1909’da harekat ordusunun halifelik merkezini işgal etmesiyle başlayan hıyanet zinciri, 2016 Temmuzun ‘da darbe girişimini başarısızlığa uğramasıyla kırılmıştır.
Allah’ın izniyle ihanet zincirini oluşturma çabaları aynı akıbete uğrayacaktır. Dergimizin bu sayısında zaferin sebepleri ve bize yüklediği bazı vecibeler üzerinde duracağız inşallah.
Düşmanlarla İşbirliği Yaparak Yapılan İlk Askeri Darbe
“Harekat Ordusu” adındaki hainlerin 1909’da yaptıkları askeri darbe, Batılıların (İngilizlerin) yardımıyla yaptıkları ilk askeri darbedir.
Bu mason Yahudi güdümlü harekat hakkında Atatürkçü Soner Yalçın şu bilgiyi veriyor. İsyan bastırıldıktan sonra Mahmut Şevket Paşa ile harbiye nazırı Salih Paşa, Hahambaşı Haim Nahum’u ziyaret ettiler. Her iki Paşa da Selanik Yahudilerinin verdiği destek için teşekkür etti. Diğer cemaatleri de ziyaret eden harekat ordusu kurmay kadrosu ayrıca İstanbul halkına bir bildiri yayınladı. “Vatanın ve Milletin bölünmezliği ve meşrutiyet her daim korunup kollanacaktır…” Bu bildirinin benzeri 1960, 1971 ve 1980 darbeleri yıllarında da görülecektir. Tek değişen meşrutiyet yerine cumhuriyettir.2
1909’da yapılan darbeden sonra Osmanlının önemli güç merkezleri, darbeyi yapan zihniyetin kontrolüne geçmiştir.1912’de Balkan Şavaşı ve Balkan halklarının Osmanlının hakimiyetinden çıkması, 1914’te Osmanlı’nın Birinci Dünya savaşına girmesi ve neticesinde Osmanlı Devletinin ortadan kaldırılması, hep bunların vasıtasıyla olmuştur. Daha sonra bizim kuşağımızın da hatırlayacağı 1960, 1971, 1980 ve 1997 askeri darbe ve muhtıraların tümü, batıya dayanan zihniyet tarafından yapılmıştır. 15 Temmuz 2016’daki darbe girişimi de bunların teşebbüsü olmaktan başka bir şey değildir. Ancak şu farkı vardır ki bu son darbe Müslümanların zekat ve bağışlarının desteğiyle kamufle edilmiştir.
Diğer bir fark da İslam’a karşı yapılan şimdiki darbe, İslam süsü verilerek yapılmıştır. Merhum Seyyid Kutup, düşmanın bu taktiğini güzel bir şekilde şöyle ifade etmektedir: “Bu dinin düşmanları… Bilhassa günümüzdeki yeni nesillerde gelişmeye başlayan İslami diriliş hareketini son derece korkunç şekilde gözetleyip duruyorlar. Hem de beşer ruhunun tabiatıyla birlikte İslami hareketin tarihini de son derece titizlikle inceleyerek ve araştırarak gözetliyorlar. Ve bunun için de son derece dikkat ve itina ile kendilerinin planlayıp hazırladıkları ve haddi zatında yeryüzünün neresinde olursa olsun filizlenen, yeni yeşeren İslami hareketleri yok etmeyi ve ezmeyi hedef alan düşünceler, hareket ve akımları, sistem ve prensipleri değişik şekillerde takdim ederek İslam sembolleriyle sunmak ve üzerine İslam tabelası asmaya çalışmaktadırlar. Bunu, sırf o yalancı tabelaların ve sembollerin arkasına gizlenmiş olan cahiliyetin gerçek çehresini gizlemek ve Müslü- manların bu aldatıcı tabelaların peşinde koşarak hakiki cahiliyete karşı dikilmelerini engellemektir…”3 Onun için bazı laiklerin bu darbeye İslam süsü verilmiş diye Müslümanların darbesi demeleri büyük hatadır, kabul edilemez..
Zaferin Sebepleri
a) Allah’ın (c.c.) yardımı daha sonra Cumhurbaşkanımızın cesaret ve kararlığıydı. Tam zamanında halkı direnişe davet etmesidir. Bazıları o gecede canlı yayında Cumhurbaşkanın bu davetini çok tehlikeli ve yanlış bulduğunu, hatta halkı bu davete icabet etmemesine davet ediyordu. Ancak halkımız bu tür seslere değer vermedi ve Cumhurbaşkanımızın davetine büyük bir coşkuyla icabet ederek ortada olan zafere ulaştı.
c) Daha önceki tecrübelerden istifade edilmesi: Özellikle Mısırdaki zalimlere karşı şiddete başvurmadan yapılan mücadele Müslüman kitleler üzerinde büyük bir etkiye sahip olmuştur. Hatta Filistinli meşhur gazeteci ve yorumcu Yasir El-Zeatire bir makalesinde şöyle bir tesbitte bulunmuştur: “Amerikalıların, Usame bin Ladin’i öldürmelerinin sebebi bin Ladin’in zalimlere karşı mücadelede güç ve silaha başvurmanın hata olduğunun farkına vardığını ve öldürülmeden önceki en son demecinde taraftarlarını şiddeti bırakıp Arap Baharı halklarına katılmalarını istemesidir.
Zaferin Şükrü
- Önce bu zafer nimetinin Allah’tan ( c.c.) olduğunu kesin bir şekilde inanmalıyız. Allah (c.c.) mealen bunu şöyle ifade eder: “Zafer ancak Allah katındandır.”5
- Bu uğurda yaptığımız tüm çalışmaları sadece Allah (c.c.) için yapmamız gerekir, çünkü Allah için yapılmayan hiçbir çalışmanın kabul edilmeyeceğini ve bereketli olmayacağını bilmemiz gerekir. Bu gerçeği ifade eden çok ayet ve hadisi şerif bulunmaktadır.6
- Hak ile batıl mücadelesi süreklidir. Mücadele ettiğimiz düşman madden güç sahibidir. İçimizde çokça hainler mevcuttur. Ondan dolayı çok uyanık olmamız ve uzun vadeli fedakârlığa hazır olmamız gerekir. Bu uğurda harcanan mal, zaman ve çabanın ücreti Allah (c.c.) katında çok büyüktür.
- Halkımızın fedakârlığını hep beraber gördük. Onun için bu halkı daha çok sevip değer vermemiz, eğitimi için ciddi çaba harcamamız lazım. Çünkü halkımız uzun senelerden beridir ciddi İslami eğitimden mahrum bırakılmış. Hatta İslam’dan uzaklaştırmak için çok büyük çaba harcanmıştır. Halkımızla beraber olurken Allah’ın (c.c.) Resulullah’a (s.a.s.) verdiği şu emirleri ölçü almamız icap eder: “İşte Allah’tan bir rahmet iledir ki sen onlara yumuşak davrandın eğer kaba, katı kalpli olsaydın elbette (onlar) etrafında dağılırlardı. Artık onları affet, onlar için mağfiret dile ve (hakkında vahiy gelmeyen bir) iş hususunda onlarla istişare et. Fakat bir görüşte karar kıldığında, artık (işe giriş ve) Allah’a tevekkül et! Muhakkak ki Allah, tevekkül edenleri sever.”7
Allah (c.c.) bu zaferi memleketimiz ve İslam ümmeti için hayır kapılarını açmaya vesile kılsın. Bizi de kendi şükrünü en iyi bir şekilde eda etmeye muvaffak kılsın.
Salih Turgut
1. www.belgelerlegercektarih.com.
2. Soner Yalçın ‘Efendi Beyaz Türklerin Büyük Sırrı’ 31. baskı İst. sh. 135, 2004.
3. Fi’zilal c.3 sh.1648 Beyrut 1400 h. (Tercüme c.7 sh.275.)
4. İbrahim, 7.
5. Ali İmran, 126. Enfal, 10.
6. Riyazussalihin “Riyanın haram oluşu” bölümü.