On bir ayın sultanı, gözümüzün nuru, evimizin aydınlığı, soframızın bereketi ve camilerimizin neşe kaynağı Ramazan; çoktan geldi ve kapıya dayandı. Pek çoğumuz Ramazan’la çoktandır tanışmıştık.
Birçok defa sofralarımıza davet etmiştik ve geceleri beraber kalkıp ibadetler etmiştik. Hatta gecenin bir yarısı muhabbetle kahvaltı (sahur) yapmıştık ki bu derece samimi dost olmuştuk. Fakat gel gelelim ki onunla tanışmayan ve ona misafir olmamış yavrucaklarımız da var. Belki de bu ay ilk defa onunla tanışacak ve geceleri diğer çocuklarla beraber safların arasında koşup şakalaşırken; gecenin yarısında kahvaltıya uyandırılırken anlayacak Ramazan’ın kim olduğunu. Sahi nasıl tanıştıracağız çocuklarımızla Ramazan’ı? Eve davet mi etsek? Sofraya mı buyursa? Yatsıdan sonra camide mi görüştürelim yoksa? Evde yatıya kalıp fecir öncesinde birlikte kahvaltı mı yapsak? Çocukları Ramazan’la nasıl tanıştırsak daha iyi olur acaba?.
Ben birkaç yöntem deneyeceğim. Bakalım bizim çocuklar tanıştığına memnun kalacaklar mı?
Öncelikle Ramazan’a bir davet mektubu yazalım veya evimize gelmesi için bir davetiye hazırlayalım. O gelmeden bir gün önce evimizi süsleyelim. “Hoş Geldin Ey Ramazan”, “11 Ayın Sultanı”, “Sofralarımızın Bereketi” gibi yazılarla süsleyelim evimizin her yanını.
Onun geleceği akşam çocuğumuzla birlikte camiye gidip yatsıdan sonra teravihi kılalım. Orada diğer çocuklarla safların arasında koşmalarına da kızmayalım yeni arkadaşlıklar edinilmesine yardımcı olalım.
Uzun süredir görmediğimiz eş dost, konu komşu varsa orada selamlaşıp çocuklarımızla tanıştıralım. Görüştüğümüz herkesle çocuklarımızın yanında Ramazan’ın bereketinden güzelliklerinden bahsedelim ve bir sonraki günün iftarı için evimize çocuğumuzun da sevdiği yakınlarımızdan birkaç misafir davet edelim. Çocuklarımız ilk gün yaşayacağı bu güzel anılardan dolayı Ramazan’a her zaman büyük bir muhabbet duyacaklardır.
İlk sahur belki de en çok zorlanacağını düşündüğümüz yer, çocukları gece 3’te 4’te sahura kaldırıp bir şeyler yedirebilmektir. Bu konuda zorlanmayacağımız bir yöntem söyleyeceğim. Ona davulcudan bahsedelim ve onu gece uyandırıp balkondan birlikte davulcuyu seyredebileceğimizi söyleyelim. Çocuklar bunu duyunca, heyecandan gece yatamayacak. Hatta Ramazan’la alakalı bir mâni ezberleyip birlikte davul eşliğinde söylemekten hiç çekinmeyelim. Unutmayalım, bu çocuğumuzun ilk Ramazan’ı.
İlk oruç: İlk günün tüm meşakkatlerine rağmen yarım gün veya tam gün tutması fark etmeksizin çocuğunuzu iftara motive edin ve ona sürpriz bir hediye alın. Böylece onun sevincine şahit olacak ve ona bu oruç tutma ibadetini sevdirmiş olacaksınız. Eve davet ettiğimiz misafir ile beraber sofraya otururken kendiniz için ve bütün Müslümanlar için bol bol dua edin. Bir tabak yemek doldurup çocuğunuza verin ve komşuya götürmesini isteyin. Böylece dayanışmanın önemini en güzel şekilde öğretmiş olursunuz.
Geldik günün en önemli anına: Günün sonunda çocuğumuzu merakla beklediği soruya cevap vermeye. “Ramazan nerede kaldı?” “Neden daha gelmedi?” Çocuklarımızın 6-12 yaş arasında soyut düşünme becerileri henüz iyi gelişmediği için Ramazan’ı bir somut şahıs olarak düşünmektedir. Bu nedenle ona bir önceki günün teravihinden şu ana kadar yaptığımız ibadetlerin bir ay boyunca yapılmasına bu ismi verdiğimizi, Ramazan’ın bir ay ismi olduğunu ve bu ayın kutsal bir ay olduğunu ifade edelim.
Bu uygulamaları bir ay boyunca tekrar tekrar yaparsanız çocuklarınızı Ramazan’la güzel bir şekilde tanıştırmış olursunuz.
Selam ve dua ile.

Bu yazıya yorum bırakmak ister misiniz?