Modern zaman, insanları öyle ruhsuz bir hale getirdi ki kelimelerle ifade etmek adeta mümkün değil. Mesela Gazze’de tüm dünyanın gözü önünde insanın saygınlığına, hürmetine yaraşmayacak zulümler, katliamlar vs. yapılırken dünyanın geri kalan kısmının kınamaktan başka bir şey yapmadığına üzülerek şahit olmaktayız. Hâlbuki çıkarlarına uyduğu zaman bir hayvan için bile binlerce -sözde- aydınlar, başkanlar vesaire toplanır, hayvan haklarından dem vururlar. Ama çıkarlarına uymayan/kendi dinlerinden olmayan insanlara yapılan zulümler karşısında ise bırakın insan haklarından bahsetmeyi aksine zalimin yanında bile durduklarını, çifte standart uyguladıklarını daha açık bir ifadeyle ikiyüzlü bir alçaklık içerisinde olduklarını görürsünüz. Bizler zaten onların bu ikiyüzlülüğünü biliyorduk fakat Gazze sayesinde aynel yakin tüm dünyayla birlikte görmüş olduk. Sadece biz değil, Müslüman olsun olmasın herkes (tabii gözlerine, kulaklarına perde çekilmemiş herkes) görmüş oldu. Allah’ın bu vesileyle kendilerine hidayet verdiği birçok kişi de oldu. Onların hidayetlerinde zorluklar, sıkıntılar, zulümler karşısında imanının gerektirdiğini yerine getiren mazlum Müslümanlar en büyük pay sahibidirler. Allah onlardan razı olsun. Bizleri de onlar gibi dimdik, sabırlı ve sebat sahibi kullarından eylesin.
İmanın gereklerini yerine getirmede en ufak tereddütte bulunmayan, bir avuç olmasına rağmen dünyaya meydan okuyan Gazze… Canlarını, mallarını ve tüm benliklerini feda ederek derin uykuda olan İslam ümmetinin uyanışına vesile olan Gazze… Onlar üzerlerine düşeni yaptılar ve yapmaktalar. Peki ya siz ne yapmaktasınız!? Bizler ne yapmaktayız!?
Kendimizi değiştirelim hiç olmazsa. Geç olmadan, sağımıza solumuza bakıp da onlardan bir şeyler beklemeden sadece kendimize dönüp varlığımızı sorgulayarak, konumumuzu belirleyerek ve en önemlisi hedefler belirleyerek ve hiç durmadan harekete geçelim. Bir şeyler yapalım, elimizden ne geliyorsa beklemeden, yapalım. Çünkü yarın çok geç olabilir. “Erteleyenler helak oldu.” sözü ne kadar da doğru bir söz! Gerçekten de “erteleme” illet bir hastalık gibidir. Bu yüzden zaman neyi gerektiriyorsa hemen onu yapmalı ve ertelememeliyiz! Çünkü belli bir yaştan sonra insanlara yıllar aylar gibi gelir. Hâlbuki zaman hızla akmakta, hiçbir şey yerinde durmamaktadır. Bu nedenle “yerinde sayma” diye bir şey yoktur diyebiliriz. Çünkü her şey ilerlediği için kişi gerilemiş olur. Dolayısıyla sürekli bir şekilde kendimizi geliştirmemiz ve yenilememiz gerekir. Bunu sağlamanın ise farklı yolları vardır. Öncelikle eğitimimizi ihmal etmemeli, sürekli (hayat boyu) kitap okuma alışkanlığı oluşturmalıyız. Okuduğumuz kitabı hemen bitirme zorunluluğumuz yoktur fakat hayatımızda kitap okumadığımız bir dönemin olmaması gerekir. Bunu sağlamak elbette zordur fakat kendimizi yenilemenin ve geliştirmenin yollarından biri de kutsal sayılan zamanları fırsat bilmektir. Yine bir Ramazan ayının arifesindeyiz mesela, Ramazan’ı fırsat bilip hayatımızın dönüm noktası haline getirebiliriz. Adeta “bu Ramazan öncesi hayatımız” ve “bu Ramazan sonrası hayatımız” şeklinde ayırt edebileceğimiz bir yaşantıya geçebilmeyiz. Daha bilinçli olmalı ve Allah’a kul olabilme yolunda emin adımlarla ilerleyebiliyor olmalıyız.
(Bu arada bilinçli Müslümanların daha önce de uygulayageldikleri fakat çoğu Müslüman’ın önceleri önemsemediği fakat Gazze’nin onlara hatırlattığı “boykot” meselesini küçümsememeli hayat boyu devam ettirmeliyiz. Çünkü modern dünyada ekonomi en büyük silahlardan biridir ve önemini koruyacaktır.)

Bu yazıya yorum bırakmak ister misiniz?