Şehadet kelime anlamı: Birinci anlamı; tanıklık, ikinci anlamı ise; yüksek Ülkü uğrunda ölme, şehit olma şeklinde mana vermiştir.
Şehitlerle ilgili Kur’ân’ı Kerim’de birçok ayet vardır. Bir ayette Allahu Teala şöyle buyurmuştur:
ولا تقولوا لمن يقتل في سبيل الله اموات بل احياء ولكن لا تشعرون
“Allah yolunda öldürülenlere ölüler demeyin; hayır onlar diridirler, ama siz farkında olmazsınız” (Bakara, 154)
Şehitlik mertebesi oldukça yüksek bir mertebedir. Denilir ki şehitler, şehit olunca ruhları direkt cennete gidip orayı görürler. Ama diğer müminlerin ruhları sadece kıyamette cenneti göreceklerdir. Elbette bütün bunlar sadece Allahu Teala’nın dilemesi ile mümkün olabilecek şeylerdir ki öyle de müjdelemiştir. Az önce ayette de örnek verdiğimiz gibi. Bugüne kadar Allah yolunda son nefesini vermiş çokça Yiğitler olmuş ve inşallah olmaya da devam edecektir. Şu bir gerçektir ki evvelden beri kafir topluluğu hiçbir zaman müminleri sevmedi ve bu sonuna kadar da böyle devam edecektir. Buna göre bizler de mümin olarak cihada önem vermek ve kafirler topluluğuna fırsat vermemeliyiz. Allah Teala Tevbe suresinde mealen şöyle buyuruyor: “Müşrikler nasıl sizinle topyekûn savaşıyorlar ise siz de onlara karşı topyekûn savaşın ve bilin ki, Allah (kötülükten) sakınanlarla beraberdir.” (Tevbe, 36)
Gerçek şu ki unutmamamız gereken şeylerden bir tanesi de Allahu Teala’nın her daim kendisini razı etmek için çaba sarf eden kullarının dostu ve de destekçisi olduğu gerçeğidir. Lakin Müslümanlar olarak İslam’dan, kitabımız Kur’ân’dan öyle çok uzaklaştık ki Allah’ın biz kullarına emretmiş olduğu her şeyi unuttuk unutacağız. Allah Resulü her zaman Allah’ın razı olduğu ameller arasında cihadı da saymıştır. Bu konuyla ilgili birkaç hadis de paylaşabiliriz. Ebu zer (r.a) şöyle demiştir: Ben ey Allah’ın Resulü! Hangi amel daha faziletlidir.? Diye sordum. Allah Resulü: “Allah a iman ve onun yolunda cihad” cevabını verdi.1 Eğer dinimizde Cihat bu kadar mühim olmasaydı Efendimiz (sav) bu kadar çok zikretmezdi cihadı. Başka bir hadiste ise cihad bahsi şöyledir. Enes (r.a) dan rivayet edildiğine göre Allah resulü (sav) şöyle buyurmuştur: “Allah yolunda sabah ya da akşam yapılan bir yürüyüş, dünyadan ve dünyadaki her şeyden hayırlıdır.”2
Bir amel Allah (c.c) rızası için yapıldıktan sonra küçük olsun büyük olsun sevabı elbette vardır. Ancak amellerin sevaplarının mertebeleri vardır. Evet Allah yolunda cihadın önemi olduğu gibi elbette canlılara zarar vermemek için yolda bulunan bir taş veya cam parçasını kaldırmakta sevaptır, hayırlı bir iştir. Allah’ı razı etmenin çokça yolları vardır. Yeter ki bizler o niyetle birer adım atmayı bilelim. Kafir topluluğu farkında olsun veya olmasın kendi batıl davaları uğruna binlerce Can verirler. Hem de katıldıkları savaşların Allah nezdinde hiçbir değeri olmamasına rağmen. Çünkü zaten onlar iman etmezler. Babalarının helak olduğu yolda Adım Adım ilerleyip giderler. Lakin bizler mümin olarak yaptığımız her bir cihadın sevabını Allah’tan umarak yapıyoruz. Çünkü biliriz ki sağ kalsak Muzaffer ve inşallah ölsek şehidiz. Bunları biz kendi kafamızdan uy durmuyoruz Allah (c.c) ve Resul’ünün (sav) müjdesidir. Yine siyer kitaplarında Peygamber ve sahabesi savaşa gidecekleri vakit çocuklar bile Resulallah (sav)’den izin alıp savaşa gitmeyi arzulamışlardır. Öyle ki yürürken kılıçları yerde sürünüyordu. Ama onlar böyle yetiştirilir ve böyle görürlerdi. Eğer onlar o gün böylesine büyük bir aşk ile çaba göstermeselerdi hiç fethedilir miydi Mekke, İstanbul, Diyarbakır ve dünyanın dört bir yanı. Elbette ki onlar (r.anhum) öyle çok çalıştılar ki kafir topluluğu boyun eğdi, ağaçlar çiçek verdi, çiçekler ise meyve verdi. Halit Bin Velid ve şehadete susamış binlerce sahabi nasıl da fethetti Diyarbakır ı. Onlar elbette aşk ile yürüdüler neticede maşuklarına da kavuştular. Velhasılı kelam Müslümanlar olarak uyumakla ne gönüller ne de kıtalar fethedilemez. Ancak canlarından, mallarından ve evlatlarından fedakarlıkta bulunup bir yerler fethedilebilir. Ancak gafletten uyanarak düşman korkutulabilir. Bizler uyudukça onlar çalışır, bizler rahatımıza düşkün oldukça, onlar rahatımızı bozmak ve yarınların rahatlığı için çaba gösterirler. Her şeyin bir kanunu vardır. Cihadın kanunu ise sevdiği her şeyi evvela Allah’ın rızası sonra da nesillerimizin felahı için sevdiğimiz her şeyi göze almaktır. Ne demişti üstadımız Hasan el-Benna: “Yarınlar yorgun olanların değil, rahatından vazgeçenlerin olacaktır.”
Allahu Teala hepimize cihad aşkı nasip etsin. Nasip etsin ki kadınlarımız birer Nesibe (r.a), erkeklerimiz ise birer Ömer, birer Halit Bin Velid (r.anhum)ler olsun. Allahümme âmin.

1) Buhârî; Müslim, İman, 136. 2) Buhârî, Cihad 5, Rikak 2; Müslim, İmare, 112-115.

Bu yazıya yorum bırakmak ister misiniz?