Diyarbakır’da okurken, bir keresinde Cuma namazı için Hz. Süleyman camisine gitmiştim. Namaz çıkışı bazı kadınların cami önünde toplandıklarını gördüm. Ellerindeki kilitleri cami cemaatine uzatıyorlar, onlar da kilitleri açmaya çalışıyorlardı. Ellerindeki kilitlerin açıldığını gören birtakım kadınlar, kısmetlerinin de açılacağını veya çocuk sahibi olabileceklerini düşünerek sevinç içinde oradan ayrılıyorlardı. Açılmayanlar ise karalar bağlayarak yere yığılıyorlardı. Bu nasıl bir mantık idi Ya Rabbim! Bu nasıl bir cehalet idi Ya Halık! Üstelik bu saçmalığı Diyarbakır’ın fatihleri olan Süleyman bin Halid (r.a) ve yirmi beş Sahabe-i Güzîn’in kabirlerinin hemen yanında yapıyorlardı. Halbuki bu mübarek insanlar; putçuluğa, batıl söz, davranış ve inançlara savaş açmışlar, Allah’ın davasını yeryüzüne hâkim kılmak için Diyarbakır önlerine kadar gelmişler ve burada şehit olmuşlardı..
İslâm, batıl olan her şey ile savaş halindedir. Kendi içimizde putlaştırdığımız, ulvilik atfettiğimiz, kutsallık bahşettiğimiz tüm sapık ideolojiler, kötü duygular, saçma düşünceler ve batıl inançlara karşı savaşan yegâne sistem İslâm’dır. İslâm’ın dışında bunlarla mücadele edebilecek başka bir inanç ve değerler manzumesi yoktur. Çünkü İslâm fıtrat dinidir. İnsanın yaratılışına aykırı olan hiçbir fiiliyata izin vermez. Halbuki diğer dinler tamamen batıl inançlar üzerine inşa edilmişlerdir. Günümüz dünyasını yöneten yahudi ve Hristiyan elitler, modernizm adı altında kendi batıl inançlarını insanlığa empoze etmeye çalışmaktadırlar. Aslında Orta çağdan çıkamamış Hristiyanlığın karanlığı, yahudi faşizminin sapkınlığı, Hindu ve Budistlerin her türlü vahşiliği din kisvesi altında dünyaya sunulan batıl inançlardır. Sonuç olarak İslâm dışındaki her türlü inanç batıldır.
Bu yazıda sizlere klasik batıl inançlardan bahsetmeyeceğim. Bilmem hangi gün tırnak kesmenin, kara kedi görmenin, tahtalara vurmanın, at nallarının, sayıların vb. saçma sapan batıl inançların üstünü örttüğü, kamufle ettiği, günümüzde batıl inanç olarak kabul edilmeyen hatta modern yaşam tarzı olarak benimsenen hususların bizi hangi felaketlere götürdüğünü anlatmaya çalışacağım. Evet en şedid batıl inançlar; batıl inanç sınıfına sokulmayan, masum gösterilen, ihtiyaç olarak görülen, popüler düşüncelerdir. Bir Müslümanın en çok uyanık olması gereken yer tam da burasıdır. Üzeri toprakla örtülen inanç değerlerini silkelemesi gereken yer tam da burasıdır. Pohpohlanan modernizmin kullanışlı oyuncaklarını terk etmemiz gereken yer tam da burasıdır. Bunları kısa ve öz bir şekilde açıklamaya çalışacağım inşallah.
Şu anki adaletsiz, vahşi dünya düzeninin yıkılamayacağı düşüncesi, batıl bir inançtır. Emperyalistlerin sahip olduğu silah ve zenginliğin ebediyen süreceğini iddia etmek büyük bir yanılgıdır. Tarih, çok güçlü imparatorlukların çöplüğü ile doludur. Mekke’de zulüm ve işkence gören, sayıları bir avuç olan Müslümanların 20-30 yıl sonra dünyanın süper iki gücü olan Doğu Roma ve Sasani İmparatorluklarını tarih sahnesinden silmesi buna en güzel örnektir. Bu, güçle ilgili değil imanla ilgili bir durumdur.
Kendi ırkını diğer ırklardan üstün görmek, tüm olaylara ırkçı bir bakış açısıyla bakmak, kendi milletine özel bir değer atfetmek, ailesini soyunu sopunu kutsal yerlere bağlamak batıl bir inançtır. İnsanlar tarağın dişleri gibi eşittirler. Onları üstün kılan Müslümanlıklarıdır, takvalarıdır. Bunun dışındaki her düşünce batıldır.
Müslüman bir anne babanın, çocuklarını İslâmî bir eğitimle yetiştirmeleri, üzerlerinde hak olan en önemli görevdir. Çocuklarını doktor, mühendis, öğretmen vb. olarak yetiştirmediklerinde veya dünyalık bir miras bırakmadıklarında onların açlıktan öleceklerini düşünmeleri, tamamen batıl bir inançtır. Çünkü Rabbimiz rızkımıza kefildir. O (c.c), Rezzak’tır. Nice Müslüman çocukların rızık korkusuyla feda edildiğini, inançsız ellere teslim edildiğini, bunun vebalinin ne kadar ağır olduğunu söylemek zorundayız.
Kolay bir şekilde cennete gideceğiz düşüncesi batıl bir inançtır. Çünkü Kur’ân-ı Kerîm ve hadis-i şeriflerde bunun böyle olmadığı ayrıntılı bir şekilde anlatılır. Müslümanın tüm hayatının imtihanlarla dolu olduğu, cenneti kazanmanın ve cehennemden de berî olmanın kolay olmadığı, türlü sıkıntı ve belaların peşimizi bırakmadığından bahsedilir. Ahiret hayatını kazanmak için çok fazla mücadele etmemiz, dünyalık birçok şeyden ve haramlardan kaçınmamız gerekir. Yani ahireti önemsemeden de ahiret hayatını kazanabileceğimiz düşüncesi, batıl bir inançtır.
Suriye’de varil bombalarıyla katledilen bebeklerin, Yemen’de açlıktan ölen çocukların, Filistin’de siyonist kurşunlarıyla vurulan gençlerin, Irak’ta tecavüz edilen kadınların, Türkistan’da kamplarda vahşete maruz kalan yaşlıların, Mısır zindanlarında ölüme terk edilen kardeşlerin, Keşmir’de namusları ayaklar altına alınan mazlumların, Arakan’da yakılan Müslümanların vebalinin kendi boynunda olmadığını düşünmek, batıl bir inançtır.
Dünyanın herhangi bir mazlum coğrafyasına kafa yormadan, bir su kuyusu açmadan, kurban eti göndermeden, elbise erzak vb. ulaştırmadan, elinden bir şey gelmediğini iddia etmek ve bu hal üzerine huzur içinde hayatına devam etme teşebbüsü göstermek, batıl bir inançtır.
Herkesten sonra öleceğini düşünmek, batıl bir inançtır. Ölümün yaşı yoktur. Etrafımızda yaşanan bunca ölümleri gördükten sonra sıranın kendisine gelmeyeceğini zannetmek büyük bir yanılgıdır. Bu yanılgı birçok şeyi ertelemenin temel nedenidir. Yaşlılıkta tövbe etme düşüncesi, aslında bir kandırmacadır. İnsanlık tarihi, tüm insanların yarım kalmış işleriyle doludur. Kadere iman etmiş bir Müslümanın ölüm korkusu olmamalıdır. Çünkü o bilir ki, nerede olursa olsun ölüm geldiğinde ne bir saat öne ne de bir saat geriye ertelenir. Suriye’de görev yapan bir gazeteci anlatıyor;
‘Muhalifler ile Esed rejiminin çatıştığı bir yerdeydim. Çatışma o kadar uzun sürmüştü ki, gece olunca bazı muhalif savaşçılar damda uyumaya çalışıyorlardı. Ben ise başımın üstünden geçen kurşunlardan dolayı uyuyamıyordum. Onlardaki rahatlığı görünce birini uyandırdım ve bu şekilde nasıl uyuyabildiklerini sordum. Bana şu cevabı verdi: Eğer başının üstünden geçen mermilerin üzerinde adın yazmıyorsa, korkma sana bir şey olmaz. Yazıyorsa, yapabileceğin bir şey yok zaten.’
Batının modern dünyada erdemli bir medeniyet kurduğu tasavvuru, batıl bir düşüncedir. Medeniyet, ahlak ve adalet üzerine kurulur. Gösterişli rezidanslar, fuhuş, kumar, cinayet, insan kaçakçılığı, madde kullanımı, içki, organ ticareti, savaşlar, katliamlar, emek sömürücülüğü vb. bilumum çirkinlikler üzerine kurulan bir yapı bize medeniyeti öğretemez. Her gece bir milyara yakın insanın aç uyuduğu bir sisteme medeni olarak bakılamaz. İnsana değer verilmeyen bir düzen medeniyet değildir.
İslâm’ın biz Müslümanları geri bıraktığı düşüncesi batıl bir inançtır. Müslüman memleketlerin şu anki durumunun müsebbibi İslâm değil, bizatihi Müslümanların kendileridir. Kendi üzerlerine oynanan oyunları fark edemeyişlerinin sonucu çok ağır olmuştur. Günümüz dünyasında en çok ezilen, zulme maruz bırakılan kesim Müslümanlardır. Unutulmamalıdır ki, İslâm’ın hâkim olduğu tek bir İslâm ülkesi yoktur. İslâm’ın hâkim olmasını engelleyen güçler, Müslümanların bu halde olmasını yine İslâm’a mal etmeye çalışmaktadırlar. Bilinmelidir ki, İslâm’ın dünya hakimiyetini kaybetmesi yalnızca Müslümanları değil tüm insanlığı olumsuz etkilemiştir. Bu konuda Ebu’l-Hasan Alî en-Nedvî’nin ‘Müslümanların Gerilemesiyle Dünya Neler Kaybetti?’ adlı eseri oldukça değerlidir.
Bilimin her şeyi açıklayabildiği tezi, batıl bir inançtır. Bilimi, her şeyi açıklayabilen bir unsur olarak görmek büyük bir hatadır. Çünkü günümüz teknolojisinin ve ileriki teknolojilerin dahi açıklamakta aciz kalacağı birçok şey vardır. Mesela Kuantum Fiziği, İzafiyet Teorisi, Siyah Cisim Işıması, Karanlık Enerji, Big Bang Teorisi, Dolanıklılık Teorisi, Kara Delikler vb… Bunlardan yalnızca bir tanesini anlatalım; Kuantum fiziğinde Çift Yarık Deneyi ya da diğer ismiyle Young Deneyi… Kuantum dünyası gariplikler dünyasıdır. Bilim adamları bir levhada bir yarık açarlar ve elektron tabancasıyla o deliğe nişan alırlar. Doğal olarak levhanın arkasındaki perdede tek bir desen oluşur. Bu sefer yarık sayısını ikiye çıkarırlar ve elektron tabancasıyla bombardımana tabi tutarlar. Sonuç onları şok eder. Perdede iki desen oluşumu beklerken onlarca desen olduğunu görürler. Bu durumu anlayabilmek adına düzeneğe bir sensör yerleştirirler. Deneyi bu kez sensörle denediklerinde sonuç onları daha da şaşırtır. Bu kez perdede yalnızca iki desen oluşmuştur. Sanki elektronlar gözlemlendiklerinin farkına vardıklarından dolayı farklı hareket etmişlerdir. Yani cansız elektronlar bir canlı gibi hareket etmiştir. Bunu açıklayamayan bilim adamları Heisenberg Belirsizlik İlkesi gibi bir teoriyi ortaya atmışlardır. Kuantum dünyasına hoş geldiniz.
Bilimi İslâm’ın üstünde görmek büyük bir batıl inançtır. İslâm her şeyden üstündür. Bilim ve İslâm arasında hiçbir zaman çatışma olmaz, olamaz. Eğer böyle bir şey olursa, bilimin daha o olgunluğa erişememiş olmasından kaynaklıdır bu. Örneğin İslâm’a göre evren büyük bir kudret tarafından yaratılmıştır ki O, Allah (c.c)’tır. Bakınız Big Bang (Büyük Patlama) Teorisi… ‘Biz göğü büyük bir kudretle bina ettik ve şüphesiz biz onu sürekli genişleticiyiz.’ (Zâriyât, 47)
1929 yılında Amerikalı astronom Edwin Hubble Big Bang’ın en önemli dayanağı olan ‘Evrenin Genişlemesi’ olayını ortaya çıkardı.
İslâm’a ve hatta diğer dinlere bile aykırı olan Evrim safsatası, genetik biliminin gelişmesiyle yakın zamanda çürütülmüş ve hiçbir bilimsel dayanağının olmadığı ortaya çıkmıştır. Yeryüzünde bulunan demirin güneş sisteminin dışında bir yerden Dünya’ya ulaştığı Kur’ân-ı Kerîm’de Hadîd Suresinin 25. ayetinde anlatılmaktadır. Halbuki bilim bunu yeni keşfetmiştir. Bunun gibi yüzlerce örnek verilebilir. Şimdilik bu kadar örnek yeterdir kanaatindeyim.
Sonuç olarak diyebiliriz ki, insanoğlunun ve dahi biz Müslümanların birçok yanılgısı, birçok yanlış kanaati ve birçok batıl düşüncesi bulunmaktadır. Bunlardan kurtulmanın tek yolu, inancımız olan İslâm’ı doğru bir şekilde anlamaktan geçmektedir. Kur’ân ve sünneti özümsemiş bir Müslümanın, doğru düşüncelerden ve hak üzerine kurulmuş bir inançtan en ufak bir sapma göstermesi düşünülemez. Rabbim bizleri bütün batıl inançlardan, şer düşüncelerden, kötü kanaatlerden uzak tutsun. Âmin…

Bu yazıya yorum bırakmak ister misiniz?