Mısır’daki 25 Ocak Devrimi’nin başlangıç merkezi Kahire’nin Tahrir Meydanı iken, darbe sonrası direnişin merkezi Kahire’nin Rabiatul Adeviyye ve Nahda Meydanı olmuştu. Dolayısıyla darbe yönetiminin zulüm ve katliam meydanı da burası olmuştu. Rabia Meydanı her ne kadar son yüzyılda dünyanın gözleri önünde olan toplu katliama tanıklık etse de aslında Müslümanların uyanışına ve dirilişine de tanıklık etmişti.
Bu uyanışın sembolü bazen İhvan Hareketi’nin liderlerinden Muhammed Biltaci’nin genç kızı Şehid Esma olurken, bazen meydanları inleten “Gayemiz Allah, Önderimiz Resûlullah, Düsturumuz Kur’an, Yolumuz Cihad, En Büyük Arzumuz Allah Yolunda Ölmektir.” sloganları olmuş, bazen yürekleri okşayan, ruhları canladıran, insanı harekete geçiren “Kardeşim Sen Özgürsün” Marşı öne çıkmış, bazen de Rabia Meydanı’na çağrı anlamında, özgürlük anlamında bir el işareti olmuştur.
14 Ağustos 2015 tarihinde de Rabia direnişi başta İstanbul olmak üzere, Bosna’da, Berlin’de, Newyork’ta ve dünyanın her yerinde Rabia günü olarak anılmıştır.
2015 yılında Rabia direnişi bu kadar şehidin, yaralının ve tutuklunun olmasına rağmen Mısır genelinde devam etti. Mısır’ın genelinde Kelebek Gösteriler şeklinde direniş ve mücadele halka ve şehirlere zarar gelmeyecek şekilde barışçıl bir şekilde devam etmektedir. Müslüman kadın ve kızlara yönelik hukuksuz gözaltı ve işkencelere karşı kolluk kuvvetlerine ciddi tepki verilmiş. Kadınlara yapılan bu uygulamalarına son verilmesi için asker ve polise uygun şekillerde uyarı yapılmış ve neticesinde darbe rejimi, kadın ve kızlara yönelik şiddet ve gözaltıları noktasında geri adım atmak zorunda bırakılmıştır. Fakat erkeklere yönelik hala gözaltı ve psikolojik işkencelere devam ediliyor. Mahkumlar tedavi edilmeyerek de ölüme terk edilmiş durumda cezaevlerinde.
Tutuklananlar cezaevlerinde 30 kişilik koğuş- lara 150 kişi tıkılarak ancak oturacak yer bulacak kadar ağır koşullarda kalırken bir yandan hastalıkların pençesine düşse de açlık grevlerine girildi. Yapılan sistematik işkencelere direndi ve mahkemelerde dimdik, tavizsiz açıklamalar yaparak mücadeleye devam etti. Hatta şimdiye kadar cezaevlerinde devam eden işkencelerde şehit olanların sayısı 200’e yaklaşmaktadır.
Dışarıda kalanlar ise 25 Ocak Devrimini tamamlamakta kararlı olarak, iki yıldır durmadan bölgesel bazda küçük çaplı gruplarla bütün illerde barış- çıl gösterilerine devam ediyor. Bir yandan polisin haksız gözaltı kararlarını, bir yandan mahkemenin haksız cezalarını protesto ederken bir yandan da baltacıların hain saldırılarına karşı önlemlerini alarak meydanı boş bırakmamaktadırlar.
Haklarını sonuna kadar arayan Müslüman Kardeşler 2015’te de devam eden bu gösterilerle halkı bilinçlendirerek, dönen oyunları anlatarak ve ümmeti uyanık tutarak sokakları terk etmeden, hukuki mücadeleyi de sürdürerek devrimi tamamlamadan vazgeçmeyeceklerini göstermektedir.
Özellikle Sisi, CIA ve destekçi dış güçleri tarafından, Müslüman Kardeşlerin elini silaha bulaştırma çabasına girdi. Müslüman Kardeşleri bu sayede terör örgütü gibi göstermeye çalışarak katliam, darbe ve idamları meşru hale dönüştüreceklerdi. Ancak bunu başaramadıklarını görünce yerine Mı- sır’ın Sina yarımadasında silahlı örgütler kurarak Müslüman kardeşler aleyhine terörizm kampanyaları düzenlediler. Oysa ilim, fikir ve amel hareketi olan Müslüman Kardeşler hareketi kuruluşundan bu yana barışçıl çizgisini kaybetmemiştir.
Şu an Mısır’da gelinen noktada ise Sisi’nin tıpkı Esad gibi bir gücü ve tutulacak bir tarafı da kalmamıştır. Ancak arkalarındaki ABD, Avrupa, İsrail ve İran gibi dış güçleri saymazsak.