Müslüman, Allah’a ve Resulüne teslim olandır. Kendisine verilen hayat nimeti hakkında “Ben hayatım boyunca Allah’ın ve Resulünün istediği yolda istediği şekilde bir hayat yaşayacağım” diyendir. İman kaidelerine gönülden iman eden Müslüman, Allah’a imanın gereği olarak O’nun emrettiği şeyleri yerine getirmeli ve yasakladığı şeylerden kaçınmalıdır ki, taşıdığı kimliğin içerisini doldurabilsin. Müslüman hem ibadette hem muamelâtta örnek bir bireydir. Müslümanın hayata bakış açısını Allah’ın ayetleri ve Resulünün hadisleri belirler. Bilir ki dünya, ahiret hayatının tarlasıdır. Diğer insanlara nispeten daha iyi bir insan olacağının farkındadır Müslüman. Çünkü tabi olduğu hak din olan İslâm’ın kendisine sürekli insanlığı üzerinden telkinde bulunduğunun şuurundadır.
Yaşadığı dünyanın karanlık fikirlerine ve ideallerine karşı her alanda kendisine fener olan İslâm’ı yaşamakta azimlidir Müslüman. Her şeyde olduğu gibi Müslümanın ahlakı da bir başkadır. “Muhakkak ki sen yüce ahlak üzerisin” (Kalem, 4) ayetinde Allah’ın da tescillediği mükemmel ahlaka sahip olan peygamberini, imanının gereği olarak örnek alır, hayatına rehber kılar. Kişisel temizliğinden insanlarla iletişimine kadar her alanda Müslüman, güzel ahlakın gerektirdiği tavırları sergiler. Ve bilir ki, insanı en yüce mertebelere, en güzel mevkilere getiren ameller de güzel ahlakın içerisinde yatar.
Müslümanın iş ahlakı da bir başkadır. Seküler dünyanın getirdiği dünyevileşme sorununa karşı daima uyanıktır Müslüman. İş ahlâkında sadece dünyayı düşünerek hareket etmez. Ahiret hayatıyla ilgili plânları ve hesapları vardır. Müslüman, liberal ve kapitalist sistemlere karşı da dik durur. Batının gösterdiği iş ahlakına değil, İslâm’ın çizgilerine göre hareket eder. Günümüz dünyasındaki sorunlardan birisi de alışverişte güvensizliktir. Müslüman tüccar, Müslüman esnaf, Allah Resulü’nün (sav) bu noktada “Bizi aldatan, bizden değildir”1 hadis-i şerifinin gereğini yerine getirerek toplum içerisinde meydana gelebilecek kötü davranışa mahal vermez. Bilakis örnek bir davranış sergileyerek toplum içerisindeki güvenin artmasına öncü olur. Müslümanın iş ahlâkındaki en başat özelliği dürüst olmasıdır. “Ey iman edenler, doğru söz söyleyin” (Ahzâb, 70) ayetini, hayatının her alanına olduğu gibi iş ahlakına da yansıtır. İnsanlara karşı doğru sözlü, güvenilir ve mütevazı bir hal içerisindedir. Müslüman esnaf, tacir ve alıcı bu şekilde davranışlar sergilemeler.
Müslüman insan dünya ve mal sevgisinin bir imtihan olduğunun her vakit idrakinde olan insandır. O yüzden Müslüman, mala ve dünyaya ancak gereken değeri vermeli, verdiği değerin fazla olması kendisine bu imtihanda ne gibi zararlar göreceğinin de farkında olmalıdır. Müslüman, dünya ve mal sevgisini kalbinde bulundurmamalıdır. Parası cebinde-cüzdanında olmalı, kalbine tesir etmemelidir.
Eğitim halinde bulunduğu dünya hayatında hevasına göre hareket etmemelidir. Aynı şekilde yaptığı işin ilmi boyutuna da vakıf olmalıdır. Cüz’i de olsa yaptığı işin fıkhını bilmelidir. Helal kazancı gözetmelidir. İslâm’ın belirlediği ticaret hukukuna da hâkim olmalıdır. Yaşadığımız dünyada her zamanda ve mekânda geçerli olan İslâm’ın ahlak kaidelerini hayata geçiren Müslüman aynı zamanda ahiret hayatını kazanma yolunda büyük bir yol kat eder. Müslüman her işte Allah’ın rızasını gözetmelidir ki, yaptığı işler ebedileşsin, hesap gününde yüzünü güldürsün.
Sıkıntılar karşısında da onun hali bir başkadır. Allah resulü Resulullah (sav) şöyle buyurmuştur: “Mü’minin durumu gıpta ve hayranlığa değer. Çünkü her hâli kendisi için bir hayır sebebidir. Böylesi bir özellik sadece müminde vardır: Bir nimete kavuşsa, şükreder; bu onun için hayır olur. Başına bir bela gelecek olsa, sabreder; bu da onun için hayır olur.”2 Müslümanın başına gelebilecek sıkıntı da onun için hayır olur. İman etmiş olan bireyin her hâlinin hayra dönüşmesi ancak ve ancak Rahman ve Rahim olan Allah’ın lütfu iledir.
Müslümanın iş ahlakının temelinde ve gayesinde de Allah’ın rızası vardır. Allah’ın rızasına ulaştıracak işler de onun işlediği salih amellerdir. Kur’ân’daki ayetlere bakıldığında yüzden fazla ayette imandan sonra salih amel zikredilmiştir. Salih amel, imanla adeta etle tırnak gibidir. “İman edip salih ameller işleyenler ise cennetliklerdir. Onlar orada ebedi kalacaklardır” (Bakara, 182) gibi birçok ayette Allah (c.c) iman edip salih amel işleyenleri ebedi olan mükâfatlarla müjdelemektedir. Salih amel Allah’ın razı olduğu her türlü hayırlı iştir. Müslüman bu durumu iş ahlakına çevirdiğinde, sürekli hayırlı işlerle hemhal olur. Sonucu ebedi mükâfatlar olan salih ameller, Müslümanın iş ahlâkında sergileyeceği tavırlara farklı bir bakış açısı getirir. Bireyin bu halde olması toplumun ahlakını da olumlu bir şekilde etkiler. Hayata bu çizgide bakan Müslüman toplum, geçici menfaatleri değil, sonsuz olan nimetleri amaç edinir. Böylece Müslümanın hayatındaki her an, kazanca dönüşmüş olur.

1) Müslim, Îmân, 164. 2) Müslim, Zühd, 64.

Bu yazıya yorum bırakmak ister misiniz?