Son iki yüzyıldır Batılı sömürgeciler dünyayı kendileri bölüştü. Bunlardan Dünya’nın en büyük sömürge devleti olan İngiltere, 19. ve 20. yüzyılın ortalarına kadar nice ülkeyi sömürgesi altına almıştı. 20. Yüzyılın ortalarından itibaren bu devletlerin çoğundan İngiliz askerleri çekildi. Bu devletler görünürde işgalden kurtuldular. Ancak onlarca yıldır ABD ve İngiltere ile diğer sömürgeci devletler, zayıf olan bu devletleri ne sömürmekten geri durdular ne de yönetmekten.
Önceleri Yahudilerden nefret eden Hristiyanlar, Protestan mezhebinin etkisiyle özellikle İngiltere ve ABD olmak üzere Yahudilere sempati duymaya başladılar. Siyonizm’in etkisiyle Hristiyanlığın içine sokulan fikirlerle Evanjelizm meydana geldi. İngiltere ve ABD yöneticileri, Siyonist Yahudi zenginlere kul köle olan bu akımın temsilcilerinden seçilir oldular. Daha birçok Avrupa devletinin yöneticisi de bunlara kul köle oldu. Böylece bunlar, Siyonist Yahudilerin bütün isteklerini yerine getirmeye başladılar. Bu fitneci Siyonist Yahudilerin Filistin ve çevresindeki İslam coğrafyasında Siyonist bir devlet kurma fikirlerini uygulamaya başladılar. Sömürgeci Avrupa ve Siyonist Yahudiler, 19. Yüzyılın başında Müslümanların da zayıflığından istifade ederek bu fitneci toplumun Filistin’e yerleşmesine öncülük ettiler.
11 Aralık 1917’de İngilizlerin Kudüs’ü işgal etmesiyle Filistin’de İngiliz askeri yönetimi başlamış oldu. Bu işgalle birlikte Balfour Deklarasyonu yayınlandı. Filistin’de bir Yahudi devletinin kurulmasına yol açacak bu girişim ile dünyanın çeşitli yerlerinden Filistin’e göç eden Yahudiler, İngilizlerin himayesinde terör grupları kurdular. Bu Yahudi terör grupları İngilizlerin himayesinde Filistinlilere saldırmaya başladılar. Filistinliler için bu tarihten sonra öldürülme, yağma ve talan ile zulüm ve çileli bir hayat başladı.
Birinci dünya savaşına kadar İngiltere Yahudi Siyonistlerin Filistin topraklarına yerleştirilmesine öncülük ediyordu. 1948 yılında İngiltere, bu bölgenin sorumluluğunu ABD’ye devrederek Filistin’den çekileceğini ilan etti. Mazlum ve mücahid Filistinliler için daha büyük bir imtihan başlıyordu. Siyonist çeteler Filistin topraklarında kendi devletlerini kurmak için her türlü zulüm ile saldırıya geçtiler. Kendilerine kucak açmış olan nice Filistinliyi yerlerinden ettiler. O günden sonra Filistinliler zorbalıkla karşılaşıyor, şehit ediliyor, evleri ellerinden alınıyor veya yıkılıyor, tarlaları ve ekinleri zorla ellerinden alınıyor, yurtlarından sürgün ediliyorlardı. Topraklarından çıkarılan Filistinliler bir daha topraklarına dönemiyor, gittikleri yerde yaşamak zorunda bırakılıyorlardı.
Filistin haritasına bakıldığı zaman, haritanın çok az bir kısmında kalmış olan Filistinlilerden kalanlar da oradan çıkarılmak için Siyonistler ellerinden geleni yapıyorlar. Bütün olumsuzluklara rağmen birbirinden bağı koparılmış olarak yaşamak zorunda bırakılan Filistinliler, kaldıkları yerleri canları pahasına korumaya çalışıyorlar. Onların bu cesareti ümmetin diğer Müslüman toplumlarına büyük bir cesaret ve kahramanlık örnekliği sunuyor.
Özellikle Gazze’deki Müslümanlar ve orada seçimle yönetime gelen HAMAS, şehrin açık cezaevi haline getirilmiş olmasından tutun bütün kıt imkânlarına rağmen Siyonist İsrail’e karşı duruşlarından hiçbir şey kaybetmeden Gazze’yi savunmaya devam ediyorlar.
Gazze’ye aylardır hiçbir temel ihtiyaç maddesinin girişine izin verilmiyor. Gazze herkesin gözleri önünde bombalanıyor, orada katliamlar yapılıyor. Gazze’de çocuklar, kadınlar, ihtiyarlar bombalar altında yaşam mücadelesi veriyor, şehid ediliyor. İsrail terör şebekeleri hastaneleri dahi bombalıyor. Bebeklerin, çocukların parçalanmış bedenleri yürekleri yakarken Siyonistler eğlence partileri düzenliyorlar. Bütün dünya Siyonist İsrail’in hukuk tanımaz ve had bilmez zulmüne karşı sessiz kalıyor. Bu sessizlik artık katil İsrail’e ikrar mahiyetinde bir desteğe dönüşüyor ve gün geçtikçe zulmünün şiddetini arttırmasına sebep oluyor.
Buradan şunu haykırmak istiyorum! Nerede insan hakları savunucuları, nerede kadın hakları savunucuları, nerede çocuk hakları savunucuları?
Bütün insanlık bu zulme sessiz kalabilir. Ey ümmeti Muhammed bizler de bu zulme sessiz kalacak mıyız? Bu zulme sessiz kalırsak Allah korusun bu zulüm bir gün gelip bizleri de bulmaz mı?
Müslümanların şunu unutmaması gerekiyor: Siyonist terör şebekelerine anlayacakları dilden cevap vermedikçe geri adım atmayacaklardır. Siyonistlerin gelir kaynağının çoğu Müslüman ülkelerdeki Yahudi mallarından elde edilen gelirlerdir. Bu şirketler Müslüman toplumlardan para kazanıp açıkça gelirlerinin bir kısmını Siyonist çetelerine göndermekten imtina etmiyorlar. Çünkü biliyorlar ki Müslümanlar hala onların mallarını almakta ısrar edecekler. Ey ümmeti Muhammed! Ne zamana kadar ‘ama bu mallar da kalitelidir canım’ diye almaya devam edeceğiz. Neden Müslüman halklar Yahudi mallarını boykot etmeyip de onlara doğrudan destekte bulunurlar? Buradan tüm Müslümanlara çağrıda bulunuyoruz! Kardeşlerimizin daha fazla öldürülmesine daha ne kadar destekte bulunacağız. Özellikle Siyonistlerin bu katliamlarını görüp İsrail’e ve Siyonistlere desteklerini açıklayan malları ne zamana kadar almaya devam edeceğiz. Artık boykot etmeyi düşünmüyor musunuz?
Müslüman Ülkelerin Liderleri Neyi Bekliyorlar?
Müslüman liderler, İsrail terör şebekesinin Arz-ı Mev’ud diye bütün dünyaya duyurduğu haritayı gerçekleştirmesini mi bekliyorlar? Gazze düşerse sıranın diğer İslam beldelerine geleceğini görmüyorlar mı? HAMAS’ın Gazze’de, Kudüs’te Filistin’in genelinde ümmetin şerefini ve namusunu koruduğunu görmüyorlar mı? İslam ülkeleri uykudan ne zaman uyanıp Siyonistleri kınama mesajları yayınlamak yerine harekete geçecekler. ABD’nin binlerce km öteden İsrail’e destek için gönderdiği savaş gemisinin tatil yatı olmadığını artık görecekler mi? Kâfir, kâfire binlerce km öteden destek için gelirken Filistin’in yanı başında bulunan Müslüman devletler kendi işgallerini mi beklemektedirler?
İsrail terör şebekesi Gazze’yi ve HAMAS’ı yerle bir edeceğini söylüyor. Biz burada diyoruz ki her hesabın üstünde hesabı olan Allah (c.c) var. Allah (c.c) Bakara suresi 249. ayetinde şöyle buyurmaktadır: “Nice az topluluk vardır ki, Allah’ın izniyle, kalabalık topluluğa üstün gelmiştir. Allah da sabredenlerle beraberdir” (Bakara 286). Gazze şehri sadece Gazze’den ibaret değildir. Gazze şehrini yerle bir etseniz de her İslam ülkesinde, her Müslümanın gönlünde bir Gazze şehri vardır. HAMAS sadece Gazze’den değil Müslümanların yaşadığı bütün coğrafyalardan üzerinize gelip Allah’ın izniyle taşların ve ağaçların arkasına saklanacağınız günü sizlere gösterecektir.
Değerli kardeşlerim İslam ümmeti her zaman böyle suskun kalıp zulüm mü görecek? Hayır, bizler inanıyoruz ki “…Kâfirler istemese de Allah nurunu tamamlayacaktır.” (Saff 8). İslam’ın Roma’ya hâkim olacağını Hz. Peygamberimiz (sav) bizlere müjdelemektedir. Gün gelecek İslam’ın adaleti, Filistin topraklarında hâkim olacağı gibi Avrupa’nın tüm şehirlerine de İslam hâkim olacak İnşaallah. Rabbimizden isteğimiz tüm dünyaya İslam’ın adaletinin hâkim olduğunu bizlere göstermesidir.
HAMAS’ın işgale karşı direnişini selamlıyoruz.
Yaşasın Filistin Direnişi!
Yaşasın Başkenti Kudüs olan Bağımsız Filistin Devleti,
Kahrolsun Siyonist Terör Devleti! …

Bu yazıya yorum bırakmak ister misiniz?