“Bir taş at
Bir taş daha at
Bir şiir ateşle
Bir yumruk yükselt
Sesini yükselt
Bir çocuk yetiştir”
Aşırı sigara, alkol ve uyuşturucu tüketimi, dolandırıcılık, hırsızlık, zina, fuhuş ve kadın pazarlama gibi suçlar ile bilinen cephelerde tümüyle dibe vurmuş ve hapsi boylamış, tabiri caizse bir sokak serserisi iken 20. yüzyılın en önemli Müslüman önderlerinden biri hâline gelen sıradışı bir şahsiyet, bir şehit: Malcolm X. ABD’nin başını çektiği bir çete tarafından suikaste kurban gittiğinde Amerika’da İslam’ın temsilcisi, Müslümanların öncüsü konumundaydı. Habeşli değilse de Afro-Amerikalı bir Bilal’di. Allah’a verdiği sözden dönmedi. Ataları, vatanları Afrika’dan zorla getirilip köleleştirilmişti. 300 yıldan fazla süren bir sömürü neticesimde dilini, dinini, kültürünü unutan milyonlarca siyahiden biri olarak 19 Mayıs 1925’te Amerika’da doğdu Malcolm Little. Adını anne babası vermişse de soyadını onları köklerinden kopartan beyaz efendisi(!) vermişti.
Malcolm, uykusundan uyanıp kimliğini bulmak üzere yola çıktığında ilk işi bu soyadını reddedip kendini MalcolmX olarak tanımlamak oldu. Matematikte X bilinmeyeni ifade etmekteydi ve Malcolm kendini bulmaya niyet etmişti. Babası siyah halkın hak ve özgürlükleri hakkında vaazlar veren cesur ve kararlı bir rahipti. 8 Eylül 1931 gecesi muhtemelen kaza süsü verilmiş bir cinayet sonucu tramvay yolunda ölü bulununca Malcolm ve ailesi için yoksulluğun pençesinde geçecek zorlu yıllar başlamıştı. Aile yardımlarla ayakta durmaya çalışıyordu ama bu onlar için yeterli değildi. 1937’de Malcolm ailesinden alınarak koruyucu bir aileye verildi. 1941 yılında 8. sınıfı bitirdikten sonra okulu bırakıp üvey ablasının yanına taşındı. Kötü alışkanlıklarla başlayan dinsizleşme ile devam eden günah ve suç yüklü 5 yılın sonunda 1946’da berbat bir hapishanenin daracık, pis koğuşunda tükenmiş bir hâldeydi. 8 yıl hapse mahkûm edilmişti. 1 yıl sonra nispeten daha iyi bir cezaevine, oradaki 14 ayından sonra da bir başkasına geçti. Hapishane hayatı kötü bir şekilde devam ederken konuşması ve çevresinde saygı uyandırması ile dikkat çeken Bembry adında bir siyahiden etkilenip öğrenme ve kendini geliştirme hevesiyle dört elle okumaya sarıldı. 1948’de kardeşinden gelen bir mektupta tüm aile fertlerinin “siyahlara özgü bir din olan” İslam’a geçtikleri yazıyordu. Kardeşi, Malcolm’dan kurtuluşa ermek için Allah’a ibadet etmesini istiyordu.
Nihayet 1949’da İslam Milleti Cemaati’nin lideri Elijah Muhammed’in öğretisini kabul ederek Müslüman oldu ve tahliye olduğu 1952 yılına kadar yoğun bir okuma programı ile verimli 3 yıl geçirdi. Tahliye olduğu 7 Ağustos 1952 tarihinden İslam Milleti Cemaati’nden ayrıldığı 9 Mart 1964 tarihine dek geçen 7 yılda kendini Elijah Muhammed’in davasına adamış ve müthiş bir tempoda çalışmıştı. Ne var ki İslam diye kendini adadığı dava İslam ile kesinlikle bağdaşmayan sapkın fikirler barındıran bir yoldu. Bu cemaatte siyahların üstün ırk beyazların ise şeytan olduğuna ve Elijah Muhammed’in Allah’ın elçisi olduğuna inanılmaktaydı. MalcolmX Amerika’nın dört bir yanında örgütlenme çalışmaları yapmak için gece gündüz yollara düşmekte, radyolarda, televizyonlarda, sokaklarda, üniversitelerde velhasıl her vesile ile her yerde davasını anlatmak gayesi ile konuşmaktaydı. Gittiği yerlerde “Amerika’nın ahlakını, vicdanını değiştirmeye çalışmayın. Çünkü Amerika’nın vicdanı iflas etmiştir. Beyaz adamı değil kendimizi değiştirelim.” diyordu.
Böylesine canla başla çalışırken İslam Milleti Cemaati ve Elijah Muhammed hakkında bazı hadiseler duymuş fakat iftira diyerek bunları geçiştirmişti. Son zamanlarda cemaatte gördüğü bazı davranışlar da hoşuna gitmediği hâlde yine bunları kulak ardı ediyordu. Ta ki 1963 yılına dek. Bu tarihte bizzat Elijah’ın oğlundan söylentilerin doğru olduğunu öğrenen Malcolm büyük bir şok yaşadı. Allah’ın elçisi olduğuna inandığı ve bir tür kutsallık atfettiği liderinin gayrimeşru ilişkileri olduğunu ve evlilik dışı 3 çocuğa sahip olduğunu öğrenmek onu derinden sarsmıştı. Bu gerçeklerin duyulması hâlinde İslam Milleti Cemaati’nin darmadağın olacağını bildiği için birliği ayakta tutmak amacıyla bir süre sessiz kalmayı tercih etti. Ama cemaatle arası gitgide açılıyordu. En son dayanamadı ve 12 yılını verdiği İslam Milleti Cemaati’nden onlarla karşı karşıya gelmemeye özen göstererek ayrıldı. Hacca gitmeye karar vermişti ama bu onun için altından kalkamayacağı kadar büyük bir meblağ gerektiriyordu.75 bin üyesi bulunan milyon dolarlık bir ekonomiye sahip bir cemaatin ikinci adamı vasıflı biri olarak ne bir evi ne arabası ne de bir köşede biriktirdiği parası vardı.
Hacca üvey ablasından aldığı borç ile gitmişti. Malcolm dünyanın dört bir yanından gelmiş rengi, ırkı, dili farklı çeşit çeşit Müslümanın Rableri huzurunda tam bir eşitlik, kardeşlik ve esenlik içinde bulunduğuna şahit olunca âdeta çarpılmıştı. Amerika’da tanıdığı İslam ile Mekke’de içinde bulunduğu evrensel İslam arasındaki devasa fark deyim yerindeyse gözlerini açmış, irkilerek uyanmasına vesile olmuştu. Mekke’den eşi Betty’e gönderdiği mektubunda “Amerika’nın İslam’ı tanıması gerekir. Çünkü Amerika’yı başındaki ırk belasından temelli olarak kurtarabilecek tek şey İslam dinidir.” diyordu.
Malcolm İslam Milleti Cemaati’nden ayrıldıktan sonra çalışmalarını yürütmek üzere iki teşkilat kurdu. “Birleşik Müslüman Camii” ilmi ve dini faaliyetler yürütürken, “Afro-Amerikan Birliği Teşkilatı” ise siyasi mücadeleler veriyordu. Hacı olduktan ve tevhidi kavradıktan sonra ırkçı fikirlerinden tamamiyle sıyrılan bir Müslüman olarak Malcolm, beyazlarla doğru yönlerde yapılacak işbirliklerine açıktı. Artık gerçek bir İslam davetçisiydi ve davet yolunun dikenleri onu da karşılamıştı. Malcolm’un evine ölüm tehditleri yağar olmuştu. Birkaç başarısız girişimden sonra tehlikeli bir saldırıya uğradı. 14 Şubat gecesi dondurucu soğukta eşi ve çocuklarını alıp bombalanmış ve yanmakta olan evlerinden son anda çıkmayı başarmıştı.
Olaydan bir hafta sonra 21 Şubat 1965 Pazar günü öğleden sonra bir konuşma yapmak üzere 400 kişinin karşısına çıktığı kürsüde “Esselamualeyküm” diyerek başladığı sözüne dinleyicilerden “Ve aleykümselam” karşılığını alır almaz 3 zenci tarafından sağdan ve soldan vurularak şehit edildi. Vefatından sonra bile Amerikan medyası onu karalamaya devam ediyordu. Esasen Malcolm, medyayı tanıyordu ve medya için “Eğer dikkat etmezseniz medya size mazlumu zalim ve zalimi mazlum gösterir.” demişti.
O bize sahih İslam’ın insanı nasıl dönüştürüp güzelleştirebileceğini gösterdi. Bildikleriyle samimiyet ile amel etti ve Allah ona bilmediklerini öğretti. “Bir taş at”diye başlayan şiirinde “şehitlerini an” demişti. Onu ve davasını ikisini de anlamak üzere anıyoruz. Allah ondan razı olsun. Bizleri de onun makamına eriştirsin.

Bu yazıya yorum bırakmak ister misiniz?