İsrail’e yaşattığımız 3 sürpriz
İsrail’in Gazze’ye yaptığı son saldırı ve Direniş Hareketlerinin başarısı üzerine ne demek istersiniz. Hamas açısından bu saldırının sonuçları nasıl oldu?
Filistin topraklarında 22 yıllık İslami direniş başladığından bu yana İsrail’e karşı kurumsal bir direniş oluşmuş bulunuyor. Daha öncesinde Suriye, Lübnan ve Ürdün gibi Filistin’e komşu ülkelerde Milli direniş komiteleri bulunuyordu. Ve İsrail bu ülkeler ile yaptığı anlaşma çerçevesinde sürekli üstünlük sağlıyordu. İsrail’in İslami direnişe karşı gösterdiği zafiyet, Batı Şeria’daki diğer Filistinlileri cesaretlendirmekte ve İsrail’in “işgalci” sıfatını sağlamlaştırmakta olduğu için, halkın direnişe verdiği destek gittikçe büyümektedir. Ayrıca direnişin İslami bir hal alması İsrail’i gerçekten korkutmaktadır. Çünkü İsrail Filistin’e komşu ülkelerde de işgalci konumundadır. 2008 ve2012 saldırısı ile İsrail, direnişten kurtulmanın çok zor olacağını zaten anlamıştı. Bu sebeple 2014 saldırısını direnişi bitirmeye yönelik planlamış ve uzun soluklu bir savaş hazırlığı planlamıştı.
Fakat İsrail bu son saldırı ile kendilerine soğuk duş etkisi yaratacak 3 sürprizle karşılaştılar;
Birincisi, İşgalci Siyonist asla beklemediği kuvvetli ve etkin bir direniş ile karşılaştı. Füzelerin menzilinin Tel Aviv ve Hayfa sokaklarına ulaşması, insansız hava uçaklarımızın İsrail’den istihbari bilgi toplaması, denizaltı birliklerimizin İsrail karasularını aşarak işgal edilmiş topraklara girmesi ve verdikleri büyük askeri zayiatlar…
İkincisi, Halk dayanışması… Halkı yoğun bombardıman altında tutarak direnişe verdikleri manevi desteği kırmak istiyorlardı. İlk 3 günde attıkları bombardımanın miktarı 2008 yılında 22 gün süren savaş miktarına denk geliyordu. 15 gün süren bombardımanın şiddetini varın siz hesaplayın…
Üçüncüsü, İslam ümmetinin, hatta Avrupa halkının saldırıya verdiği karşıt tepkiler ve dayanışma: Nasıl olsa Suriye başta olmak üzere Mısır vd. ülkelerde krizler yaşanıyor. Herkes kendi iç sorunları ile boğuşurken kimse Gazze’ye bakmayacaktı bile… Böylece en hafif zararla büyük kazanç planlamışlardı. Ancak hiç beklemedikleri bir hüsranla karşılaştılar. Artık yeni bir saldırı hesabının İsrail’e ciddi külfetler yükleyeceğini düşünüyorlar.
Hamas’ı terör örgütü olarak tanımlayan 2 kesim var: İsrail ve destekçileri
Mısır yargısı aldığı bir karar ile Hamas’ı terör örgütü listesine dâhil etti. Bu konuda ne düşünüyorsunuz?
Hamas’ı terör örgütü olarak kabul eden yargı kararı, Mısır yargısını ilgilendiren bir faciadır ve Hamas’ı ilgilendiren bir tarafı yoktur. Bizi terör ile suçlamanın Mısır›a ve iç sorunlarını çözmeye hizmet etmeyeceği gerçeğinin bilinmesi gerekir. İç sorunların çözümü Mısırlılar arasında olur. Hamas’ı terör örgütü olarak tanımlayan 2 taraf vardır bunların biri İsrail, diğeri ise onun destekçileri. Hamas, Mısır’ın onlardan biri olmamasını diliyor. Bu karar, Mısır yargısını küçük düşürür. İsrail’in daha önce Hamas’ı terörist olarak suçladığı herkes tarafından biliniyor. Düşmanının seni bu şekilde suçlaması anlaşılabilir, Avrupa da onu takip etti ancak Avrupa bu konuda geri adım atıyorken, Hamas’ın, bir Arap ülkesi tarafından terör örgütü olarak suçlanmasını çok enteresandır. Birileri bu konu üzerinden bir kriz çıkarmak istiyor ancak bu suçlama Filistin davasına değil, İsrail’e hizmet eder. Bu mahkeme kararının Hamas’ a değil, kararı verenlere zarar verir. Bu suçlamalar Hamas’ın gidişatını etkilemeyecek ve durdurmayacaktır. Bizim açımızdan direnişin varlığı işgalin varlığına bağlıdır. Ve işgal var olduğu sürece direnişimiz de güçlenerek devam edecektir.
İsrail’e taviz de verdirilebilir, yenilgiye de uğratılabilir
Mavi Marmara gemisi konusunda İsrail’in Türkiye’ye tazminat ödemeye yönelik çalışması ile Gazze ambargosunu hafifletme teklifi konusunda ne düşünüyorsunuz?
Bu tazminat ödeme önerisinin iki esas konuya işaret ettiğine inanıyorum. Birincisi, İsrail’e her türlü baskı sonuç verebilir. Diğeri ise, İsrail de yenilebilir ve taviz verebilir. Önemli olan hak sahiplerinin baskıya devam etmesidir. İsrail, ümmetin ve Türkiye halkının Filistin davasına olan desteğini sonlandıracağını zannetti. İsrail hayal görüyor. Mavi Marmara gemisine baskın yaparak Türkiye’nin Filistin’e desteğini engelleyeceğini zannetti ancak kendisine karşı yeni baskı kapısı açtı. Bu nedenle, İsrail nasıl hareket ederse etsin, irade sahibi olan taraf onu sıkıştırabilir. Daha fazla baskı, İsrail’in daha iyi öneride bulunmasını sağlayacaktır.
Suriye halkının yanındayız
İran’ın Ortadoğu’daki tavrı biliniyor. Hamas’ın İran ile ilişkileri ne durumdadır?
Öncelikle ilkesel olarak Hamas’ın bölgedeki Arap ve İslam ülkelerinin yanı sıra Avrupa ülkeleri ve diğer ülkeler ile de siyasi ilişki halindedir. İran veya fark gözetmeksizin herhangi bir ülke ile aramızdaki ilişkilerde iki konu belirleyicidir. Bunlardan ilki, muhatabımızın Filistin hukukunu desteklemesidir. İlişkilerde önemsediğimiz bir diğer husus; Hamas bağımsız bir örgüttür. İran dâhil tüm ülkelerle ilişkiler bu çerçevede yürütülüyor. Hamas aldığı bütün kararları herhangi biri ülkenin yönlendirmesi ile değil, bağımsız olarak almaktadır. İran’ın Suriye ve Irakta yaşananlar üzerinde büyük rolü olduğunu biliyoruz. İran ve Suriye rejimi bize destek vermiş olsa da Suriye’de devrim başladığında Hamas cesurca aldığı karar ile ülkeyi terk etmiş ve Suriye halkının haklı taleplerinin yanında olduğu konusundaki net tavrını ortaya koymuştur. Bu sebeple İran ile aramızdaki ilişkiler zayıflamıştır. Filistin halkı özgürlüğe âşık bir halktır. Kendi özgürlüğü için verdiği mücadele ortadayken başka halkların meşru özgürlük taleplerine sırt dönmesi kabul edilebilir bir şey değildir.
Hamas, Filistinliler içinde barış konusunda masadan kalkan taraf olmayacak
Hamas ve Fetih arasındaki Filistin barışı konusunda ilişkiler ne aşamadadır?
Filistin Devlet Başkanı Mahmud Abbas ve uzlaşı hükümeti, üzerinde anlaşma sağladığımız konularda istikamet üzere hareket etmiyorlar.
Atmaları gereken adımları atmamalarına rağmen Hamas, barış konusunda masadan kalkan taraf olmayacak ve Filistinliler arasında yeniden bölünmeyi kabul etmeyecektir. Barışın sürmesi için daha fazla siyasi baskı yapılması gerekir.
Hamas olarak bizler seçimlerin gerçekleşebilmesi için uygun şartların oluşmasını bekliyoruz. Bu konuda da yapılması gereken bazı işler bulunuyor ve biz önemli yol kat ettik. Ancak İsrailliler seçimleri engellemek istiyor. Kudüs’te seçim yapılmasına izin vermeyeceklerini açıkladır. Batı Şeria›da da adayların propaganda çalışmalarını engellemek ve Oslo anlaşmasını kabul etmeyen adayları gözaltına almakla tehdit ederek, seçimleri orada da engelleyeceklerini ilan ettiler. Bu da direniş gruplarının adaylarının gözaltına alınması demek. Bu şartlarda siyasi ortam oluşmadığı için henüz seçime hazır bir ortam yok. Bu, ilişkileri donduracağımız anlamına gelmez. Filistin yönetiminde görevi yürütmek için birçok yöntem var. Bu da işgale karşı direnmede bir geçiş dönemi olabilir.
Mescid-i Aksa sadece Filistinlilerin değil, ümmetin meselesidir.
İsrail Gazze saldırısına yoğunlaşmışken, Mescid-i Aksayı ele geçirme planları ne durumda?
İsrail›in Mescid-i Aksa›yı ele geçirmek için üç aşamalı bir çalışma yürütüyor; birinci aşamada Filistinliler ve Yahudilere belirli zamanlarda ibadet etmeleri için zamansal bir bölmeye gidiyor. Yaş sınırlaması getiriyor ve belli vakitler dışında ibadete müsaade etmiyor. İkinci aşamada mekânsal olarak ikiye bölmeyi planlıyor. İsrail Başbakanı Binyamin Netanyahu bu vaadi seçim propagandası olarak kullanıyor. Üçüncü aşamada ise Mescid-i Aksa›nın bir kısmı yıkılarak yerine sözde Süleyman Tapınağı inşa edilecek. Bu tehlikeli düşünce başlamadan sona ermelidir. Çünkü bu sadece Filistinlilerin değil, ümmetin meselesidir. Müslümanların gözünü Mescid-i Aksa’dan ayırmaması ve dikkatli olması gerekiyor.
Son olarak ne söylemek istersiniz?
İsrail her saldırısında daha fazla yenilgi ve askeri kayıp ile karşı karşıya kalıyor. Eskiden İsrail’e karşı Batı dâhil olmak üzere herhangi bir ülkede eleştirel bir ifade kullanmak yasak iken şimdi bütün dünyada kınamak ve eleştirmek sıradan bir davranış haline geldi. Bu dahi psikolojik anlamda iyi bir aşamadır. Gittikçe destekçisi azalmakta ve yalnızlaşmaktadır. Batı İsrail’i savunmanın kendine çok fayda getirmediğini fark etmiş durumda. Kısacası bütün işaretler gelecek günlerin Filistinliler ve ümmetin lehine olacağını gösteriyor.

Muharrem Güneş

Bu yazıya yorum bırakmak ister misiniz?