Davet ve Kardeşlik Vakfı, sosyal ve kültürel etkinlikler kapsamında “Ümmeti Uyandıran Şehid Hasan el-Bennâ” başlığıyla bir panel düzenledi.

1928’de Mısır’da kurulan ve etkisi kısa sürede bütün İslâm dünyasında görülen Müslüman Kardeşler Cemiyeti kurucusu İmâm Hasan el-Bennâ’yı anma ve anlama üzerine düzenlenen panel, İstanbul Ali Emiri Kültür Merkezinde yapıldı. Kur’ân-ı Kerîm tilavetiyle başlayan panel, vakfın mütevelli heyeti üyesi Dr. Tahir Deniz’in açılış ve selamlama konuşmasıyla devam etti.

Emperyalist güçlerin talep ve desteğiyle Mısır’da yapılan darbe sonucu tutuklanan ve idamla yargılanan Müslüman Kardeşler Rehberlik Konseyi Başkanı Muhammed Bedii’nin vekili ve yardımcısı Dr. İbrahim Münir panele onur konuğu olarak katıldı.

İmâm Hasan el-Bennâ’nın uluslararası bir suikastla şehit edilerek susturulmaya çalışıldığını ancak şehadetinden yaklaşık 90 yıl sonra dahi dünyanın birçok yerinde binlerce etkinlikle anılmasının suikastın başarısız olduğunu gösterdiğini söyleyen Dr. İbrahim Münir, İmâm Hasan el-Bennâ’nın davetinin Kur’ân ve Sünnet olduğunu ve bu davanın kıyamete dek Allah’ın izniyle engellenemeyeceğini belirtti.

Dr. İbrahim Münir, konuşmasını şöyle sürdürdü: “Yaklaşık 90 yıldır faaliyetlerini sürdüren İhvân-ı Müslimîn hareketini ve davasını; devlet, para, siyasi ve askeri güç, kısacası hiçbir güç durdurmayı başaramadı. Allah’ın izniyle gelecekteki yüzyıllar içerisinde de hiçbir güç, bu davayı yıldırmayı başaramayacaktır. Mısır’da yaşanan askeri darbe sonrasında İhvân-ı Müslimîn cemaatinin bir terör cemaati olduğunu yaymaya çalıştılar; fakat bunu da başaramadılar. İhvân-ı Müslimîn, aşırılığa karşı bir çizgi çizmiştir ve hiçbir zaman terörizmin ve teröristlerin bir göstergesi olmayacaktır.”

Programa konuşmacı olarak katılan Müslüman Kardeşler Genel Sekreteri Dr. Mahmud Hüseyin ise Hasan el-Bennâ’nın daveti, ilmi ve İslâm dünyası üzerindeki etkisine değindi.

Panelde konuşma yapan Müslüman Kardeşler Cemiyeti Davet Birimi Başkanı Prof. Dr. Abdülhalik eş-Şerif, İmâm Hasan el-Bennâ’nın ibadet, davet, kültür gibi farklı yönlerine değinerek el-Bennâ’nın daveti ve fikri ile İslâm dünyasını etkilediğini söyledi.

Yapılan selamlama konuşmalarının ardından oturum başkanlığını gazeteci-yazar Ahmet Varol’un yaptığı panelde Davet ve Kardeşlik Vakfı Genel Başkanı Dr. Maruf Çelik “İmâm Hasan el-Bennâ’nın Davet Metodolojisi”, araştırmacı-yazar Beşir Eryarsoy “İmâm Hasan el-Bennâ’nın İslâm Dünyasına Etkileri” ve Prof. Dr. Mehmet Akbaş “Bir Hareket Adamı Olarak İmâm Hasan el-Bennâ” başlıklı sunumlarını gerçekleştirdiler.

DKV Genel Başkanı Dr. Maruf Çelik, İmâm Hasan el-Bennâ’nın kendisinden sonrakiler için net, anlaşılır ve incelenebilir bir metot bıraktığını, bu metot sayesinde İhvan’ın tarihte yaklaşık doksan sene boyunca varlığını bir bütün olarak koruduğunu, bu sayede el-Bennâ’nın vefatından sonra bile farklı bir İhvan çizgisinin oluşmadığını ifade etti. Diğer birçok İslâmî hareketin, insanları ehl-i sünnet ve’l-cemâat’e, Kur’ân ve sünnete çağırıyoruz gibi soyut söylemlerinin aksine İhvan’ın İmâm Hasan el-Bennâ’nın yazdığı Fehm risalesi sayesinde somut, net ve ilkesel bir davetinin olduğunu belirtti.

Yirmi maddeden oluşan bu ilkelerden İslâm’da hocaefendi, âlim, önder olarak görülen şahıslara değil, ilkelere bağlılığın olduğunu, din anlatımında rüya gibi kişisel durumların değil, ayet ve hadislerin bağlayıcı olduğu, tekfircilik hastalığından uzak olunması gerektiği gibi örnekler verdi. Aynı şekilde İmâm Hasan el-Bennâ’nın İslâm için çalışmanın gerekliliğini vurgularken çalışmanın metodunu yine soyut bırakmadığını; çalışmanın aşamalarını, her bir aşama için gerekli olan araç ve yöntemleri çok net bir şekilde ifade ettiğini belirtti. İmâm Hasan el-Bennâ’nın tedrici bir yöntemi benimsediğini belirten Dr. Maruf Çelik, onun sırasıyla Müslüman birey, Müslüman aile, Müslüman toplum, İslâm topraklarının özgürleştirilmesi, İslâmî bir yönetimin kurulması, İslâmî yönetimlerin birleşerek İslâm birliğini gerçekleştirmesi ve nihayetinde evrensel İslâm rehberliğinin sağlanmasını hedef olarak belirlediğini ifade etti.

Ardından sözü alan Yazar Beşir Eryarsoy, 1980’lerde tercümesini kendisinin de yaptığı İmâm Hasan el-Bennâ’nın eserlerine yoğun bir ilgi olduğunu belirtti. İmâm Hasan el-Bennâ’nın İslâm âlemine katkılarından söz etti. İmâm Hasan el-Bennâ’nın İslâm âleminde iz bırakan çalışmalar yapabilmesinin temelinde o zamanki ifadesiyle, geceleri âbid, gündüzleri micahit oluşunun, ibadet, zühd ve İslâmî yaşantısının etkili olduğunu belirtti. Onun yetiştiği dönemde parçalı bir İslâm anlayışının ümmet arasında yayıldığını, kimisi İslâm’ı sadece ibadet veya cihad yönüyle ele alırken kimisi sadece ilim veya siyaset yönüyle ele aldığını, İmâm Hasan el-Bennâ’nın ise buna tepki göstererek İslâm’ın hayatın her alanını kapsayan bir din olduğunu vurguladığını ifade etti.

Son panelist Prof. Dr. Mehmet Akbaş ise İmâm Hasan el-Bennâ’nın İslâm daveti için durmadan çalıştığını, doksan yıl önce kâh yürüyerek kâh binek üstünde kâh tren ile bütün ülkeyi dolaşarak başlattığı yürüyüşün kısa sürede büyük bir karşılık bulduğunu, İhvân’ı kurduğu yıldan şehadetine kadar geçen yirmi yılda sadece Mısır’da beş yüz bin kişinin kendisine biat ettiğini belirtti. Tek bir adamın etrafına bu kadar insanı toplayabilmesinden rahatsız olan İngilizlerin ve Mısır yönetiminin, kendisini şehit ederek durdurmaya çalışsalar da onun başlattığı yürüyüşün halen devam ettiğini dile getirdi. Bir hareket adamı olan İmâm Hasan el-Bennâ’nın, ümmetin büyük bir buhrandan geçtiği dönemde ümmet için yeni bir ruh olduğunu belirten Akbaş, bir saatin çalışması titizliğinde kurduğu teşkilatının bugünlere uzanan çalışmalarında ve Risaleleradlı eserinde bu ruhun aynı tazelikte hissedildiğini ifade etti.

Bu yazıya yorum bırakmak ister misiniz?