Kardeşlerimizden biri, bir defasında tedavi amacıyla bulunduğu bir hastanede bir hemşireye tesettürü tavsiye eder. Bulunduğu ortamı fırsat bilerek emr-i bilmaruf ve nehy-i anilmünker yapmıştır. Bir müddet sonra hakkı tavsiye eden bu hocamızı tanıyan bazı öğrencilerin tedavi amacıyla o hastaneye yolu düşer. Öğrenciler kendi aralarında konuşurlarken cümleler arasında hocanın ismi de geçer. O sırada hemşire emr-i bilmaruf yapan hocanın ismini duyunca öğrencilere “Ayder’de hizmet veren hoca mı?” diye sorar. Öğrencilerin “evet” demesi üzerine hemşire hanım, “Ona selamımı iletin ve tesettürü tavsiye ettiği hemşirenin kapandığını söyleyin” der.
İşte her yeri davet alanı bilmenin neticesi! Tebliği yapan da tebliği alan da sevaba erişti. Her Müslüman fert, bu davet bilincine erişmeli. İslam aleminin Hz. Peygamberin Mekke günlerini yaşadığı şu çağda, III. Dünya savaşının Müslüman Kardeşlere karşı yapıldığı şu dönemde böylesine önemli salih bir amele/her yeri davet alanı olarak bilmeye çok çok muhtacız. İslam aleminin eski şan ve şeref dolu günlerine kavuşabilmesi için her Müslüman davetçinin bu ameli olabildiğince hararetle yapması en büyük vazifedir. Bu manada yaz günlerini fırsat bilip davet sahasını daha da genişletmek kaçınılmazdır. Allah bizleri iyiliği emreden, kötülükten de nehyeden kimselerden kılsın.