Senin çağında müşrikler kızlarını gömerdi
Bize seni sevdirecek evlat bırakmadılar
Ashabın, kardeşlerin yollarında askerdi
Cihat eden erlerde takat bırakmadılar
Dünyanın nimetleri onlar için kederdi
Bizdekiler mülkü geçtik, nebat bırakmadılar
Malları onlar için ölümden de beterdi
Sadaka, hayır kalsın zekât bırakmadılar
Vakit seni anmakla rüzgâr gibi geçerdi
Zamanı döndürecek saat bırakmadılar
Kalbe yazmak adını bizler için hünerdi
Dövdüler, öldürdüler, hattat bırakmadılar
Yerde ismin övüldü, sevindiğin göklerdi
Davanı sırtlayacak ırgat bırakmadılar
Şu kurumuş âlemde uzandığın Kevser’di
Suyu zehirlediler, sıhhat bırakmadılar
İnsanlığın zirveye ulaştığı günlerdi
Çıkmak için çukurdan halat bırakmadılar
Putların gırtlağını iman ile keserdi
Şeytanın dostlarına feryat bırakmadılar
Zalim düştü tahtından, inkârcılar geberdi
Mazlumun soylusuna imdat bırakmadılar
Temiz yüce ahlakın bizler için cevherdi
Rahmeti fark edecek fıtrat bırakmadılar
Sünnet yolumuz idi, Kur’ân bize önderdi
Öyle kirlendik ki, bize necat bırakmadılar
Senin sevginle yanan sevdasını gizlerdi
Sahte gösterişlerden firkat bırakmadılar
Anam, babam fedadır diyenlere yeterdi
Yazık oldu bizlere, ecdat bırakmadılar
Hasırdı iz bırakan, oturduğun minberdi
Lüks ve israfla bize rahat bırakmadılar
Küfrün belini kıran imanlı neferlerdi
Fitne ve oyunlarla cihat bırakmadılar
Elimizin tuttuğu kılıç, kalkan, miğferdi
Terk ettik savaşları, sebat bırakmadılar
Zengin azdı onlarda, fakir olan liderdi
Şükreden gelinlere damat bırakmadılar
Dünyayı terk eyledin, ölüm sana dilberdi
Bizi senden ettiler, vuslat bırakmadılar
Ömerler ve Hamzalar etrafında çemberdi
Davanı anlamaya rikkat bırakmadılar
Güzellikler mâruftu, edepsizlik münkerdi
Çirkin atölyelerde icat bırakmadılar
Bıraktığın ahlakın o en güzel eserdi
Edep, kültür, mimari, sanat bırakmadılar
İşkence ve kölelik bozduğun ezberlerdi
Zavallı insanlığa ricat bırakmadılar
Seni bilmeyen kalpler heykeldi, ölülerdi
Mezarları hep taze, bayat bırakmadılar
Öncekiler ukbâya gönül veren erlerdi
Öyle kirlettiler ki, üstat bırakmadılar
Kaldığımız meskenler huzur veren evlerdi
Hapisleri yazmaya lügat bırakmadılar
Âlemin kurtuluşu kırılan zincirlerdi
Günahla oyaladılar, dikkat bırakmadılar
Bedir, Uhud ve Hendek; Tebük, Hayber kaderdi
Nebi’yi anlamaya fırsat bırakmadılar