Toplumun temel taşı olan aile, evlilik yoluyla kurulmaktadır. Bu itibar ile neslin devam edebilmesi için evlilik şarttır. Aksi halde evlilik dışındaki ilişkilere baktığımız zaman adeta nesil zehirlenmesi meydana gelmektedir. Dinimizin de emri olan evlilik aile yapısının bozulmaması, soyun devamı ve neslin kaybolmaması gibi çeşitli hikmetleri içerisinde barındırmaktadır.
Cenabı Allah, evlilik yoluyla kadını erkeğe, erkeği kadına birer örtü kılmıştır. Bu hayâ örtüsünü koruduğumuz müddetçe sıcak bir aile ortamının oluşması, huzur ve güven ortamının oluşması kaçınılmaz olur. Tabi böyle bir aile ortamını oluşturabilmesi için İslâmî bir kimliğe sahip olmamız gerekmektedir. İslâmî kimliğe sahip biri Rabbinin kendisinden ne istediğini bilir ve Rabbinden hayâ ettiği gibi Rabbinin rahmetinden ümit var olur ve Rabbinin gazabından da korkar. Ümit var olduğu zaman aile, maddi ve manevi olarak meydana gelen sıkıntılarda sabretmesini bilir. Kişi rabbinden korktuğu zaman ailesine sahip çıkmayı ve onlara karşı merhametli olmayı bilir. Erkek kadınına sahip çıkmayı, kadın da erkeğine sahip çıkmayı bilir. Erkek Havva’sına Âdem olmayı, kadın da Âdem’ine Havva olmayı bilir.
Toplumun temel taşı aile, dağılmaya veya tahribat görmeye küçümsenmeye başladığı zaman, toplumda her türlü çirkinliğin meydana geleceğini unutmamalıyız. Yetimhanelerin çoğalması, kürtaj olaylarının artması, babasız bebeklerin çoğalması toplumun temel taşlarıyla oynandığını bize göstermiyor mu?
İşte İslâmî kurallara göre bir aile ortamı oluşturulmadığı zaman meydana gelen hâdiseler de bir toplumun uçuruma doğru sürüklendiğini bizlere göstermektedir. İslâmî bir evlilik yapılmadığı veya sürdürülemediği zaman küçücük çocukların; “Anne! Lütfen ölme” haykırışlarını daha çok duyacağız. Bunun için aile oluşturulurken kimin kimle evlendiği, evlenmeden önce ne gibi kriterlere hassasiyet gösterdiğine dikkat etmeliyiz. Ailenin ilk adımı olan evlilikte kadın için de erkek için de eş adayı çok önemlidir.
Malın ve mülkün malikinin yüce Allah olduğunu düşünerek zenginlikle evlenilemeyeceğini, sadece güzelliğe takılarak bir ömür boyu güzel kalınamayacağını, şöhretin gelip geçici olduğunu düşünürsek, hayalini kurduğumuz huzurlu bir aile ortamını oluşturabiliriz.
Bu biraz da bize bağlıdır, çünkü başımıza gelen şeyler gönlümüzün halindendir. Gönlümüzün hali ne halde acaba? Gönlümüzün hali malda mı? Gönlümüzün hali güzellikte mi? Gönlümüzün hali soyda mı? Gönlümüzün hali din de mi?
Bizim evliliğimiz, dinî anlayışla yapılan bir evlilik olmalı, bundan kasıt sadece namazında, orucunda, zekâtında, haccında olan kimse değil. Çünkü Allah Resûlü güzel ahlakı tamamlamak için gönderildi. Güzel ahlakta kemale eren kimselerin din anlayışı kastedilmektedir.
Çocuğum zengine gitsin diye yıllarca zengin bekleyip çocuklarını bekletenler! Daha iyisi gelir diye bekleyenler! Bekleyedurun… Huzura erebilmek için bir beklentiye değil ayağınızın altındaki cennet fırsatını ertelemeye değil huzura davet eden bir aile ortamını yakaladığınız zaman o huzur davetine icabet edin ki, huzura erebilesiniz. Çünkü Yüce Allah, buyuruyor ki;
“Kendileri ile huzur bulasınız diye sizin için türünüzden eşler yaratması ve aranızda bir sevgi ve merhamet var etmesi de O’nun (varlığının ve kudretinin) delillerindendir. Şüphesiz bunda düşünen bir toplum için elbette ibretler vardır.” (Rum, 21)
Bu ayet bizlere huzurun adresini tarif etmektedir. Bu ayetin muhatabı olarak kendimizi görürsek, huzurun adresini bulmuş oluruz.
Ve evliliğin adresleri şu tanımlarda gizlidir: Düşman cephesinden ganimet alır gibi erkek tarafına yüklenilmeyen bir evlilik anlayışı. Allah rızası içinse maddiyata takılmayan ve çok eşya, çok borcun huzur olmadığını idrak eden bir evlilik anlayışı.
Evlilik demek, gönül ortaklarını bir otakta cem etmektir. Evlilik demek, çanak çömlekleri toplamak olmadığını bilmektir. Evlilik demek, bir çift fazla bilezik istemek değil de beş vakit namazına ziyade olarak bir vakit teheccüt kılıyor olanını tercih etmektir. Evlilik demek, saraylarda yaşamak değil eşlerin birbirlerinin gönül saraylarında yaşamaktır. Evlilik demek, maddeden manaya doğru imanı kemale erişmiş biri olarak bir aile hayatı yaşamaktır. Evlilik demek, anam babam senin için feda olsun ya Resûlallah diyebilen, mümin ve mümine kimseleri yetiştirebilmektir.
Evlilik demek, Allah ve elçisinin emrini yerine getirmektir. Evlilik demek, dünyada aynı ekmeğin paylaşıldığı gibi cennette de aynı ekmeği paylaşabilmektir. Evlik demek, aynı kalemle, aynı denizin mürekkebinden huzur veren bir hikâye yazabilmektir.
Evlilik demek, salih olana saliha kalabilmek, saliha olana salih kalabilmektir. Evlilik demek, birbirinden emin olmaktır. Evlilik demek, birbirinin eksik yönlerini tamamlayabilmektir. Evlilik demek, birbiriyle kemale erebilmektir. Evlilik demek, birbirine emanet olmaktır.
Gökhan ULUS