Soğuk algınlığının (nezle) ve gribin belirtileri farklıdır. Nezle, gribe göre daha hafif seyreder. Nezle ile grip arasındaki önemli fark nezlede burun akıntısı görülürken gripte ise burun akıntısı görülmez. Bu hastalıklar genellikle sonbahar ve kış mevsiminde daha sık görülmektedir. Grip, hasta kişilerin öksürme, hapşırma ve konuşma esnasında yaydıkları damlacıkların, sağlıklı bireyler tarafından solunum yoluyla alınmasıyla bulaşmaktadır.

Grip, influenza virüsünün sebep olduğu yüksek ateş, kas ve eklem ağrıları, halsizlik, yorgunluk hissi, titreme, baş ağrısı, kuru öksürük gibi belirtilerle ortaya çıkan bir hastalıktır. Grip ciddiye alınmalıdır. Zira gripte, enfeksiyon ilerlerse ve iyi tedavi edilmezse larenjit (ses tellerinin ya da larinksin), farenjit (boğaz bölgesi veya yutak bölgesinin tahriş olması) sinüzit ve orta kulak iltihabına dönüşebilir. Nezle ya da soğuk algınlığı ise influenza virüsü dışında; 200’e yakın virüsün sebep olduğu, çok daha hafif seyirli bir burun, boğaz hastalığıdır. Nezle, hasta kişilerin burun boğaz salgılarının damlacık yoluyla etrafa saçılması sonucu kişiden kişiye bulaşır.

Genellikle tıbbi tedavi alınmadan ortalama bir haftada bu hastalıklardan iyileşirler. Fakat risk grubu olan kişiler (Kanser tedavisi olanlar, akciğer, karaciğer, böbrek, kalp, şeker hastaları, 65 yaş üstü kişiler, bağışıklık sistemi iyi gelişmemiş çocuklar) bu hastalıkları daha ağır şekilde atlatır, maalesef bazen ölümle bile sonuçlanır. Bu yüzden risk grubundaki kişiler erken dönemde (hastalık başladıktan sonraki 24 ile 48 saat arasında) hekime başvurmalı ve antiviral tedavi almalıdır. Hekimin tedavisi dikkate alınmalıdır ve bilinçli ilaç kullanılmalıdır. Bu süreç antibiyotiklere başvurmak doğru değildir.

Antibiyotiklerin grip ya da soğuk algınlığı tedavisinde herhangi bir yararı yoktur. Antibiyotikler bakterileri öldürür, ancak grip veya soğuk algınlığına neden olan virüsler üzerinde herhangi bir etkisi yoktur.

Bu yüzden sebzeler, meyveler, kuruyemişler ve içecekler bu şikâyetlerin azaltılmasında önemli rol oynar. Bu dönemde vücut su kaybı, iştah kaybı ve halsizlik beslenmeyi daha da önemli hale getirmektedir. Grip hastalığında ateşimiz yükseliyorsa muhtemelen vücudumuzun bağışıklık sistemi sağlıklı olduğumuz günlere göre daha da aktiftir. Vücudumuz mikroplarla savaşıyor ve enerji harcıyor demektir. Ama yüksek ateş istenen bir durum olmadığından ateşi düşürmeliyiz. Islak bir bez, ılık banyo ateşin düşmesine yardımcı olur. Bol miktarda su tüketmemiz gerekmektedir. Bu durum çocuklarımız için de geçerlidir. Terleme ya da ishal sonucu oluşan vücudun sıvı/su kaybını da telafi etmiş oluruz.

Ayrıca sıvı tüketimiyle, boğaz kuruluğunu ve yutkunma güçlüğünü hafifte olsa azaltırız. Boğaz ağrısını gidermek için çok sıcak içeceklerden de uzak durmalı, ılık içecekleri tercih etmeliyiz. Boğaz kuruluğunu gidermek için ise çok sıcak olmaması şartıyla taze demlenmiş yeşil çaylar (Nane-limon, ıhlamur, kekik, rezene, adaçayı, ekinezya çayları) içilebiliriz. Bu dönem de yutması kolay olan yemekleri tercih etmeliyiz.

Çok aşırı sıcak olmamaları şartıyla mercimek, tarhana, işkembe, kelle-paça, beyran, tavuk, sebze çorbaları iyi tercihtir. Bu süre zarfında yutması zor olan yemekleri tüketmemeliyiz. Kola, gazoz gibi gazlı içeceklerden, yağlı-kızartılmış yemeklerden uzak durmalıyız. Zira bunlar daha da boğaz ağrısı şikâyetlerini arttırır ve vücudumuzun direncini azaltır. Vücudumuzun bağışıklık sistemini güçlü tutmanın başka yolu da yemeklerde soğan, sarımsak ve yeşil sebzeler tercih etmektir. C vitamini bakımından zengin meyveler tüketmeliyiz (portakal, mandalina, greyfurt, kivi). Uzun kış akşamlarında bir avuçta olsa az tuzlu kuruyemişler (fındık, fıstık, ceviz, kabak/ay çekirdeği) tüketmemiz hem sohbetlerimizi koyulaştırır hem de bağışıklık sistemimizi güçlendirir.

Peki, bu hastalıklardan korunmak için neler yapmalıyız?

Mevsime uygun kıyafetler tercih etmeliyiz. Kış mevsiminde kalın kıyafetleri tercih etmeliyiz ve sıkı giyinmeliyiz. Düzenli beslenmeli, düzenli uyumalıyız. Bilhassa bu mevsimde yetişen sebze ve meyveler tüketilmelidir. Gerekli değilse kalabalık ortamlarda bulunmamalıyız, eğer ortamda bulunmamız gerekliyse ortamı sürekli havalandırmalıyız.

Ellerimizi sık sık yıkamalıyız. Ev ya da işyerinde toplu kullanılan eşyalar var ise ara ara temizlemeliyiz. Bu duruma benzer olarak kreşlerde, yuvalarda/anaokullarında çocukların kullandığı oyuncakları temizlemeliyiz ya da temizletmeliyiz.

Kaynakça

1) https://www.brown.edu/campus-life/health/services/promotion/

2) https://www.grip.gov.tr/tr/mevsimsel-grip

3) https://www.grip.gov.tr/tr/21-gripten-korunma-yollar%C4%B1.html

4) https://www.grip.gov.tr/tr/soguk-alginligi

5) https://www.cdc.gov/flu/symptoms/coldflu.htm

Bu yazıya yorum bırakmak ister misiniz?