Zamanın ahlak kavramından huy kapmış, sözde çağdaş bir düzen, çağdaş bir toplum için özünün dışında kalıplara girmiş, “Zamanileşmiş aile” kimliğinin dışına çıkıp bir eğitim metodu uygulamak elbette ki şu çağda zor olacaktır. Kendini yeni düzenin lideri zanneden müsvedde Batı’nın boyunduruğu altına girmeyen, hakikaten pak, saf kalıp Kur’an ve sünnet minvali üzerinde sabit olan, Peygamber Efendimizin öğütlediği aileyi bulmak daha da bir zordur. Allah’ın (c.c) çeşitli öğütlerle ve müjdelerle ayetlerine konu ettiği aileyi kurmak mümkün müdür?.
Hayatımızın her alanında olduğu gibi aile ve çocuk eğitiminde de Resulullah (sav) bizlere rehberlik ediyor. Kız isteme törenlerinde “Allah’ın emri, Peygamber’in kavliyle” sözüyle başlayıp temel taşı atılan ailenin, temellerinin sağlam kalması için Peygamber’in (sav) aile hayatını, uyguladığı metodu öğrenmemiz gerekir.
Resulullah (sav), ailesine karşı samimi ve alçakgönüllü davranan, üzüntülerine üzülüp, sevinçlerine sevinen bir aile reisiydi. Hiçbir fert üzerinde ilgi ve alakasını eksik etmez, çocuklarla olan iletişiminde hissî ve nefsani olmazdı. Her birine, yetişkinlere gösterdiği özeni gösterir, onlarla özel olarak ilgilenirdi.
Aynı zamanda kadın ve çocuklara cahiliyenin aksine ayrı bir değer yükler, haksızlığa uğramalarına izin vermezdi. Onların mescit ve camilere gelmelerini önemser, “Eğer yumuşak huylu olmasaydın etrafından dağılıp giderlerdi.” (Âl-i İmrân, 159) buyruğu çerçevesinde, oyun oynayıp gürültü çıkaran çocuklara kızan ashaba, sabır ve anlayış tavsiye ederdi. Mescide gelen çocuklara hediyeler vererek kalplerini ısındırmayı kendine dert edinmişti. Zira hediye kalpleri yumuşatma açısından bir iletişim yoluydu.
Çocuk ve gençleri oruç ve namaza teşvik eder, küçük yanlışlarına tebessüm eder, onlara sevgiyle takılırdı. İbadetlerine devam edenlere ödüller verir, onlara bu bilinci aşılayıp yetiştiren büyüklerini de ödüllendirirdi.
Zamanın kartopu gibi gittikçe büyüyen fıtrat bozukluğuna karşı ise önceden telkin etmişti bizleri. Kız ve erkek çocuklarının kendi fıtratlarına uygun giydirilmesini söylemiş, kız çocuklara süsü hoş karşılamış, erkek çocukların ise kızlara benzeyecek tarzda giyinmelerini istememişti.
Yine Resulullah (sav) çocuklara karşı sevgi yüklü olduğu kadar eşleri arasında da son derece adaletliydi. Eşleri ve çocukları arasında ayrım yapmamış, iyilikle davranmış, rızıklarını eksik etmemişti.
Öyledir ki; hayatı okuyabilen gözlere sahip olmadan Resulullah’ın metodunu anlayamayız. Evlerimiz bizim korunağımız, kalemizdir fakat birer mescit olmalıdır. Sofrasını suffe yapan annelerle, adalet ile hükmeden, helal rızık için çalışan babalarla birer kıblegah ev olmalıdır. Allah böyle evlere rahmet nazarıyla bakar. Bu evlerin tek gayesi Allah rızasıdır. Bu evlerde muhabbet dört bir yana yayılır. Bu evler cennet gibi döşenmiş değil, cennet huzuruna aday evlerdir.
Duamız odur ki; vakitlerimizi Allah’ı zikir ile geçireceğimiz, fitne ve fesattan pak, mahremiyet cephesi evlerimiz olsun.

Bu yazıya yorum bırakmak ister misiniz?