Yusuf Suresinden Hikmetler I

0
7616

Davet-Mektebi-Ocak-2016-Yusuf-Süresinden-Hikmetler-KapakKuran; Yusuf suresinde anlatılan kıssaları en güzel kıssalar olarak ifade eder. Hakikaten de Kuranda Yusuf suresinin çok önemli bir yeri vardır.

Kıssa: kesit, bölüm, parça, sahne demektir. (Fragman)

Kuranı Kerimde baştan sona tek konudan bahseden suredir Yusuf suresi.

Yusuf suresi beklide Kuranın en dramatik suresidir. Surenin son ayeti “Tüm bu kıssalarda akıl sahipleri için ibretler vardır.” şeklinde biter. Bu surede birçok açık ve gizli hikmetler yer almaktadır. Bunların bir kısmını inşallah birkaç yazımızda anlatmaya çalışacağız.

1. Tehlike bazen yakınlarımızdan gelir.

Yusuf, babasına: “Rüyamda on bir yıldız, ay ve güneşin bana secdede/saygıda bulunduğunu gördüm.” Babası: “Bu rüyayı kardeşlerine anlatma! Yoksa sana tuzak kurarlar.” dedi”(Yusuf, 4-5.)

Bazen tehlike ev içindedir. Kardeşlerden gelir, akrabadan gelir, anne babadan gelir. Ne olduysa kardeşler Yusuf’un rüyasından haberdar oldular ve onu öldürmenin yollarını aradılar. Bizler de bazı durumlarda sahip olduğumuz imkânları gerekirse en yakınlarımızdan gizleyelim. Kardeşlik ve akrabalık hukukunu kullanarak sahip olduğumuz imkânları sömürmek isteyenler olabilir. Mesela biriktirdiğiniz bir miktar paranız var. Bu paradan kardeşlerinizin ya da yakın akrabalarınızın ya da dostlarınızın haberi yok. Eğer bu kişiler içerisinde borç aldığı paraları ödemeyen kimseler varsa bunlara bu paradan bahsetmeyin. Kardeşlik bağını, arkadaşlık bağını ya da akrabalık bağını kullanarak bu parayı sizden alır ve sizin tüm emeklerinizi çarçur ederler.

Peygamber efendimiz sallallahu aleyhi ve sellem: “Gördüğünüz güzel rüyaları sadece salih insanlara anlatın.” Buyurmuştur. Gördüğümüz bir rüyayı bile ehline anlatmak gerekirken sahip olduğumuz bazı imkânları da herkese anlatmayalım.

Davet-Mektebi-Ocak-2016-Yusuf-Süresinden-Hikmetler-22. Her ağlayana inanmayın!

“Akşam vakti ağlayarak babalarına geldiler.”(Yusuf, 16)

Ağlayarak derdini anlatmak öteden beri yapılan bir anlatım/inandırma tarzıdır. Buna her zaman kanmamak gerekir. Ağlıyorsa doğru söylüyor, ağ- lıyorsa haklıdır gibi düşünceler yanlıştır. Bazı insanlar yalanlarını ağlayarak gizlerler. Kusurlarını ağlayarak gizlerler.

3. Çalıntı mallara dikkat!

“Yusuf’u değersiz birkaç dirheme (ucuza) sattılar.”(Yusuf 20)

Yusuf genç bir çocuktu. Akıllı ve usluydu. Onu gören kişi bunu hemen anlardı. Gerçekten köle olsaydı çok yüksek bir fiyata satılır ve alıcısını da bulurdu. Ama ucuza satıldı. Çünkü onu bulanlar zaten bedavadan ona sahip olmuştu. Sermayesi yoktu, el emeği yoktu, faturası yoktu. Acilen elden çıkması gerekiyordu. Sahibi her an çıkabilirdi. Sahibi ortaya çıkmadan onu elden çıkarmak gerekiyordu. Onların bu birkaç dirheme de ihtiyacı yoktu. Ama bedava mal tatlı gelmişti.

Bazen çarşı pazarda veya internet üzerinden satışa çıkartılmış bazı malların, değerinden çok aşağıya satıldığına şahit oluyoruz. Örneğin iki yüz liralık bir ayakkabının şehrin kuytu bir köşesinde yirmi-otuz liraya satıldığını görmekteyiz. Yine değeri bin liradan çok yüksekte olan bir telefonun yüz-iki yüz liraya satıldığını görebilmekteyiz. İnternet ortamında çok pahalı ürünlerin bedava fiyatına satıldığı bazı siteler olmaktadır. Bu gibi durumlarda yukarıdaki ayeti hatırlayalım. Bu mallar eğer sahte değilse muhtemelen çalıntıdır. Tıpkı Yusuf gibi… Yusuf alelacele elden çıkartıldığı gibi bu eşyalar da alelacele elden çıkarılıyordur. Dikkatli olmak gerekir. Sermayesi olmayan, faturası olmayan, çalıntı bir mal alıyor olabiliriz.

4. Sabır, musibetle ilk karşılaşma anındaki tepkidir.

“Baba, oğlunu kurt yedi… “Bana düşen güzel bir şekilde sabretmektir.” (Yusuf, 18.) dedi.

Bir musibet ile karşı karşıya kaldığımız zaman ilk vereceğimiz tepki önemlidir. Peygamber efendimiz de: “Sabır, musibetle ilk karşılaşmandadır.” buyurmuştur. Evimiz yansa, iş yerinden kovulmuş olsak, bir yakınımızı kaybetmiş olsak, trafik kazası yapmış olsak veya çoluk çocuğumuz hakkında bir haber duysak ilk duyduğumuz anda sabır göstermek ve “Her şeyimizle Allaha aidiz ve ona döneceğiz!” demek gerekir. Ama çocuğumuzun karnesindeki birkaç zayıf not veya sınav sonucuna bile tahammülsüz gösterip birkaç gün sonra sabretmeye başlıyoruz maalesef!

5. Çocuklarımızın yalanlarını illaki ortaya çıkarmaya çalışmayalım!

“Bilakis bu durum nefsiniz de hoşuna gitti!” (Yusuf, 18.)

Hazreti Yakup, oğullarının yalan söylediğinden kesinlikle emindi. Onu kurt yememişti. Ama bü- tün oğulları aynı ifadeyi vermişti. Hazreti Yakup da bu ifadeye göre (somut delil) davranmak zorunda kaldı ve Yusuf’un kaybını sineye çekti.

Bizler bazen evimizde bir tabağı kıran, bir kanepeyi çizen, bir duvarı boyayan veya benzeri basit suçları işleyen ama suçunu duygusal korkudan dolayı gizleyen çocuklarımızın yalanını bizzat onların ağzından duymak için uğraşıyoruz.

Onların yalan söylediğini kesin biliyor olsak da bu yalanın itirafının illa onların ağzından almaya çalışmayalım. Bir şey olmamış gibi davranmak ama yalanın da kötü bir şey olduğunu öğretmek gerekiyor. Çünkü yalanını gizlemeye çalışan bir çocuğa yapılan baskıda çocuk bir yalanı basit bir şekilde söylerken baskı sonucunda profesyonel şekilde yalanını gizlemeye çalışır. Örneğin çocuk mutfaktan geldikten sonra bir tabağın kırık olduğunu gördük. Fakat çocuk “ben kırmadım” diye yalan söylüyor. Çocuğa: bunu niye kırdın? Sen mi kırdın? Bak yalan söyleme! Senden başka kimse mutfağa girmedi? Doğru söylemezsen seni döverim/cezalandırırım vb. sözlere rağmen çocuk yalan söyleme devam eder ve bu sefer: “Ben mutfağa girdiğimde kırıktı, önce kırılmıştı vb.” bir savunmaya geçer ki, bir yalan iki yalana dönüşür.

Hazreti Yakup hayati bir meselede dahi oğullarının yalanını ortaya çıkarmaya çalışmamışken bizlerin basit nedenlerden dolayı yalan söyleyen çocuklarımızın yalanını ortaya çıkarmaya çalışmamış büyük yanlıştır

Davet-Mektebi-Ocak-2016-Yusuf-Süresinden-Hikmetler-16. Hakkımızda hayırlı olanını Allah bilir.

“Böylece biz Yusuf’a hayatını sürdüreceği bir yer temin ettik.” (Yusuf, 21)

Yusuf kendi evinde sürekli kardeşlerinin baskısı altındaydı. Bu baskıdan Allah onu bir şekilde kurtardı ve onu baskı görmeyeceği bir ortama aldı. Bizler de bazen rahatımızın bozulduğunu zannedebiliriz. Ama bizim için hangisinin hayırlı olduğunu bilemeyebiliriz. Görünüşte gurbette olabilir, anadan babadan, yardan, yurttan uzak olabiliriz. Ama belki de bizim için hayat buradadır. Bizim rızkımız belki de burada takdir edilmiştir.

7. Sizi itham altında bırakacak yerlerden uzak durun!

“Kadın, evinde bulunan Yusuf’u iğva etmek istedi. Kapıları kapattı ve gelsene dedi!” (Yusuf, 23.)

Bulunduğumuz ortamlara dikkat edelim. Çalıştı- ğımız yerlere dikkat edelim. Kadınlar ile kapalı kapılar ardında bulunmamaya dikkat edelim. Ayette Yusuf’un onun evinde olduğu vurgusu yapılmıştır. Buna dikkat etmek gerekir. İşi gereği evlere montaj, tamir ve benzeri nedenlerle giden kimselerin tek başlarına gitmemeleri gerekir. Yanlarında mutlaka biri daha olmalı. Çünkü şeytan bir kişiye, iki kişiye göre daha yakındır. Yine iş yerlerinde kadınlar ile aynı ortamda çalışanların böyle bir durumla karşılaşmaması için dikkatli davranmaları gerekir.

Allah en iyi bilendir!

Murat Padak

Bu yazıya yorum bırakmak ister misiniz?