez daha kendisiyle hatırlanmasıdır.

Değerli kardeşlerim,

Davet Mektebi‘nin önümüzdeki Eylül sayısının dosya konusu Müslümanın İş ve Ticaret Ahlakı olarak belirlenmiştir. Resulullah’ın (sav) “Ben ancak güzel ahlakı tamamlamak için gönderildim.” hadisiyle dikkat çektiği bu konuda günümüzde İş ve Ticaret açısından ciddi sorunlar yaşanmaktadır. Krizi fırsata dönüştüren bir bozuk ticaret zihniyeti vardır. Korona virüs ile mücadele ettiğimiz bu günlerde bile temel ihtiyaç malzemelerinin fiyatlarını kat kat artıran bozuk ve gayri ahlakî bir zihniyet vardır. Bütün bu konuları Eylül sayımızda işleyeceğiz inşallah. Sizler de yazılarınızla bizlerde ve tüm Türkiye’de farkındalık oluşturabilirsiniz. Dergimizin kapıları özgün fikirlerinize açık olmaya devam edecektir…

Doç. Dr. Ali Aytek

Genel Yayın Yönetmeni

Bu yazıya yorum bırakmak ister misiniz?