Yapıcı(samimi) eleştiri yapmak tabirini hepimiz duyarız. Ancak bu tabirin gerçekte ne olduğunu biliyor muyuz? Kimimiz yapıcı eleştiriyi kibar bir dille kırmadan dökmeden, süslü sözlerle ifade etmek olarak anlamaktadır. Ya da suya sabuna dokunmadan üstün körü konunun özüne değil de ayrıntıları hafifçe değiştirtmek olarak görebiliyoruz. Elbette üslubumuzun kibar ve kırıcı olmaması lazım; ama gerçek manada yapıcı eleştiri bu değildir. Bu manada yapıcı eleştiri yapmak ve aynı zamanda eleştiriye açık olmak bir sanattır.
Yapıcı eleştiri öze dönük eleştiridir. Gelişimin ve geliştirmenin anahtarıdır. Zira eleştirilebilen bir şeyin geliştirilebilen bir tarafı vardır. Yapıcı eleştiri, ya çözüm üreticidir ya da dikkati sorunun çözüleceği noktaya toplar ve fikir üretir. Yapıcı eleştiri SAMİMİYET REFERANSLI ELEŞTİRİLER… uğraş ister, kafa yormayı gerektir; eleştirdiği şeyi sahiplenmeyi ve onu dert edinmeyi gerektirir, samimiyet gerektirir en önemlisi. Yapıcı eleştiri’nin bir diğer özelliği: sizi uğraştığınız yanlış, hatalı, boğucu, tutarsız uygulamalardan alıp; daha doğru, nitelikli, size ve çevrenize yarar sağ- layacak bir aşamaya getirecek yolları sunabilecek bir bilgi olmasıdır.
Yapıcı eleştir denildiğinde aklıma hep şu hikâye gelir:
Hindistan’da çok ünlü bir ressam varmış. Herkes bu ressamın yapıtlarını kusursuz kabul edecek kadar be- ğenirmiş ve ona “Renklerin Ustası” anlamına gelen Ranga Guru derlermiş.
Onun yetiştirdiği bir ressam olan Racigi ise artik eğitimini tamamlamış ve son resmini bitirerek Ranga Guru’ya götürmüş ve ondan resmini değerlendirmesini istemiş.
RANGA GURU;
Sen artık ressam sayılırsın Racigi. Artık senin resmini halk değerlendirecek, diyerek resmi şehrin en kalabalık meydanına götürmesini ve meydanda en görünen yere koymasını istemiş. Yanına da kırmızı bir kalem koyarak halktan beğenmedikleri yerlere çarpı koymalarını rica eden bir yazı bırakmasını istemiş.
Racigi denileni yapmış. Racigi birkaç gün sonra resme bakmaya gittiğinde görmüş ki tüm resim çarpılardan neredeyse görünmüyor. Çok üzülmüş tabii. Emeğini ve yüreğini koyarak yaptığı tablo kırmızıdan bir duvar sanki.
Resmi alıp götürmüş Ranga Guru’ya ve ne kadar üzgün olduğunu belirtmiş. Ranga Guru üzülmemesini ve yeni bir resim yapmasını istemiş. Racigi yeniden yapmış resmi ve gene Ranga Guru’ya götürmüş.
Ranga Guru resmi tekrar şehrin en kalabalık meydanına bırakmasını istemiş. Ama bu defa yanına bir palet dolusu çeşitli renklerde yağlı boya, birkaç fırça ile birlikte insanlardan beğenmedikleri yerleri düzeltmesini rica eden bir yazı bırakmasını istemiş.
Racigi denileni yapmış. Birkaç gün sonra gittiği meydanda görmüş ki resmine hiç dokunulmamış, fırçalar da boyalar da bırakıldığı gibi duruyor. Çok sevinmiş ve koşarak Ranga Guru’ya gitmiş ve resme dokunulmadığını anlatmış.
RANGA GURU DEMİŞ Kİ;
Sevgili Racigi, sen ilk resminde insanlara fırsat verildiğinde ne kadar acımasız eleştirebileceklerini gördün. Hayatında resim yapmamış insanlar dahi gelip senin resmini karaladı. Oysa ikinci resminde onlardan hatalarını düzeltmelerini istedin, yapıcı olmalarını istedin. Şunu hiç unutma sevgili Racigi, kötü yönde eleştirmek kolaydır, yapıcı eleştiride bulunmak ise eğitim gerektirir.
Öte yandan eleştirisi yapılan kişi ya da kurumlar, çoğu zaman kendisine yapılan onlarca yıkıcı eleştiri olduğu için yapılan her eleştiriye önyargıyla yaklaşıp kendisine yöneltilen eleştirileri pek dikkate almazlar. Oysaki ne kadar yıkıcı ve samimiyetsiz eleştirilere maruz kalırsak kalalım, gelen her eleştiriye; bizi ya da kurumumuzu geliştirecek, ileriye götürecek samimi, içten ve iyi niyetli yapıcı eleştiri olarak yaklaşmalı ve yapılan eleştiri üzerinde iyice düşünmeliyiz. Bu noktada özellikle kurumların; gelen her eleştiriye aynı iştiyakla yaklaşmaları gerekir. Bin yıkıcı eleştirinin ardından bile; bin birinci eleştirinin samimi ve yapıcı olabileceğini unutmamaları gerekir. Büyük başarılar ve gelişimler; ancak bu a nlayışla elde edilebilir.
Sonuç olarak; yapılan eleştiriler samimiyet referanslı olmalı ve eleştirilen kişi ya da kurumlar samimiyetle yaklaşmalı. Üslup önemlidir; ama akıllı kişi ve idareciler şekle takılmaz, odağa ve denilene bakar. Kendisine yapılan samimi eleştirilere karşı ‘bana bir harf öğretenin kölesi olurum’ sözüne nazire olarak; ‘beni bilerek ve samimiyetle eleştirenin elinden öperim’ diyebilmesi gerekir.