Günümüzde İslam ümmeti, özelde de Türkiyeli Müslümanların en çok ihtiyaç duydukları şey, örnek âlim ve şahsiyetlerdir.
İslami hayatın tüm safhalarında tatbik etmeye çalışacak örnek şahsiyetlere ihtiyaç hissedildiği günümüzde Allah cc, ümmetin en çok zulme uğrayan Yahudi işgali altındaki Filistin’de şeyh Ahmet Yasin’i bu örnekliği göstermeye muvaffak kıldı.
Şeyh Ahmet Yasin’in günümüz İslam davetçileri için örneklik teşkil eden hayatını dergideki yerimizin müsait olduğu oranda izah etmeye çalışacağız inşallah.
Kısa hayatı: Ahmet Yasin 28 Haziran 1936 yılında Filistin’in “Askalan” şehrinin El-Cevre köyünde doğdu. Beş yaşında iken babası vefat etti. Bundan sonra annesinin himayesinde büyüdü. İlk öğrenimini kendi köyünde tamamladı. Yahudiler 1948 de Filistin’i işgal etmelerinin ardından başlayan felaket üzerine Ahmet Yasin’in ailesi Gazze şehrine göç edip bir mülteci kampına yerleşti. 1952 yılında orta öğrenimini 1958 de ise lise öğrenimini bitiren Ahmet Yasin, aynı yıl okullarda Arap dili ve İslam eğitimi alanında öğretmenliğe başladı. 1952 de 16 yaşındayken Gazze denizinde bazı gençlerle yüzerken boynu kırıldı. Boyun kırığının ektisiyle bütün vücudu felç oldu. Felçli bir şekilde yaşamanı sürdüren Ahmet Yasin, normal eğitimin yanı sıra İslam âlimlerinden özel dersler alarak şeri’ alanda ilmi seviyesini yükseltti.1
Müslüman Kardeşler (İhvan) cemaatine katılması: 1960 yılında Gazze Mısır’a bağlıyken, İlmini arttırmak için Kahire’ye geçti. El- Ezher ve Kahire’deki ilim merkezlerinde istifade etmeye devam ettiği sırada Müslüman kardeşlerle tanıştı. İmam Hasan El-Benna’nın risalelerini ve İhvanın diğer kaynaklarını okudu. İhvan’ın âlim ve mütefekkirlerinden etkilendi. Kahire’deki eğitiminin ardından Gazze’ye döndükten sonra ihvan çalışmasının Gazze kısmında hareketli bir genç olarak yerini aldı.2
İran’daki Şia devrimine karşı tavrı: Şeyh Ahmet Yasin ile çok ilişkili olan hadis âlimi Prof. Dr. şehit Nizar Reyyan’ın oğlu Bera Reyyan, “İran devrimi olduğu zaman devrimin, mazlumların zalimlere karşı İslami bir devrim olarak kendini takdim ettiği için halk ona büyük bir teveccüh gösterdi. Bunun üzerine Şeyh Ahmet Yasin tedbirli davranıp, bizi şöyle uyardı; “evlatlarım bunlar Şii’dir …”3
Şeyh Ahmet Yasin, Abdunnasır zindanlarında: İhvan Cemaatine katıldıktan sonra Gazze’ye döndü. O dönemde Filistin ve Gazze sol ve Arap ırkçılarının etkisindeydi. Bunlar Abdunnasır’ın zulüm rejiminden de destek alarak İslami çalışmalara baskı uyguluyorlardı. Ahmet Yasin Gazze’nin çeşitli camilerinde irşat ve eğitim çalışmalarına hız verdi. Kısa sürede Gazzenin en tanınmış mürşit ve davetçileri arasında yerini aldı. Bu durum, Mısır Abdunnasır rejiminin dikkatini çekti. Başta Seyyid Kutup olmak üzere çok sayıda İhvan üyelerini tutuklayan rejim, onu da tutukladı. Tek hücrede bir ay kaldıktan sonra serbest bırakıldı. Serbest kaldıktan sonra da kardeşleriyle beraber gençlere ciddi bir İslami eğitim verme çalışmalarına devam ettiler. “Silah ve güç’ten önce iman ve akide, daha sonra da kardeşlik ve birlik ”(4) kuralını izleyip gençleri, neticesi düşünülmeden acele edip silah kullanmaktan alıkoydu. Şeyh Ahmet Yasin, solcu ve ırkçıların yoğun iftira ve ithamlarına uğruyordu. Bazen gericilik bazen de silah’a değil de eğitime önem vermesinden dolayı ‘kavmine ihanet etmekle’ suçlanıyordu.
Hamas’ın kurulması
Bazı kaynaklarda Hamas’ın 1987 yılında kurulduğu ifade edilse de bu tarih kuruluş tarihi değil, ilan etme tarihidir. Şeyh Ahmet Yasin ve beraberindeki kardeşleriyle gençlerin yetiştiğine ve direnişin ağır yükünü taşıyacaklarına kanaat getirdikleri zaman 1982 de Hamas’ı kurup tedbirli bir şekilde gizli çalışmalarına başladılar.5
Tutuklamalar
Şeyh Ahmet Yasin 1983’te Yahudiler tarafından tutuklandı. Ve 13 yıl hapis cezası verdiler. 1985’te esir mübadelesinde serbest bırakılan şeyh 1989’da tekrar tutuklandı. Ve 1991’de müebbet hapis artı 15 yıl hapis cezası verdiler. 1997’de Halid Meşal’e yapılan başarısız bir suikast sonucu Ürdün’de tutuklanan mossad ajanları karşılığında tekrar serbest bırakıldı. 2003’te İsmail Heniyye ile beraber kaldığı eve Yahudiler apachi helikopteriyle saldırdılar. Şeyh bu saldırıda da hafif şekilde yaralandı.6
Şehadeti: Şehit Şeyh Ahmet Yasin 22 Mart 2004’te pazartesi günü sabah namazından sonra camiden çıkarken Yahudilerin Amerikan yapımı F16 savaş uçağından attıkları 3 adet füze ile şehit edildi.
Son geceyi itikâfta geçirdi
21 Mart Pazar günü Gazze üzerinde Yahudi casus uçuşlarının yoğunlaşması üzerine şeyhin o gece evden ayrı bir yerde kalması kararlaştırıldı. Yatsı namazını kılması için İslam merkezi camisine götürüldü. Namazdan sonra güvenlik nedeniyle camiden ayrılması istendi. Fakat şeyh o gece camide kalıp o geceyi itikâfta geçirmekte ısrar etti. Böylece fani dünyada geçirdiği son gecesini de ibadet ve itikâfla geçirdi.
Şeyhin hayatında çıkarılacak dersler ve ibretler:
Birinci ders: Allah (cc) bu ümmeti en zor vaktinde de yardımsız bırakmayacağını, ümmetin en büyük sorunlarla karşılaştığı sırada da o sorunların çözüm yollarını gösterecek mürşitleri, mücahitleri göndereceğine inanmak gerekir. Ümmetin en büyük sorunu olan Filistin sorununu da çözüm yollarını gösteren Şeyh Ahmet Yasin gibi bir mürşidi hem de felçli hasta ve yaşlı olduğu halde muvaffak kılması bunun bir şahididir.
İkinci ders: Şeyh Ahmet Yasin kardeşleriyle birlikte kurdukları Hamas’ın hayatın tüm alanlarında çalışmaları yapması eğitim, sağlık, basın, siyaset, askeri ve hatta silah sanayisinde bile, gösterdiği başarılar İslam’ın hayat için bir medeniyet projesi olduğunu gösteriyor. Böylece bazılarının yaptığı gibi İslam, eline silah alıp etrafa dengesiz bir şekilde saldırmak olmadığını açıkça gösteriyor.
Üçüncü ders: Eğitim ve davet faaliyetleri (Nahl /125) ayetinde emredildiği gibi, hikmet ve güzel vaizlerle yapılması gerektiğini bilmemiz gerekir. Şeyh (r.a) İslam’a karşı olanlara da nezaketle davranılmasını tavsiye etmiştir. Şehit Prof. Dr. Nizar Reyyan (r.a), Şeyh Ahmet Yasin’in bir hatırasını şu şekilde naklediyor: “Bir gün şeyh ile itikâfta iken “Şeyh Ali” adında bir kardeşimiz kızgın bir şekilde gelip şeyhe dedi ki ‘ben bazı komünistlere İslam’ı anlatırken, onlar dinsizliklerini açığa vurarak benimle alay ettiler. Ben de onlara sert davrandım, ağır sözler kullandım’. Buna karşı Şeyh Ahmet Yasin: ‘Hacı Ali, eğer tedavi edemiyorsan bari yaralama…”7
Son olarak Şeyh Ahmet Yasin, hiç kimse için fedakârlıktan geri durma mazereti bırakmamıştır. Çünkü o yaşlı, felçli ve hasta olduğu halde gereken fedakârlığı yapmaktan geri durmamış, nafile ibadetlerini bile ihmal etmemiştir.
Not: Şehit Şeyh Ahmet Yasin’in hayat ve şahadetinden daha fazla ders ve ibretler almak isteyenler, İhvan tarihini bütün ayrıntılarıyla ele alan www.ikhwanwiki.com sitesinden Şeyh Ahmet Yasin bölümüne müracaat edebilirler.
Allah (c.c) hepimizi İslami çalışmalar için gerekli fedakârlığı yapmaya, çocuklarımıza ve gençlerimize gereken ciddi eğitimi vermeye ve ihlaslı ibadetleri eda etmeye muvaffak kılsın. (âmin)
Kaynaklar
1- “Müslüman Kardeşler’in tarih ansiklopedisi sitesi” Abdullah Tantavi
2- Adı geçen kaynak
3- Bera Nizar Reyyan “yeni sırlar” sayfa: 5 www.ikhwanonline.com 29 mart 2010.
4- Mustafa Meşhur / Davet Fıkhı Cilt: 1 Sayfa:184 Kahire :1995
5- Abdullah Tantavi : http://www.ikhwanwiki.com
6- Adı geçen kaynak
7- www.ikhwanonline.com ve http://www.ikhwanwiki.com siteleri
Salih Turgut