Gömleğinde kan izi, adalet dedikleri,
Yıkanmaya hasret, Ömer gittiğinden beri..
Maskeli yüzlerin ihanet localarında,
Hakkı haykıranların, susturulan dilleri..
Mürekkeple beslenen şu sözde bilginlerin,
Uzanır, ta göklere, cehalet kaleleri..
Masallarla bir konan, göklerden gelen kitap,
Bilim diye sunulur, batının emirleri..
Samimiyet tadında, saygı, sevgi kardeşlik,
Dağıtıyor cömertçe, emperyal yaverleri..
Kültür dilde kemiyet, ahlak öksüz ve yetim,
Yerde harabe yıkık, ecdadın değerleri…
Körüklendi bin yıllık ateş, söndü eşsiz nur,
İthal batı baş köşe tozlu peygamber sözleri..
Göğe çekildi vahdet, yerlere geçti iffet,
Haya, iman ve şuur, irtica söylemleri..
Kaybolan benliği üç kıta medeniyetin,
Ve medeniyet işte, sofranın kadehleri…
Kapısında evlerin gözü yaşlı anneller,
Çatısında evlerin,çağdaşlık antenleri.!
Parlayan güneş gibi, kabirlerde mermerler,
İnletiyor gökleri, kabristan hatimleri…
Köprüsünü yıktık, peygamberden gelen yolun,
Dirildi sokaklarda, fitnenin gölgeleri…
Minberlerde kalmadı, küfrü korkutan sesler,
Bir nesil özlemimdir, doğrultsun minberleri…
Değer miydi uğruna, dünyalık heveslerin,
Parlayan bir kılavuzun, satılan ayetleri…
Bir uçurum ki ötede, musibetten bezenmiş,
Alacak gibi sanki, hakka düşman gözleri…
Uzaklaşan zamandır, kıyamettir yaklaşan,
Dönün Hakkın yoluna, ey akıl sahipleri..!
ZÜLFİKAR ÖZTÜRK