Hamd alemlerin Rabbi yüce yaratıcımız, yaşatıcımız olan Allah’a (c.c), salat ve selam iki cihan serveri Hz. Muhammed’e (sav), ailesi ve ashabı başta olmak üzere onun yolunu takip eden tüm Müslüman kardeşlerimizin üzerine olsun.
Yaratıcımız, yaşatıcımız ve kanun koyucumuz olan yüce Rabbimiz dünya hayatımız içinde birçok emir ve yasaklar ile bizlere nasıl bir kulluk yapmamız gerektiğini yüce kitabımız Kur’an-ı Kerim’de anlattığı gibi Efendimiz (sav) de hem fiili hem de kavli sünnetleri ile yolumuzu aydınlatmıştır. Bu emir ve yasaklar içerisinde ferdi ibadetlerimiz olduğu gibi toplumsal olarak yerine getirmemiz gereken ilahi buyruklar vardır ki bunların başında Hz. Adem’in (a.s) yaratılmasının hemen akabinde gerçekleşen aile olma sorumluluğumuz ve aile kurumlarını meydana getirerek toplumu oluşturma sorumluluğumuz bulunmaktadır.
“Kendileri ile huzur bulasınız diye sizin için türünüzden eşler yaratması ve aranızda bir sevgi ve merhamet var etmesi de onun (varlığının ve kudretinin) delillerindendir. Şüphesiz bunda düşünen bir toplum için elbette ibretler vardır.” (Rûm, 21)
Aile; “Akrabalık ilişkisiyle birbirlerine bağlanan fertlerin bir araya getirdiği topluluktur. Aileyi teşkil eden fertler devirlere, bölgelere, sosyal ve iktisadî yapıya göre değişmektedir. Geniş aile, bir aile reisinin başkanlığında eş, çocuk, torun, gelin, damat, amca, dayı, hala ve teyzelerden oluşmaktadır. Ailenin ataerkil veya anaerkil oluşuna göre onu meydana getiren fertler de değişmektedir. Dar veya çekirdek aile ise bir karı koca ile çocuklardan meydana gelmektedir.”1
Yukarıdaki tariften de anlaşılacağı gibi ailenin temelini oluşturan unsurun kadın ve erkek olduğunu bununla beraber ailenin bunlardan ibaret olmadığını, aile kavramının daha geniş alanı kapsadığını, anne-babamız başta olmak üzere yakın ve uzak akrabalarımızın da aile kavramına dahil olduğunu görmekteyiz. Bunlara karşı sorumluluklarımızı hatırlatan ayet ve hadislerden yüce dinimiz İslâm’ın aileye ne kadar önem verdiğini daha iyi anlıyoruz.
“Ey İman edenler! Kendinizi ve ailenizi, yakıtı insanlar ve taşlar olan ateşten koruyun…” (Tahrîm, 6)
“Ailene namazı emret ve kendin de ona devam et…” (Tâhâ, 132)
“Sana neyi (ve kime) infak edeceklerini sorarlar. De ki: “Hayır olarak infak edeceğiniz şey; anne-babaya, yakınlara, yetimlere, yoksullara ve yolda kalmışadır. Hayır olarak her ne yaparsanız, Allah onu şüphesiz bilir.” (Bakara, 215)
“Yönettikleri insanlara, ailelerine ve sorumlu oldukları kişilere adaletli davrananlar, Allah Teala katında, Rahman’ın yanında nurdan minberler üzerinde ağırlanacaklardır.”2
Ailemize, İslâm’ın emir ve yasaklarını anlatıp uygulatmak, infak etmek, adil davranmak ve daha nice ailevi konularda sorumluluğumuzu yerine getirmek dünya ve ahiret saadetimiz acısından çok önemli olduğu için ayet ve hadislerde bu konular sürekli vurgulanmıştır.
Yeryüzünde Allah’ın dininin ihyası İslâmi bir toplumla, İslâmi bir toplum ise aile kurumu ile gerçekleşir. Geniş aile temelini oluşturan çekirdek ailenin (anne-baba-çocuk) oluşumu bu yönden çok önemlidir.
Yüce Rabbimiz Kur’an-ı Kerim’de aileye verdiği değerden dolayı aile kurumunun her aşaması, her ayrıntısı için emir ve tavsiyelerde bulunmuş, iyi ve kötü ailelerin örneklerini vererek bizleri uyarmıştır.
Evliliğe teşvikten eş seçimine, çocuğun süt emme süresi ve terbiyesinden anne-baba hakkına riayete, evlilikteki anlaşmazlıkların çözümüne, boşanma gerçekleşirse boşamanın aşamalarından kadının mehir durumuna ve daha nice aile ile alakalı durumlar için emir ve tavsiyelerde bulunmuştur.
“Sizden bekâr olanları, kölelerinizden ve cariyelerinizden durumu uygun olanları evlendirin. Eğer bunlar yoksul iseler Allah onları lütfuyla zenginleştirir. Allah lütfu geniş olandır, hakkıyla bilendir.” (Nûr, 32)
“Kötü kadınlar, kötü erkeklere; kötü erkekler de kötü kadınlara, temiz kadınlar temiz erkeklere, temiz erkekler de temiz kadınlara layıktır…” (Nûr, 26)
“Emzirmeyi tamamlamak isteyen (baba) için anneler, çocuklarını tam iki yıl emzirirler. Onların örfe göre yiyecek ve giyeceklerini sağlamak da çocuk baba tarafına âittir. Hiç kimse gücünü aşan bir şeyle yükümlü kılınamaz…” (Bakara, 233)
“(Lokman öğütlerine şöyle devam etti:) ‘Yavrucuğum! Şüphesiz yapılan iş bir hardal tanesi ağırlığında olsa ve bir kayanın içinde yahut göklerde ya da yerin içinde bile olsa, Allah onu çıkarır getirir. Çünkü Allah en gizli şeyleri bilendir, (her şeyden) hakkıyla haberdar olandır. Yavrum! Namazı dosdoğru kıl. İyiliği emret. Kötülükten alıkoy. Başına gelen musibetlere karşı sabırlı ol. Çünkü bunlar kesin olarak emredilmiş işlerdendir. Küçümseyerek surat asıp insanlardan yüz çevirme ve yeryüzünde böbürlenerek yürüme! Çünkü Allah hiçbir kibirleneni, övüneni sevmez. Yürüyüşünde tabii ol. Sesini alçalt. Çünkü seslerin en çirkini herhalde eşeklerin sesidir!” (Lokmân, 16-19)
“Rabbin, sadece kendisine kulluk etmenizi ve anne babanıza iyi davranmanızı emretti. Onlardan biri veya ikisi senin yanında yaşlanırsa onlara öf bile deme! Onları azarlama! İkisine de gönül alıcı güzel sözler söyle.” (İsrâ, 23)
“Eğer karı-kocanın arasının açılmasından endişe ederseniz, erkeğin ailesinden bir hakem, kadının ailesinden bir hakem gönderin. İki taraf (arayı) düzeltmek isterlerse, Allah da onları uzlaştırır…” (Nisâ, 35)
“Boşama iki keredir. Her ikisinden sonra ya iyilikle evlilik içinde tutmak veya güzellikle serbest bırakmak gerekir. Allâh’ın koyduğu kurallara uymamalarından korkmadığınız sürece onlara verdiğiniz mehirden hiçbir miktarı geri almanız sizin için helâl olmaz…” (Bakara, 229)
Bu ve benzeri ayetler ve hadisler bizlere ailenin oluşumu, gelişimi ve yapısını anlatarak toplumun temelini oluşturan aile bireylerinin nasıl olması, nelere dikkat etmesi ve her birinin sorumluluklarının neler olduğunu hatırlatarak ailenin ilahi bir emir olduğunu gözler önüne sermiştir.
Efendimiz’in (sav) “Ailesini müdafaa ederken öldürülen şehittir.”3 “Kişi evlendiği zaman dininin yarısını korumuş olur. Geriye kalan yarısı için de Allah’a karşı gelmekten sakınsın.”4 “Sizin en hayırlınız, ailesine karşı en hayırlı olanınızdır. Ben de aileme karşı en hayırlı olanınızım.”5 “Allah’ın rızası anne ve babanın rızasındadır. Allah’ın öfkesi de anne babanın öfkesindedir.”6 buyrukları konunun önemini en güzel şekilde ifade etmektedir.
Çünkü aile; sevgi, merhamet ve şefkat dolu, huzur bulduğumuz, en zor zamanlarda sığındığımız, bir şehri her türlü kötülüklerden koruyan kalemiz mesabesindedir. Efendimiz’in (sav) eşi Hz. Hatice annemiz için “Hüznümü alan kadındır.” sözleri, “Cennet annelerin ayakları altındadır.”7 buyurarak anneliğin, “Babanın oğluna duâsı, peygamberin ümmetine duâsı gibidir.”8 buyurarak da ailenin temel taşı, reisi olan babının ne derece kıymetli olduğunu, “Evlad kokusu, cennet kokusudur. Evlad dünyada nur, ahirette sürurdur.”9 “İnsanoğlu öldüğü zaman bütün amellerinin sevabı da sona erer. Şu üç şey bundan müstesnadır: Sadaka-i câriye, istifade edilen ilim, kendisine dua eden hayırlı evlat.”10 buyurarak da çekirdek ailenin temelini oluşturan aile bireyleri için ne güzel övgülerde bulunmuştur.
Çünkü aile; sevgi, saygı, merhamet, şefkat, samimiyet ve adalet duygusunu yerleştiren, eğitim kurumlarında verilen teori bilgileri muhakeme edebilecek ve insanı hayra, doğruya yönlendirecek eğitimi, kültürü, ahlâkı veren toplum fertlerini yetiştiren yegâne yerdir.
İlahi emir olan aile de her bir ferdin kendine özgü hasletleri ve bu hasletleriyle alakalı değerleri vardır. Birinin farklı hasleti diğeri için bir eksiklik olmadığı gibi tam tersine birbirini tamamlayıcı bir unsurdur. “Kadınlar, erkeklerle birlikte bir bütünü tamamlayan diğer yandır.”11 buyrulur.
Yani aile günümüzdeki gibi, eşitlik, özgürlük, kadın, erkek, çocuk hakları ve benzeri sloganlarla birbirine rakip hale getirilmiş, birbirinin sorumluluk alanlarına müdahale ettirilip, kendi cinsinin özelliklerinden koparılarak kendini bulamaz hale getirilmiş, gençlerimizin yegâne gaye ve hedefi dünyevi makam, mevki, eğlence ve karşı cinsle haram olan birliktelikler yaşayarak asıl gaye ve hedefinden uzaklaştırılmış insanların bir araya getirildiği huzur ve sükûnet sığınağından uzak bina yığınlarına hapsedilmiş fertler topluluğu değildir.
Yani ilahi emir olan aileyi Allah Teâlâ hakkaniyet, sorumluluk bilinci ve duygusuyla hareket edilmesi gereken, sevgi, saygı, ülfet ve ünsiyet olarak tarif etmiştir. Böyle bir aile ise sıcak bir yuva demektir, hayatın fırtınalarından korunmak için güvenilir bir liman demektir, dünyanın cazibesinden korunmak için sağlam bir kale ve ilahi emirlerin uygulandığı toplumun temel taşı demektir.
Sahip olacağımız böyle bir ailenin dünyada en kıymetli hazine olduğunu idrak etmek ve bu uğurda çaba ve gayret sarf ederek Müslüman fertlerin yetiştirileceği, Müslüman aileleri oluşturarak, Müslüman toplum hedefine ulaşmak dua ve dileğiyle…

1) TDV İslâm Ansiklopedisi 2) Nesâî, Âdabü’l-kuddât,1 3) Tirmizî, Diyât;21 4) Heysemi, Mecme’u’z Zevaid, No: 7310; Aclûnî, Keşfu’l-Hafa, 2/239 5) Tirmizî, Menâkıb; 63 6) Tirmizî¸ (25) Birr¸3¸ had.no: 1899 7) Nesâî, Cihad, 6 8) Süyûtî, II, 12/4199 9) Câmiü’s-Sağîr, 2/2285 10) Müslim,Vasiyyet 14. Ebû Dâvûd, Vasâya 14; Tirmizî, Ahkâm 36; Nesâî,Vasâyâ 8 11) Ebu Davud, Taharet, 94

Bu yazıya yorum bırakmak ister misiniz?