Bir yazıya hangi kelamla başlarsan ona verdiğin değerdendir. Bir kelam seçtim kendime lakin mürekkebimin kaldıramayacağı kadar ağır ve dert yüklü bir kelam… Ümmete umut, yüreklere şifa… Rahmanın Rahim ismini kendisine tecelli ettiği ve insanlığın bütün yükünü omuzladığı bir kelam… Dilim döndükçe anlatmaya, yüreğim kanaya kanaya yazmaya çalışacağım bu kelamı… Fakat biliyorum ki, bütün cümleler yetersiz, sessiz ve yorgun düşecek.
Küçükken oyun oynadığımızda hep anne olmak isterdik. Masumduk ve tertemizdik o zamanlar. Tertemiz kalbimizle temiz bir meslek seçmiştik kendimize. Büyüdükçe kirlendik ve kirlettik kalbimizi. Düşüncelerimiz çoktan değişmişti ve hakir görmeye başladık o kutsal mesleği. Dün anne olmak için can atan küçük kızlar, bugün onu farklı şekillerde vasıflandırıyor.
Ne yani, ben şimdi köleliğe mi talibim? Hiçbir ücret almadan, hiç karşılık beklemeden birilerinin hizmetini yapmak için mi hayaller kuruyorum? Hayır! Kesinlikle bu bir kölelik değil, bu bir diriliş, bu bir varoluş simgesi. Bu yarının Fatihlerini yetiştiren sultanların işi… Eğer bu bir kölelik ise ben Allah uğrunda köleliğe talibim. Bu kölelik aslında en büyük hürriyet olan bir köleliktir.
Allah’ın davasına Selahaddinler yetiştirip Kudüs’ü yeniden fethetmek, insanlığı eğitmek, onlara öz benliklerini öğretmek en büyük kulluktur. Ama şu an günümüz çağdaş cahiliyesi bu kutsal kelamı ayaklar altına alıyor ve hor görmekten çekinmiyor. Kadınlar özgürlük adı altında annelikten uzaklaşırken batıya olan özentimiz hız kesmeden devam ediyor. Oysa kadın ne kadar da değerliydi. Bir hazine gibi yıkık yerlerde gizliydi.
Ne yazık ki, hazineyi bulup saçıp savurdular. Ve herkesin elinden geçen bu hazine kıymetsizleşti. İslâm’ı kadın ile vurmaya çalışan batı kafalı münafıklar, kadının ruhunu ve bedenini soydu. Ruhsuz dolaşan bu cesetler, pohpohlanmaktan ve vitrin malzemesi olmaktan haz duyarken kadınlık ve annelik geri plana atıldı.
Kadın kadınlığını, masumluğunu ve gizemini kaybetti. En iyi ve en gelişmiş silahlarla ve tanklarla yıkamadıkları ümmeti kadınla yıktılar. Bizi annesiz bırakarak bin bir parçaya böldüler. Çünkü onlar bizden daha iyi biliyorlardı annelerin ümmeti yetiştirdiğini.
Elimizden aşçımızı aldılar aşsız kaldık, güneşimizi aldılar ışıksız kaldık, pusulamızı aldılar çaresiz kaldık ve en önemlisi öğretmenimizi aldılar ilimsiz kaldık. İlimsiz büyüyen bir toplum kendi silahıyla kendini vurmaya başladı. İlimdi insanı insan yapan ve ilim yoksunuydu annesiz olan.
Kadınlığı, anneliği ve kadına özgü nice değeri bir güne sığdırmaya çalışan batı ve yandaşları “8 Mart Dünya Kadınlar Günü” adı altında dünyaya sahte pozlar vermeye devam ediyor. Bütün bir yıl boyunca kadına yapılan sinsi zulüm sözde kadınlar gününde daha da artıyor. Haklarını aramak için sokaklara dökülen ruhsuz kadınların evlatları evde yalnız kalıyor.
İslâm yalnız, ümmet yalnız… Gözler kör, kulaklar sağır ne yazık ki… Ve herkes bu zulümden habersiz… Şimdi soruyorum size asıl kölelik hangisi? Ey İslâm cemaatleri! Ey İslâm teşkilatları! Ey İslâm devletleri! Ve ey Müslüman hanımlar! Şerefimiz, haysiyetimiz, namusumuz ayaklar altında çiğnenirken, ölüler gibi seyretmeye devam mı edeceğiz? Kıyama kalkma zamanı gelmedi mi?