Allah’ım senin razı olduğun şekilde yarattıklarının adedince sana hamd ederim. Ey şefkat ve merhametin kaynağı, ey adaletin sahibi ve Hakk’ın kendisi olan Allah’ım sana döndüm, sana inandım. Senin adına hareket eder her durumda seni hakem kabul ederim. Âlemlere rahmet ve Peygamber olarak gönderdiğin Hazreti Muhammed’e (s.a.s) inandım. Her ne getirdiyse doğrudur. Kabul ettim. O’na (s.a.s) âline ashabına ve kıyamete kadar onun yolunu yol bilenlere salat ve selam olsun.
Ramazan; rahmet, bereket, af, arınma, temizlenme, yardımlaşma ve dayanışmanın zirvede yaşanacağı 11 ayın sultanıdır. Ramazan’da cennet kapıları açılır. Cehennem kapıları kapanır. Şeytanlar zincire vurulur. Bu ise bize fırsat ve imkânlar sunar. Bu fırsat ve imkânları iyi değerlendirmek lazımdır. Kendi nefsime yaptığım şu beş tavsiyeyi siz değerli davet mektebi dergi okuyucularıyla paylaşmayı bir borç biliyorum.
Birinci Tavsiyemiz: DAVET
Davet, Allah’ın emri, peygamberlerin sünnetidir.
Davet, yeryüzünün en şerefli ve en kıymetli vazifesidir.
Davet, Peygamberlerin gönderiliş gayesidir.
Davet, Mü’minin en kıymetli hediyesidir.
Yeryüzünün en güzel insanları şüphesiz ki Peygamberlerdir. Peygamberlerin gönderiliş sebebi ise davettir. Davetsiz bir hayat dünyadaki varlık sebebinden sapmadır. Vahyin indiriliş amacı, insanları arındırmak ve aydınlatmaktır. Vahyin elçileri arzın en arınmış ve aydın kişileridir. “Şüphesiz sen yüce bir ahlak üzeresin” (Kalem, 4) Bu yükü ancak ahlak sahibi olanlar kaldırabilir. Tevbeye, takvaya, tevhide tutunmadan yola çıkmak, tıkanma ve tükenişin sebebidir. Davetçiyi daim ve kaim yapan da tefekkürü, tezekkürü, tilaveti ve teheccüdüdür. Eğer İtikadınız, İhlâsınız, ihsanınız, infakınız, ikramınız, iffetiniz ve izzetiniz yoksa insanları nasıl ikna edeceksiniz? İşte Peygamberler bunların sahipleriydi. Onlar tek kelime ile Rabbani insanlardı. Arınmadan, aydınlanmadan bu yük taşınmaz.
Her tarafı cehalet, sarmış kuyu karanlık,
Tek ışık, tek nur İslam, görmez mi? Hiç insanlık.
Yatanı uyandırın, zamanı geçirmeden,
Küfür cehennem olmuş, tuttuğunu yemeden.
Davaya davet Mü’minin asli görevlerindendir. Bu davet Mü’min için aşktır. Mecnun’un Leyla’sı gibi bizim de Leyla’mızdır. İnsanların kalplerinin yumuşadığı, hakikatleri görebileceği bu ayda davete icabet daha kolay olur. Allah’ın (c.c.) bizi bir insanın hidayetine vesile kılması bizim için dünya ve içindekilerden daha hayırlıdır. Bugün insanlar rablerini unutmuş, kullara, makama, şana, şöhrete ve diğer şeylere kulluk yapar hale gelmiştir. Zaten insan Allah’a kulluk yapmadı mı? Her şeye kulluk yapar hale gelir.
Hayat devam ettiği müddetçe davet de devam edecektir. İnsanlar birçok şeye davet ediyor, ediliyor. Dünya ve içindekilerin tümü davet sebebidir. Bazen davet makama mevkiye, bazen şana, şöhrete, bazen para ve pula, bazen şehvet ve kadına, bazen yemeğe eğlenceye, bazen dünya ve içindekilerden birine veya birkaçına davet edilebiliyor. Yani herkes bir şeylere davet ediyor. Allah, Peygamberler ve Mü’minler de davet ediyor. Bu davetin, İslam davetinin hedefi nettir: İnsanlara İlahını, Malikini ve Rablerini tanıtmak, tek ve ortaksız Allah’a kul yapmak ve varlıkların ilahlığını geçersiz hale getirmektir.
Cehalet denizinde insanlar boğuluyor. İlahi değerler bak ortada çiğneniyor.
Kullar kullara uymuş kula kulluk ediyor. Allah aşkına söyle daha ne bekliyorsun?
Allah’ın emri, Peygamberlerin uygulaması, pratiği olan davet, Allah ve elçilerinin emrettiği, yaptığı ve istediği gibi yapılmadığından bu gün hayat yaşanamıyor, kulluk yapılamıyor.
Müslüman’ın gayesi Allah’tır. Niyeti güzeldir. Ameli, daveti Allah’ın rızası içindir. Şu İmtihan dünyasında İnsanların İslam ile huzur ve saadet bulması, ahirette de bu imtihanın mükâfatına kavuşması için çalışması lazımdır ve gereklidir.
İnsanlık tarihi boyunca Allah’a davetin özelliği budur. Bu davet “İslam’ı” hedeflemiştir. Yani insanları, alemlerin ve kulların Rabbi olan Allah’a teslim etmeyi hedeflemiştir. “Deki namazım, ibadetim, hayatım ve ölümüm âlemlerin Rabbi Allah içindir.” Ayetinin kapsama alanına almak istemiştir. Onları kulların otoritesinden, egemenliğinden, yasalarından, değerlerinden ve geleneklerinden kurtarıp Allah’ın otoritesine, O’nun egemenliğine ve O’nun şeriatının hükümranlığına teslim etmek suretiyle kula kulluktan çıkarıp, tek ve ortaksız Allah’ın kulluğuna yükseltmeyi hedeflemiştir.
Bu davet, Müslüman’dan inanarak, yaşayarak ve anlatarak istenmektedir. Müslüman bu daveti yaparken ihlâs ve İslam’a uygunluğuna dikkat etmelidir. Bu da ilimle olabilmektedir.
İkinci Tavsiyemiz: İLİM
İlimsiz davet olmaz, kulluk yaşanmaz, davet yapılamaz. Huzur, mutluluk, barış, adalet ve ahlak sağlanamaz. İlim; hayatı, ahlaklı, adil, barış ve huzur içinde yaşamanın anahtarıdır. Kulluğu zirvede yaşamak ilimle mümkündür. İlim elde etmenin yolu da eğitim, okuma ve sohbettir. İlim azığımızdır. Azıksız yola çıkılmaz.
İlim Allah’ın kemal sıfatıdır. İlim, nefisleri helâk edici ahlaksızlıklardan temizler; insanları aydınlatarak güzel ahlâka kavuşturur ve ahiret yolunun aydınlanmasını öğretir.
İlim nurdur, hedefi gösterir; şifadır, hedefe ulaştırır. Bilmeden nasıl yaşayacak ve yaşatacağız? Bu mümkün mü? Elbette ki değildir. Bu da ancak okuma ve eğitimle olur. Allah’ın bize ilk emri okudur. Okuyacağız, başta kitabımız Kur’an-ı Kerim’i. Allah’ın bize olan mesajlarını anlamaya çalışacağız. Bu mesajlar yoldaki işaretlerimizdir. Onlarsız yürüyemeyeceğimizi bileceğiz. Siyeri okuyacağız. İlahi mesajları nasıl anladıklarına nasıl yaşadıklarına bakacağız. Biz de öyle yapacağız. İnsanı, hayatı, kainatı, okuyacağız, Allah adına Allah için var olan her şeyi. Yanlışlıklardan ayrılacak yolumuzu bulacağız. Dünya ve ahiret saadetine ulaşacağız. Sorunlarımızı çözüp barışa kavuşacağız. Hem kurtulup hem kurtuluşa vesile olacağız.
Üçüncü Tavsiyemiz: KARDEŞLİK
Kardeşlik; davet, ilim için güçtür, kuvvettir, kaynaktır. Kardeşlik, Müslümanların İslam akidesi etrafında bir araya gelmeleri ve onun ışığında temel meselelerini çözmeye çalışmalarıdır. Bu birliktelik sayesinde, çözülen bağlar yeniden birleşecek, açılan yaralar sarılacak ve çekilen acılar son bulacaktır. Aynı dine mensup insanların bir araya gelmeleri, hiçbir şeyden etkilenmeden sağlam temellere dayalı bir birlik meydana getirmeleri lazımdır. Bu birliktelikte Mü’min, Mü’min kardeşi için yaşayacak, onun için çırpınacak, aynı ağacın ayrı dalları, aynı vücudun ayrı uzuvları misali değişik bedenleri ayakta tutan tek ruh halini alacaktır.
İslam kardeşliği, Allah’ın bize olan toplumsal nimetidir. istikameti, ihlâsı, İslam’ı yaşamayı emreder. Anlaşmazlıklarda İslam’a müracaat etmeyi İslam’ı her şeye tercih etmeyi ve İslam dışı her türlü düşünce ve davayı terk etmeyi gerekli kılmaktadır. Bu kardeşliğin alt sınırı gönül hoşnutluğudur. Üst sınırı ise yeri ve zamanı geldiğinde çekinmeden terini, malını ve canını verebilmektir. İşte bu kardeşlik hedefe ulaştırır. Daveti kolaylaştırır. İnsanı insanlara örnek yapar. Donanımlı kılar.
Bu mübarek ayda kardeşliğimizi doyasıya yaşayacağız. Karşılaştığımız Müslüman’a selam vereceğiz. Selam alacağız. Ben senin Müslüman kardeşinim. Benden sana güzellikten iyilikten başka şey ulaşmaz, deyip güven vereceğiz. Davet edeceğiz, davetine icabet edeceğiz. Dua edeceğiz. Dua isteyeceğiz. Sorun ve sıkıntılarına çözüm olmaya çalışacağız. Yardımlaşmaya ve dayanışmaya gereken önemi vereceğiz.
Sılayı Rahim’i unutmayacağız. Onlar hem akrabalarımız hem Müslüman kardeşlerimizdir. Herkesten önce davet ve yardımlaşma onların hakkıdır. Ve bu unutulmamalıdır. Kardeşlik her Müslüman’la güzeldir. Ama akrabayla daha güzeldir.
Dördüncü Tavsiyemiz: HEDEF
Müslüman hedefsiz olamaz. Ferdi, ailevi ve toplumsal hedefimiz olmalı. Bu hedeflerin tümü Allah’ın rızası içindir. Allah adına dünyayı imardır. Yeryüzünde fitne kalmayıncaya ve din tamamen Allah’ın oluncaya kadar çalışmaktır. Hedef, kulları kulların kulluğundan kurtarıp Allah’ın kulluğuna kavuşturmaktır. Üstad Hasan El Benna hedefleri Kur’an ve Sünnete göre 7 aşamada özetlemiştir:
1. Müslüman Fert
2. Müslüman Aile
3. Müslüman Toplum
4. Hükümeti Islah
5. Vatanın Özgürleştirilmesi
6. İslam Birliği
7. Dünya Liderliği
Hedef yeraltı ve yerüstü zenginliğini Allah adına adil bir şekilde bölüşmektir. İnsanların kendileri için istediklerini diğer insanlar içinde istemeyi sağlamaktır. Kendileri için istemedikleri şeyleri de yine diğer insanlar için istememeyi öğretmektir. Her konuda olduğu gibi bu konuda da örneğimiz, önderimiz sevgili Peygamberimiz Hz. Muhammed’dir. (s.a.s)
Beşinci Tavsiyemiz: ARAÇLAR
Araçlarımız bizi Allah’a, Allah’ın rızasına vesile olan, Allah’ın razı olacağı meşru bütün yollardır. Araçlar, kulları Rableriyle buluşturmak için gerekli bütün delilleri, kanıtları; zaman, zemin ve mekâna dikkat ederek kullanmak için birer vesiledir ve asla amaç haline getirilmemelidir.
Araçlar çoktur, farklılık arz eder. Okuma, namaz, zikir, salih ameller, kitaplar, sohbetler, seminerler, konferanslar, hediyeleşme ve ziyaretler bunlardan bazılarıdır. Müslüman bu araçları kullanırken cömert, fedakâr, örnek ve önde olmalıdır. Sevgisi, şefkati, güvenirliği, adaleti, yardım severliği hissettirmelidir. Yeri ve zamanı geldiğinde bütün bu araçları başta kendimiz için sonra bütün insanlar için kullanmalıyız.
Kıyamet günü hesaba çekilmeden önce nefsimizi hesaba çekmek, Gelmesinde şüphe olmayan din gününü gözetlemek, sabahının kıyamet günü olacağı geceden sakınmak şiarlarıyla bu azimetlerle bu terbiyeyle ve bu hazırlıkla inşallah Ramazan ayı gerçek İslam ümmetini inşa etme hazırlığı olacaktır.
Haydi, tekrar hak ve adaletin tesisi için,
İnsanlığın kölelikten, zulümden haksızlıktan kurtulması için,
Ferdin, ailenin ve toplumun huzuru ve barışı için,
İnsan haklarının iade edildiği hakkın, hukukun çiğnenmediği yeni bir dünya için,
Dünyada var olan her şeyin insan, insanın da Allah için olduğu bu hayatta ben de varım diyen kardeşlerime selam olsun!

Bu yazıya yorum bırakmak ister misiniz?