Kur’ân-ı Kerîm’de bir şeye yemin ediliyorsa o şeyin kıymeti, azameti ve önemi belirtiliyor demektir. Bir konu hakkında yemin ediliyorsa o konunun gayet mühim olduğu vurgusu yapılıyordur. Nitekim Araplar bir şeyi beğendiklerinde o şeyi yüceltirler, yücelttikleri şeyler üzerine de yemin ederlerdi.
Kur’ân-ı Kerîm’de onların bu anlayışlarına uygun bir dil kullanılmıştır. Örnek verecek olursak “Kaleme ve yazdıklarına yemin olsun ki!” (Kalem, 68/1) buyrularak yazıya ve yazı aracı üzerine yemin edilmesiyle Hz. Peygamber’e atılan iftiralara cevap verilmektedir. Cevap verilirken kaleme ve yazdıkları üzerine yemin edilmesi vesilesiyle İslâm’ın eğitime, bilime ve yazılı kültüre verdiği önem ortaya konmaktadır. Bu yazıda Kur’ân’ın üzerine yemin ettiği “fecr ve on gece” meselesi ele alınacak, bunlara yemin edilmesindeki gaye tespit edilmeye çalışılacaktır..
Fecr, “tan yerinin ağarması, sabahın ilk aydınlığı, ufukta görünen beyaz çizgi, gündüz” gibi manalara gelmektedir. Ayette kastedilen anlamın hangisi olduğu konusunda bazı farklı görüşler vardır. Bu görüşler şöyle özetlenebilir:
1. Kurban Bayramının ilk sabahı: Müfessirlerin bir kısmı bu görüştedir. Onların bu görüşte olmalarının nedeni konu ile ilgili aktarılan rivayetler ve bu ayetten sonra zikredilen on gece ile zilhicce ayının ilk on gecesinin kastediliyor olduğu düşüncesidir.
2. Sabah namazı: Bu görüşte olanlar İsrâ suresinde geçen “Sabah namazına da dikkat et; çünkü sabah namazı şahitlidir.” (İsrâ, 78) ayetini delil olarak sunmuşlardır. Çünkü bu ayette sabah namazına ayrı bir vurgu yapılmaktadır.
3. Gündüz vakti
4. Her günün sabahı
5. Cuma günü sabahı
Farklı görüşlerden bağımsız olarak düşünüldüğünde fecr vakti günün başladığı, canlıların harekete geçtiği, kulların rızkının dağıtıldığı ve günün en bereketli vaktidir. Bu vakitte olanlar âdeta yeniden dirilmenin provasıdır. Kişi bu vaktini uyuyarak değil de, çalışarak geçirirse tüm günü bu bereketten nasibini almış olur. Bu vaktin kıymetine dair birçok hadis rivayet edilmiştir.
Ayette üzerine yemin edilen on gece ile ilgili de farklı yorumlar yapılmıştır. Bu yorumlar da şöyle özetlenebilir:
1. Zilhicce ayının ilk on gecesi: Müfessirlerin çoğu bu görüştedir. Bu görüşte olanlara göre bu geceler senenin en faziletli geceleridir. Üzerine yemin edilen on gecenin zilhiccenin ilk on gecesi olup olmaması meselesinden bağımsız bir şekilde zilhicce ayının fazileti ile ilgili “Allah katında ibadet edilecek, sâlih amel işlenecek günler içinde zilhiccenin ilk on gününden daha hayırlısı yoktur.” “Allah katında zilhiccenin ilk on gününde yapılan amellerden daha değerlisi yoktur; bugünlerde tesbihi çok yapın, tahmîdi, tehlîli ve tekbiri çok söyleyin.” gibi hadisler varit olmuş ve o günlere özel Hz. Peygamber’in ilk dokuz günde oruç tutmak gibi birtakım uygulamaları da olmuştur. Ayrıca bu on gecenin faziletiyle ilgili müstakil eserler bile yazılmıştır.1
2. Ramazan ayının ilk on gecesi
3. Ramazan ayının son on gecesi: Bu görüşte müfessirler ise, bu on gecede Kadir gecesinin bulunmasını ve bundan daha hayırlı bir on gecenin olmamasını delil olarak sunarlar.
4. Muharremin ilk on gecesi: Bu görüşte olanlar ise, senenin ilk on gecesinin yani muharremin ilk on gecesinin kastedildiğini dile getirmektedirler. Bunun sebebinin ise, son gecesinin aşureye denk gelmesindendir. Bu günlere aşure günleri de denilmektedir.
5. Allah’ın, Hz. Mûsâ’ya tamamlattığı on gece: “Mûsâ ile otuz gece (için) sözleştik ve buna on gece daha ekledik; böylece Rabbinin tayin ettiği vakit kırk geceyi buldu.” (A’raf, 142)
Fecr suresinin ilk ayetlerinde üzerine kasem edilen fecr ve on gecenin Ramazan ayı hakkında olduğuna dair görüşü tercih ettiğimiz takdirde şunları söylememiz mümkündür:
Bu on gece, üç ayların ve kutlu mevsim olan Ramazan’ın son geceleridir. Doğuş demek olan fecr, bu gecelerde vuku bulmuş, Son Çağrı’nın fecri bu gecelerin sabahında olmuştur. Kur’ân güneşi bu gecelerde doğmuştur insanlığın ufkuna. İnsanı boğmaya çalışan günah ve isyan bataklığından, dünyevi meyillerden, mala ve servete kulluktan kurtulup yeniden doğmak ve zincirleri kırarak özgürleşmek için bu geceler bir fırsattır. Ramazan’ın on gecesi fecrimize vesile olmalı, her yıl yeniden doğarak güçlendiğimiz, hakkı ve hakikati bir kez daha soluyup fecrimizi bulduğumuz geceler olmalıdır.
Kadri yücelten Kadir gecesi bu on gecede saklıdır. Hz. Peygamber (s.a.s.) de Ramazan’ın son on gecesinde ibadetlerini arttırır, itikâfa girer, ashabını da uyarır ve ehline de teheccüdü emrederdi. Bu nedenle Ramazan bizim de yeniden doğuşumuz olsun inşallah…
Kaynakça
* Fecr, 89/1-2.
1) M.K. Yaşaroğlu, “Zilhicce”, DİA, 44/415-416