“Dünün hayalleri bugünün gerçekleri, bugünün hayalleri yarının gerçekleri…” 1 Ey Gençler! İnciler kolay çıkartılmıyor denizlerin altından. Güzel olan her şeyin yolu uzun, yorgunluğu çoktur. İlim elde ettiklerimizin en şereflisi… O da yorgunluk, uykusuzluk, çokça tekrar ve zevkleri terk etme ile elde ediliyor. Mal toplamak, mevki-makam elde etmek de aynı şekildedir. Bunlar; tehlikeler, yorgunluklar, sıkı bir çalışma ardından elde ediliyor. Cesaret de böyledir, kendini tehlikelere atmakla cesur olur insan. Şair der ki:

“Meşakkat olmasaydı şayet, insanların hepsi efendi (reis) olurdu.

Cömertlik fakir eder, öne atılma (yiğitlik) ise can alırdı.”2

Bir de ebedi bir hayatı düşünürsek; dünyada, dar-ı saadeti kazanmak için çalışmak hiç de kolay gözükmeyebilir. Cehdetmek, ibadet etmek, malını infak etmek, sevdiğini kaybetme üzere sabretmek, nefsini haramlardan korumak… İşte bunlar dar-ı saadet için sevabı arttıran şeyler. Hz. Yusuf’un sabrı ve Maız’ın 3 kendisinin işlediği suçtan ötürü cezasını talep etmesi gibi kıssalara bakıldığında fark ortaya çıkıyor. Asıl kazancı ve o doğrultudaki çabayı görmüş oluyoruz o zaman. 4

Düşünelim… İçinde çalıştığımız zaman dilimi çok kısa. Karşılık, ücret zamanının ise sonu yok. Amel ya da çalışma kaçırılırsa bu dünyada, kimsenin öbür tarafta işsizlik maaşı istemeye hakkı yok. O diyar iman edenlerin. Salih amel işleyenlerin. Emri bi’l-ma’rûf ve nehyi ani’l-münker yapanların ve sabrı tavsiye edenlerin diyarıdır. Malumunuz yeni bir yıla girdik. Mutluluklarıyla, sıkıntılı zamanlarıyla dolu kolaylıkları ve iyisiyle-kötüsüyle bir yılı bitirdik. Yani geçen yıl tabirini kullanacağımız bir yıl geçirdik.

 

Nasıl Geçti Bir Senen?

Peki, nasıl geçti bir senen, desem “Çok hızlı geçti” diyeceksinizdir. İnsanın emellerine göre hayat çok kısadır. Ancak bugün imrendiğimiz, bizden önceki insanlar da aynı kısa hayatı yaşayıp gittiler. Üstelik onların imkânları bizim imkânlarımızla kıyaslanamayacak kadar azdı. Çok şeyler başarıp gittiler. Sahâbeden kaçı yüz yıl yaşadı? Hayatın kısa olduğu doğrudur. Fakat o kısa hayatı bereketlendirebilenler için hayatın yeteri kadar münbit olduğu da bir başka doğrudur. İhlasla ve samimi bir gayretle çalıştıktan sonra Allah’ın yardımıyla çok işler başarmak mümkündür. Selahaddinler hayal değildir. Abdulkadir Geylanîler hayal değildir. Hasan el-Bennâ’ya bak, en zor zamanlardan birinde neler yaptı? Hayal olan, onların yaptıkları değil bizim hayallerimizdir!

 

En Doğru Soru Nasıl Olmalı?

“Allah’ın huzurunda hususen bir senemizin (umumen geçirdiğimiz tüm ömrümüzün) hesabını verebileceğimiz bir hayat geçirdik mi?”

-Namazım nasıldı? Ahirette ibadetlerden ilk sorguya çekileceğimiz ibadet namazdır. Buna binaen namazlarımıza daha da önem göstermeli, fıkhını iyi uygulamalıyız.

-Ramazan ayım nasıl geçti? Orucumdan kazaya kalan oldu mu? Peygamberimiz (sav) için Ramazan ayı, diğer aylara nispeten daha farklıydı. Normalde olduğundan daha cömert olup Ramazan’da Kur’ân’ı Cebrail’le (a.s) mukabele ederdi. Teravih namazı kılar, Daha çok ibadet ederdi bu ayda. Kısaca Ramazan, ibadet demekti onun için…

-Varsa malım; zekâtımı (fakirin bendeki hakkını) verdim mi?

-İnsanlara karşı muamelelerimde çok aşırıya gittiğim oldu mu? Küsüp konuşmadığım, ziyaret etmediğim akrabalarım oldu mu? Üç günden fazla küs kalmak dinimizce haramdır! Başka bir husus Peygamber (sav), “Birbirinize buğz etmeyin! Sırt çevirmeyin! Dünyalıkta çekişmeyin! Ey Allah’ın kulları kardeş olun! 6 buyurarak bizlere kardeş olmamızı emrediyor.

-İlimle aram nasıldı? Kaç kitap okudum? Bir muallimin dizi dibinde; bir yılımın tamamını olmasa da haftada en az bir günümü ilim öğrenmeye adadım mı? “İlim talep etmek her Müslüman’a farzdır” hadîs-i şerîfince cahili olmaması gereken konuları öğrenmesi her Müslümanın üzerine farzdır.

-Kur’ân’dan ne kadar ezberledim?

-Yaptığım iyiliklerimle mi yoksa kötülüklerimle mi geçen yılı hatırlayacağım?

-Allah’ın haramlarından uzak durabildim mi? Müptelası olduğum kaç tane haramı bıraktım?

Zihnimde canlansın, nasıl bir sene geçirdim? Canlansın ki, geri kalan ömrümüzde daha fazla hayra motor, şerre fren olalım. “İki günü bir olan ziyandadır” hadîs-i şerîfine binaen Müslüman devamlı iyiliklerini öncekine göre çoğaltmalıdır. Evet, benim yaşadığım bir hayat… Ben yaşadım! O gün sevinci, ebedi saadeti yaşamak istiyorsam zamanımı iyi değerlendirmeliyim. Ömür bir sermaye, bizler bunun emanetçisiyiz.

 

Bir defter düşün! Mürekkep değmemiş

Yeni bir sene yazılmamış bir defter gibidir. Sen o defteri faydalı şeylerle doldurmazsan sana zararı olacak bir defter düşün! İnsanın görmek istediği şekilde dolduracağı bir defter. İyilik bekliyorsa, karşılığında iyilik bulacağı ameller ile dolduracağı, bana uzatılıyor ve ben de bu defteri bu bilinçle alıyorum. İbadet, ilim, ümmet projelerimin olduğu bir yıl olacak biiznillah!

 

Maddeden Sıyrılmayanların Medeniyeti

Kardeşim! Onlar yeni bir yıla giriyor. Allah’ın haram kıldıklarını çiğneyerek, yeni bir yıla istihza, oyun, eğlence ile giriyorlar. Onların haramlar üzerine bina ettikleri dostluklar, haram temelli kurulduğu için güzel gelen dostluk mezar kapısına kadar güzel sürecek! Allah (c.c) Kur’ân-ı Hakîm’de “O ahiret gününde dostların bazısı, bazısına düşmandır ancak takva sahipleri hariç.” (Zuhruf, 67) buyurmuş, ardından onlar, pişmanlıklarını şöyle dile getireceklerdir demiştir: “Eyvahlar olsun! Keşke ben falanı dost edinmeseydim.” (Furkan, 27) Bu hayat onlar için sadece madde ve zevk dünyası olduğu için yaşantıları böyle! Hayatın anlamını anlamamış, maddeden sıyrılıp maneviyat kapılarından buyur etmemişlerin medeniyeti işte!

 

Biz Müslümanız!

Kardeşim biz Müslümanız! Sen ve ben onlar olamayız! Mazlumlara ümit, fakiri doyuran, eğitim-öğretime önem veren, gittiği yere zulüm değil barışı, huzuru götüren bizler öyle olamayız! Ulemasıyla, fikir adamlarıyla olan, esaslı çalışan bizler öyle olamayız. Dünya, bizlere sürekli ne kadar değersiz, alçak olduğunu hatırlatıyor. 7 Bizim nezdimizde dünya değersizdir. Ancak dünyayı ahiretin tarlası olarak ele alınca bizim için değer kazanır. Bu nazar ile değer verdiğimiz bu dünyada bizim tüm hayatımızda, bir anımızda İslâm’a aykırı yaşayacağımız bir zaman dilimi yoktur!

“Sadece yılbaşı gecesinde kutlama yaparsak ne olur ki…” diyen, bu şekilde Hristiyanların bayram addettikleri günü kutlayan, o günün önemine binaen hindi kesen ya da alan kardeşim! Kim bir kavme benzerse oda onlardandır… Bu cümlenin sahibini dinle! Senin peygamberin buyuruyor “Amelde onlara muhalefet et!” diye. Biz Muhammed’in (sav) ümmetiyiz. Noel Babanın, kilisenin evlatlarının kutlamalarına kanmamalıyız.

“İşlerimiz vaktimizden çoktur. “8 Çok çalışacağız, çok okuyacağız. Bizi bekleyenler var. Umutlar, müjdeler var! Dünyayı gezdiğinde insanların: “Biz İslâm’ın sancaktarlarını, Osmanlı evlatlarını bekliyoruz, gözlerimiz Türkiye’de.” dediklerini işitir, sana karşı daha yakından ilgi gösterdiklerini fark edersin.

Zulmün durmadığı tüm diyarlar; Filistin, Suriye, Türkmenistan, Kazakistan… Aslında tüm cihan İslâm’ın sancaktarlarını bekliyor. İslâm güneşi, bulutlar sebebiyle semaya hâkim gözükmese de bu karanlıklar tekrardan Mus’ablar, Selahaddinler, Fatihlerin elleriyle son bulacaktır bi-iznillah. Gelecek İslâm’ındır!

 

İbadetlerini ve Çağı Düşünen Bir Gençlik!

Evet, yıllık toplantı ve istişareler yapılmaya başlandı. Vakıf ve dernekler bu toplantılarda artı ve eksilerini konuşup yeni hedefler eklediler. Medreselerde kardeşler planlar yapar müfredatlarını, çalışmalarını bir kez daha gözden geçirir eksik oldukları alanlarda okumalar tertip ederler. Ümmet coğrafyasını düşünüp elinden geleni yapabileceğine söz veren yiğitler, ahidlerini tazelerler. Anneler var; evlatlarına bakıp Selahaddin’i, Fatih’i gören. Her biri birer medrese olup Ahmed b. Hanbel’ler, İmam-ı Şafii’ler yetiştiren… O anneler de bir başka girdiler bu yıla ufak çocuklarına bakıp Hanne validemiz gibi Allah’a adadılar çocuklarını.

Kudüs’e vurgun olan Gençler de Kudüs’ü, özgürlüğünü, düşmanı konuştular. Hazırlık talimatını bizzat Rablerinden alan 9 bu gençler her daim hazır olma gayretindeler.

Bir dua yankılanır yüreklerde

Ey Allah’ım! Müslüman gençliğe ve ruhu genç büyüklerimize, büyük ufuklu düşüncelere, çalışmalara imza atmayı, bunu yalnızca kendisinin rızasını umarak yapmayı nasip eyle! [Âmin.]

Abdussamed KARATAŞ

Kaynakça

1) Şehit İmâm Hasan El-Bennâ. 2) el-Mütenebbi Divan’ı, s, 505. 3) Ma’iz b. Malik el-Eslemî, Tövbe eder ve (had gerektiren) günahını Peygamberin yanına gelip itiraf eder. Peygamber Efendimiz kendisi hakkında bu minvalde bir hadîs buyurur (Buhârî ve Müslim). 4) Ebü’l-Ferec İbnü’l-Cevzî, Saydü’l-Hatır, Dâru’l-Kalem, Dımeşk, 2012 s, 281-282. 5) “Ahirette kişiye şöyle söylenir: Oku! Merteben yücelsin! Senin (cennette) varacağın yer, en son okuyacağın ayettir.” (İmâm-ı Tirmizî, 2914; İmâm-ı Ebû Dâvûd, 1464; İmâm-ı Ahmed, 192: 2, Abdullah b. Amr’dan rivayet etmişlerdir. 6) İmâm-ı Müslim, 4649 7) Dünya kelimesi Arapçada ism-i tafdîl kalıbında olup daha yakın, daha alçak, daha değersiz, fani manalarında gelmektedir (Mu’cem). 8) Şehit İmâm Hasan el-Bennâ. 9) “Düşmanlarınıza karşı gücünüzün yettiği her kuvvetten hazırlayın” (Enfal, 60)

Bu yazıya yorum bırakmak ister misiniz?