ÇOCUK EĞİTİMİNDE TEMEL KOORDİNATLAR
Çocuk eğitimi, hayati derecede önemli bir konudur. Çünkü çocuklar, geleceğimizin inşasında en önemli parametrelerdir. Bu bağlamda düşündüğümüzde, çocuk eğitiminde dikkat edilmesi gereken en önemli temel koordinatlar şunlar olmalıdır:
1. Ebeveyn-Çocuk ya da Öğretmen- Öğrenci bağlamında, çocuklarla arkadaş olunmalı. Çocukların duygu ve düşünceleri paylaşılmalı ve ciddiye alınmalı. Onların duyarlılıkları dikkate alınmalı. Peygamber efendimiz, kuşu ölen çocuğun taziyesine gidip başsağlığında bulunarak, acısını paylaşıyor. Bu tavır, hem çocuğu dikkate almak, onu muhatap almak, değer vermek, hem de onun duygu ve düşüncelerini paylaşmaktır.
2. Çocukların başarıları ödüllendirilmeli. Başarılara uygun pekiştireçler verilerek motivasyonları arttırılmalı. Ancak, Başarı-Ödül dengesine dikkat edilmeli. Ödüllerimiz, rüşvete dönüşmemeli.
3. Çocuklar, somut düşünürler. Okul Öncesi dönemde ve İlkokulun ilk 3 yılında, olayları-olguları-nesneyi somut kavramlarla düşünürler. Zihinsel fonksiyonları, soyut kavramları algılayamazlar. Çocuklar neyi yaşarlarsa, onu öğrenir ve uygularlar. Okul Öncesi öğrencileri için şu söz çok yaygındır: “Çocuklar oynarken eğlenir, eğlenirken öğrenir”.
4. Yaklaşımlarımız, çocukların zihinsel dünyasına ve fizyolojik yapılarına uygun olmalı. Sürekli eleştirilen çocuklar; içine kapanık, özgüveni olmayan sorunlu bireyler olarak, kınamayı ve aşağılamayı öğrenir. Hoşgörü ortamında büyüyen çocuklar, sabrı ve tahammülü öğrenir. Güvenin yoğun olduğu ortamlarda büyüyen çocuklarda özgüven gelişir. Takdir edilen ve onurlandırılan çocuklar, takdir etmeyi ve değer vermeyi öğrenir. Sevgi ikliminde yetişen çocuklar, sevmeyi ve sevilmeyi öğrenir. Dostlukların kurulduğu ortamlarda yetişen çocuklar, başkalarıyla dostluklar kurmayı öğrenir.
5. Çocukların hayal dünyalarını geliştirmede katkı yapmalı ve teşvik etmeliyiz. Unutmamalıyız ki, onlar ayrı bir çağı inşa edecek geleceğin mimarlarıdır. Hz. Ali’nin “Çocuklarınızı çağınıza göre değil, çağlarına göre yetiştirin” uyarısını dikkate alarak, ileri projeksiyonlarla motivasyonları arttırılmalı. Çocuklarda bir potansiyel akıl var. Bu potansiyel aklı, kinetik akla dönüştürmede bütün Bilimsel Yöntem ve Teknikleri kullanmak durumundayız. Bunun çocuklardaki zihinsel fonksiyonların gelişimine müthiş katkı yapacağı açıktır.
6. Çocuklar, yaptıklarından dolayı yargılanmamalı. Öğretmenler ya da Anne-Babalar, çocuklara hitap ederken, ”Aptal”,” Geri zekâlı”, “Mankafa”, “Sersem”, “Yapsaydın şaşardım” v.b. aşağılayıcı kavramlar/sözcükler kullanmamalılar. Aksine, “Aferin”, “Koçum”, “Size güveniyorum”, “Yapacağınızdan eminim”, “Sizde bu başarı potansiyeli vardır.” Şeklindeki motivasyon yüklü sözcüklerle yaklaşmalılar. Bu yaklaşım tarzımız, çocuklarımızın başarı katsayısını arttıracağı kuşkusuzdur.
7. Ebeveyn ve Eğitimciler olarak, çocukların yetişmesinde birinci derecede sorumluluklarımız vardır. Şunu unutmamalıyız ki, “Çocuklarımızın ayaklarına batan dikenler, ya bizim ektiklerimizdendir ya da biçmediklerimizdendir.” Bu sorumluluk bilinciyle harekete etmek durumundayız.
8. Çocuklarda taklit, çok yaygındır. Bu, olumsuz yönde kullanılabileceği gibi, olumlu yönde de kullanılabilir. Bu bağlamda Anne-Baba ve Öğretmenler, öğrenciler için Rol-Model kişilerdir. Rol-Model kişiler, Söylem ve eylemlerinde, tutum ve davranışlarında olumlu bir tavır içinde olmaları durumunda, çocuklar-öğrenciler de onları örnek alarak, olumlu yönde etkilenirler.
9. Önemli bir araştırmanın sonucunda ortaya konan tespitler şu şekilde sıralanmıştır:
“a) İnsan, kalıtımsal özelliklerle dünyaya gelir.
b) Bu kalıtımsal özellikler, çevresel faktörlerle şekillenir.
c) Ebeveynle ilişkinin yoğunluğu, zihinsel gelişimi etkiler.
d) Küçük yaşlarda kazanılan alışkanlıklar hayat boyunca sürdürülürken, çevresel faktörlerin etkisiyle de şekillenme sürecini devam ettirir.”
Bu bilimsel gerçekler çerçevesinde yapılacak çalışmalar, çocuklarımızın yetişmesinde önemli katkılar yapacağı aşikârdır.
Çocuklarımız, geleceğimizdir. Geleceğimize gözümüz gibi bakmalıyız. Onları her türlü ayrık otlardan sakındırırsak, ancak o zaman geleceğimizin inşasında emin adımlarla yürüdüğümüzü söyleyebiliriz.
Çocuklarımızın yolu ve bahtı açık olsun.
ÇOCUK EĞİTİMİNDE TEMEL KRİTERLER
Çocuk eğitiminde dikkat edilmesi gereken temel kriterler şunlardır:
“Sevgi, İlgi, Bilgi”
“SEVGİ”
Çocuk için sevgi, su, hava ve ekmek gibi temel bir ihtiyaçtır. Havasız, oksijensiz, susuz ve ekmeksiz kalan bir insanın durumu neyse, sevgisiz kalan bir çocuğun durumu da aynıdır. Mevlana, “Sevgisiz insan, kanatsız kuş gibidir” der.
Anneler, sadece çocuk doğurmazlar. Onlar, sevgi toplumunu inşa ederler. Çocukların karınlarını doyurdukları gibi, ruh dünyalarını yaratılış fıtratına uygun olarak inşa ederek, Akıl-Kalp-Mide ve Ruh dengesi çerçevesinde geleceğin özlenen neslini yetiştirirler.
Bir Bilge kişi, “Sevgi, reçetesiz satılan ve hiçbir yan etkisi olmayan kusursuz-mükemmel bir ilaçtır” der. Herkese ve her kesime tavsiye edilir.
Sait Çamlıca, “Çocuk Eğitiminde 33 Hata” adlı eserinde, sevgiyi üçe ayıran Toyotome’nin yaklaşımını ve1993 Gölcük depremindeki bir anekdotu aktararak şunları söyler:
“1. Eğer (İf) türü sevgi: Belirli beklentileri karşıladığınızda bize karşı beslenen duyguların cinsi, bu eğer seviyesinde saklı. Eğer sınıfı geçersen, LYS’yi kazanırsan…
2. Çünkü (because) sevgisi: Bu tür sevgide kişi bir şey olduğu, bir şeye sahip olduğu ya da bir şey yaptığı için sevilir. Buna koşullu sevgi denir… Ben seni seviyorum çünkü…
3. Rağmen (in spite of ) sevgisi: Gerçek sevgide insan bir şey olduğu için değil, bir şey olmamasına rağmen sevilir.
Yüreklerin en çok susadığı sevgi budur. Dünyamızdaki en büyük sorun “rağmen” türü sevginin yeterince olmayışıdır”.
Gölcük Depreminde eşini, büyük kızını ve iki kolunu kaybeden Halil Bey Şunları söylüyor:
“Allah(cc) bize iki kolu çalışmaktan öte sevgiyi göstermek için vermiş. Bize verilen iki kolun en mühim görevi sevdiklerine sarılmakmış. Yüreğimizdeki sevgiyi taşımak için kullanılan elleri, ben dövmekte ve hakarette kullandım. Ey iki kolu sağlam insanlar! En sevdikleri hala yanında olanlar! Durmayın sarılın. Benim protez kollarım, yüreğimi yavruma taşıyamıyor”.
Halil Beyin bu uyarısına herkes kulak vermeli. Bu sevgi türünde “hayat” vardır.” Kalpten kalbe bir yol vardır” hikmetli sözünde, bu sevgi türü saklıdır.
“İLGİ”
Sevgi, ispat ister o da ilgidir. Sevginin ispatı ancak gösterilen ilgiyle ortaya çıkar.
Bir bahçıvan, bahçesinde yetiştirdiği çiçeklere, güllere, meyve ağaçlarına gösterdiği ilgi kadar sevdiğini iddia edebilir. İlgi yoksa sevgi de yoktur.
Ağaçlar ve çiçekler için su ne anlam ifade ediyorsa, çocuklar için de ”ilgi” odur. İlgi, ab-ı hayattır, hayat suyudur, can suyudur.
Anne-babalar, çocuklarına zaman ayırıp, onlarla arkadaş-sırdaş olmalı, onların sorunlarını-problemlerini paylaşarak, hemhal ve hemdert olmalılar.
Sait Çamlıca,
“Meyvenin tadını,
o meyvenin yetiştiği daldan,
dalın bağlı olduğu ağaçtan,
ağacın tohumundan,
tohumun ekildiği topraktan ve toprağın bulunduğu ortamın havasından ayrı düşünürseniz,
“Bu meyve niçin bu kadar acı ?” sorusunun cevabını bulamazsınız” der.
Hiç kuşkusuz, “Çocuk, Dünya hayatının ziynetidir”. Çocuk, ailenin de en güzel meyvesidir. Bu meyvenin, “acı meyve”ye dönüşmemesi için dört başı mamur bir ilgiye ihtiyaç vardır.
Bugün gerek ailelerde, gerekse okullarda, çocuklarımızın ihtiyaç duyduğu iki temel parametre, ilgi ve rehberliktir. Bilimsel bilgiyle donatılmış bir ilgi ve sevgi odaklı bir rehberlikle amaçlanan hedeflere ulaşma sağlanır.
Anneler-babalar ve öğretmenler, sorumluluk bilinciyle yakın ilgi ve pozitif rehberlikle çocuklarımızın geleceğini inşa etmede önemli katkılar yaparlar.
“BİLGİ”
İlgi, hiç kuşkusuz bilgi gerektirir.
Bilgi kulaktan duyma olmamalıdır. Bilgi, kaynağa dayalı olmalıdır. Kaynağı belli olmayan bilgi, bazen yarardan çok zarar getirir.
Bir bilge kişi, “İlim aklı, irfan kalbi ikna eder” der. İlim ve İrfan merkezli bir bilgi, akıl-kalp dengesini ve uyumunu sağlar. Böyle bir bilgi, olayların ve olguların arka planını, hikmet ve gayesini araştıran, inceleyen, sorgulayan ve analiz eden aklı ve kalbi inşa eden mükemmel bir bilgidir.
Bilimsel bilgiyle, çocuklarımızın “aklını ilimle”, “kalbini irfanla” donatan ve Çamlıca’nın, “Çocuklarımızın ayaklarına batan dikenler ya bizim ektiklerimizdendir ya da biçmediklerimizdendir” sözünün gerektirdiği sorumluluk bilinciyle hareket eden eli öpülesi Bilge Öğretmenlere ihtiyaç vardır.
Öğretmenlerimiz bu bilinçle, ihtiyaç duyulan temel bilgileri vererek çocuklarımızın zihinsel-düşünsel ve fiziksel gelişimine önemli katkılar yaparlar.
Çocuk eğitiminde, korkuya dayalı bir eğitim anlayışına yer yoktur. “Korku ikliminde bilgi yeşermez”. Öğrenci korktuğu ya da korkutulduğu zaman, beyinde öğrenmeyi salgılayan madde ya yavaşlar ya durur. Öğrenme, korkunun şiddetiyle ters orantılıdır. Korkunun şiddeti arttığı zaman o oranda öğrenme azalır.
Sevgi merkezli ve insan odaklı bir anlayışla verilen eğitim, çocuğun severek bilgi edinmesini sağladığı gibi, akıl-kalp-ruh dengesini sağlayan ve çocuğun şahsiyetini inşa eden bir süreçtir. Bu süreç, altın-oranda yürürse, yaratılış fıtratına uygun doğal hayatın inşasına süreklilik ve hayatiyet kazandırır.