Zulüm ihvan’a olunca neden tüm dünya kör ve sağır? Neden dünyanın ‘’adaleti kendine’’ kurum, kuruluş ve camiaları bıyık altından ‘’bitirin bunları’’ derken; bürokrasinin riyakar dilini kullanarak ‘’durum endişe verici’’ demekten başka bir şey yapmıyor. İhvan, belki son zamanlara kadar biz Müslümanların gündeminde olmadı; fakat İhvan, dünya Siyonizm’inin hep gündeminde ve yakın takibinde oldu. Kurucusu olan Hasan El Benna şehit edilirken; henüz yeni ve küçük çaplı bir cemaat olmasına rağmen Batı, Hasan El Benna’nın şahadetinden dolayı günler süren kutlamalarda bulundu. Peki, neden?
Bunun nedeni; İhvan’ın anlayışı, İhvan’ın eğitimi, İhvan’ın fikri ve İhvan’ın hareket tarzı. Ümmetin bağrından çıkan bu hareket; bu özellikleriyle İslam coğrafyasındaki oyunlara ve tuzaklara karşı direnebilecek bir yapıda olduğundan her zaman en büyük tehdit olarak görüldü.
Batı, 1. Dünya Savaşı sonrası ümmeti önce küçük parçalara böldü sonra da böldüğü bu parçaları askeri olarak işgal etti. Fakat Haçlı orduları, bir süre sonra İslam topraklarındaki direnişe dayanamayıp bu coğrafyayı terk etme mecburiyetinde kaldı. Haçlı zihniyeti, işgal ettiği toprakları terk edip giderken halkı Müslüman olan ülkelerin başına ‘’kendi sözünden çıkmayacak’’ zalim ve diktatörleri bırakarak işgalin başka bir versiyonuyla işgal ve sömürüsünü devam ettirdi. Ve bu işgal, taa günümüze kadar devam ede geldi.
İçimizden biri gibi görünenlerle yapılan bu işgal sonucunda halkı Müslüman olan ülkeler, kimliklerinden ve özlerinden uzaklaştırıldı. Hal böyle olunca düşmanın bir oyununu cephede bozarken; cephe gerisinde düşmanın bir diğer oyununa mağlup olduk.
Tüm bunlar olurken Müslüman halkları, bu kirli oyuna karşı uyaran birileri hep oldu. Bunlar da Batı’ının yerli işbirlikçilerince ya haps edildi ya sürgün edildi ya da idam edildi. İşte bu kirli tuzağı görüp oyuna gelmeyen hareketlerin başında İhvan gelmektedir. Siyonizm’in işgaline karşı savaşan ve toplumsal ifsada karşı; ıslah hareketi başlatan İhvan, kurulduğu gündendir, bu özelliğinden dolayı hep Siyonizm’in hedefinde oldu.
Bugün Mısır’da kendisine yaşam hakkı tanınmayan bu hareket, 85 yıl önce ortaya çıktığı zaman da; bu özelliğinden dolayı İngilizlerin nezdinde o günkü Mısır ordusundan daha tehlikeli görüldü.
Çünkü İhvan; batıya karşı hem cephede, hem de cephe gerisinde savaşma kabiliyet ve bilincine sahipti. Böyle bir grup ile karşı karşıya gelmek istemeyen İngilizler ve yerli işbirlikçileri sonuçta, İhvan’ın kurucusu olan İmam El Benna’yı şehit etti. Düşündüler ki bu işin başındaki kişi ortadan kaldırılırsa bu hareket de er geç bitecek.
Fakat düşünülen olmadı. Aksine hareket daha çok tanındı, daha çok kişi İhvan fikrine yöneldi. Bu defa da nerdeyse her üyesi tutuklandı, işkence ve idamlara maruz bırakıldı yıllarca. O dönemin İhvan mensuplarının her biri, hayatının büyük bir kısmını hapishanelerde geçirdi. Hatta o dönemlerde tutuklananlar, hapishaneleri birer eğitim yuvasına dönüştürüp duvarlarına; ‘’burası ihvanın eğitim merkezidir. Giderleri devletçe karşılanmaktadır’’ diye yazılar yazdı. Sonuçta, yıllarca süren bu istibdat durumu da İhvan’ı bitiremedi. Bu baskı ile ihvan’ı bitiremeyenler, şu an yaşananlarla; İhvan’ı hiç mi hiç bitiremezler.
İnançları uğruna birçok liderini şehit olarak veren bu hareket; her şahadetten sonra sadece bilendi. Şeyh Ahmet Yasin’in ve Rantisi’nin şahadetiyle HAMAS’ı bitireceğini düşünenler nasıl ki büyük hayal kırıklığı yaşadılarsa; bugünkü idam kararları ve olası infazlar sonrası da büyük bir hayal kırıklığı yaşayacaklardır.
Mısır’da yaşananlar şunu bir daha gösterdi ki; Ortadoğu’daki demokrasi, Batı’nın istediği adamları (uşakları) iktidara taşıma oyunundan başka bir şey değildir. Batı, bu iki yüzlü anlayışıyla, mızıkçılıkla oyun kazanmaya çalışan ‘’mahallenin soytarı çocuğu’’ konumunda şimdi.
Öldürülse bile halkına kurşun sıkmayacak kadar asil, kurşunlar sıkılırken başını secdeden kaldırmayacak kadar korkusuz, yazın sıcağında bir ramazanı meydanda geçirecek kadar kararlı ve azimli, birkaç günde binlerce kişiyi şehit olarak vermesine rağmen aklı selim, tutuklanmalara ve yasaklanmalara rağmen sokakları zalimlere terk etmeyecek kadar mücadeleci, İhvan’a ve direnişin sembol isimleri Muhammed Mursi, Muhammed Bedii ve Muhammed Biltaci’ye selam olsun!..
Ahmet Milli