Siyasetçisi, sanatçısı, eliti, aydını, gazetecisi, yazarı, çizeri ile İslam’ı karalamaya çalışan; haberi, ajansı, medyası, sosyal medyası ile İslam’ı kötülemeye kalkışan; dezenformasyonu, manipülasyonu, algısı, operasyonu ile İslam’ın nurunu söndürmeye çalışan her kim varsa bilsin ki “Allah nurunu muhakkak tamamlayacaktır.” (Tevbe,32) Geçmiş ve şimdiki zamanın tarihi, bilgisi, belgesi ve tecrübesi bunu ispat etmiştir. Ne cahiliye ne haçlı ne Batı ne de günümüzde küresel, emperyal güçler İslam’ı yok edememiştir. Firavun, Nemrut, Ebrehe, Ebu Cehil, kral, hükümdar, yönetici, vs. Her kim Allah’a ve Allah’ın dinine savaş açtıysa; saldırı, algı, operasyon, vs. her ne yaptıysa; zamana, mekâna, kuvvete, üstünlüğe bakılmaksızın sonuç hiçbir zaman değişmemiştir: “Lâ ğâlibe illallah!”
Allah’ın dinine kin ve düşmanlık besleyenler, O’nun dinini bizzat koruyacağı gerçekliğini yabana atarak; üstünlük ve zaferin sayısal çokluk, silah, güç, bilgi, teknoloji gibi maddi kuvvetlerle elde edilebileceğini sanarak aldanmışlar ve bu aldanışın bir sonucu olarak yenilgiye maruz kalmışlardır. Diğer taraftan Allah’ın dini olan İslam’ın, hüküm ve kanunlarına muhalefet ederek İslam’ın insanlara huzur ve mutluluk veren; hak, hukuk, adalet, özgürlük, barış, sevgi, kardeşlik ve esenlik getiren ilke ve öğretilerini yok saymışlar ve beşerî heva ve heveslerine göre şekillendirdikleri bozuk, çürük sistemlerinin çökmesiyle ikinci bir yenilgiyi daha tatmışlardır: “Lâ ğâlibe illallah!”
Yeryüzünü yarattığı ilk günden bugüne Allah, dinini engellemek ve onu ortadan kaldırmak isteyen düşmanlarının tuzak ve hilelerini boşa çıkarmakta, yapılan tüm saldırılara karşı dinini korumaktadır. Kâfirler, müşrikler, İslam düşmanları, İslam karşıtları istemese de hoşlanmasa da “Allah nurunu muhakkak tamamlayacaktır.” Bu vaat her daim sabit kalacak ve inkârcılar hezimete mahkûm olacaklardır. Allah, nuru olan İslam’ı yeryüzüne hâkim kılacaktır. İslam’a muhalif olanlar, mukavemet gösterenler, heva ve heveslerini hakikat sayıp Allah’ın dinine direnenler ya sahada yenileceklerdir ya da İslam’ın hakikatlerine, güzelliklerine boyun eğmek durumunda kalacaklardır: “Lâ ğâlibe illallah!”
Allah (c.c.), nuru olan İslam dinini insanlığın kurtuluşu, selameti için göndermiştir. İslam insana en çok yakışan, insanı refaha ve mutluluğa ileten tek çaredir; bunun aksi mümkün değildir. Bütün içtenliğimizle bunu söylerken tüm gerçekler, mantık, matematik, hesap, kitap da bunun böyle olduğunu kanıtlamaktadır. Güneşin balçıkla sıvanmasının mümkün olamayacağı gibi İslam’ın insana uzanan hakikatlerini görmezden gelmek, bunları gizlemek ve insanları bu hakikatlerden uzak tutmaya çalışmak da mümkün olmayacaktır.
İslam, insana ait tüm güzellikleri, hayırları, iyilikleri kapsayan, zerre kadar küçük miktarda olsa dahi hiçbir kötülüğe ruhsat vermeyen bir dindir. İster İslam’ın tarafında olsun ister İslam’a muhalif olsun her kim İslam’la karşılaşırsa İslam ona en hayırlı karşılığı verecektir. Kimi zaman öyle olmuştur ki İslam’ı yok etmek isteyen nice İslam düşmanı İslam’ın hakikatleriyle tanışınca İslam’ı savunan sadık bir nefere dönüşmüştür. Önyargıyla, nefretle, inatla İslam’a meydan okuyan, İslam’ın çağrısını anlayınca ona teslim olmuştur. Korkarak ondan kaçan, selametini hissedince ona sığınmıştır. Allah kelamı Kur’an’ı işiten, Allah’ın Peygamberini (s.a.s.) tanıyan, yerde ve gökte yankılanan ezanı duyan, camilerde huşu içinde cem olup ibadet yapan Müslümanları gören, ahlaklı ve adil Müslümanlarla tanışan, İslam’ın şefkat ve merhametiyle karşılaşan nice İslam muhalifi gün gelince İslam’a taraf olmuştur.
Said Nursi’nin “Şu istikbal inkılâbı içinde, en yüksek gür seda İslam’ın sedası olacaktır.” tahlilinde olduğu gibi İslam’ın sedasının yükseldiği zamanları yaşıyoruz elhamdülillah. İslam’a yapılan onca karalama, iftira, hakaret, algı, propaganda ve operasyona rağmen İslam yükselişine devam etmektedir. İslam’ın sedası hem inananların arasından hem de inkârcıların arasından yükselmektedir. İnkârcılar arasından İslamiyet’i seçenler, dünyada Müslüman sayısında artış, İslam’ın Kur’an ve Sünnet üzerinden anlaşılması, İslam’ın hakikatlerinin konuşulması ve savunulması, Müslümanların dinlerini öğrenmek için İslami ilimlere yönelmesi, İslami kimliğe uygun bir yaşantıya meyletme, Allah’a kulluk etmeyi diğer kulluklara tercih etme, İslam dışı sistemlerin iradesinden kurtulma isteği gibi kriterler iki kesimde İslami yükselişin olduğunun göstergeleridir.
İslam dün olduğu gibi bugün ve yarın da insanlığın tek kurtuluş çaresi olacaktır. İslam’ın iman, hak, adalet, merhamet, ahlak, barış, esenlik taşıyan nuru Allah’ın (c.c.) izniyle her zaman aramızda olacaktır ve bu nur kıyamete kadar yükselişe devam edecektir.