Her ülkenin hatta her bölgenin belli coğrafi özellikleri vardır. Her bölgenin toprağı, aldığı yıllık yağış miktarı, sıcaklık ve nem seviyesi farklıdır. Bundan dolayı bazı bitkiler bir bölgede yetişebilirken diğer bölgelerde yetişemez. Ancak bir tohum var ki her bölgede filiz verebilir, akıl almaz bir şekilde büyür, çoğalır ve yayılır. Belirli bir yeri zamanı ve toprağı yoktur. Ulaştığı her yerde büyüyebilir. Bu tohumun anavatanı çöldür. Allah (c.c.) Hz. Âdem’i yarattığında bu tohumu onunla beraber yeryüzüne indirdi. Hz. Âdem ise bu tohumun temellerini Mekke’de attı. Bu tohumun filizleri hep çoğaldı ve yayıldı. Her ulaştığı toprağa sıkı sıkı tutundu. Son peygamber Hz. Muhammed (s.a.s.) ile beraber kökü daha da sağlamlaştı ve bütün dünyaya yayıldı. Çölde ekilen bu tohumun meyvesini neredeyse tüm dünya tattı. Kimine acı geldi, kimine çok sulu, kimine baldan tatlı, kimine Ebu Cehil karpuzu gibi tatsız. Herkes farklı yorumladı bu meyveyi. Herkese farklı bir şeyler hatırlattı. Kimi evinden eksik etmez oldu, kimileri ise nerede görse yüzünü çevirdi. Yayılması da, insanlardan aldığı olumlu ve olumsuz tepkiler de hiç kolay olmadı. Evet, insan tanımadığı şeylerden korkarmış…
Bu tohum tıpkı çöl fırtınaları gibi, önüne gelen her şeyi yakıp yıktı, sanki oradan daha önce hiçbir canlı geçmemiş gibi yeniledi tüm mekânları. Girdiği her yeri değiştirdi, doğru bilinen yanlışları geçmiş yaşantılarla beraber sildi, yeni yaşanmışlıklar için yeni bir sayfa açtı.
Her gittiği yerde yeni fırtınalar başlattı, yeni direnişler, ayaklanmalar, sessizlikler, nefis savaşları ve inancın doğum sancıları…
Tohum insana zarar vermez, tohum diriliştir, yeni bir başlangıçtır, yeni bir nesil ve umuttur…
Tarık b. Ziyad Endülüs’ü fethederken, koca donanmayı yakmıştı ama insanlara zarar vermedi. Yeni bir düzen getirdi, insanlar önce bu değişimi istemeye istemeye kabul ettiler. Tam olarak nasıl güvenebilirlerdi ki hemen. Müslümanlar oraya bir tohum bıraktı ve o tohumdan yeni bir nesil doğdu o nesil ise çağı, bilim dünyasını ve tüm bilinen yanlışları değiştirdi. Taki fethedilen ve altın çağını yaşayan bu ülke gasp edilene kadar. O zaman insanlar daha iyi anladı kime güvenmeleri gerektiğini…
Hz. Ömer, Ebu Ubeyde b. Cerrah’ı Kudüs’ün fethi için gönderdiğinde orada kan dökülmeyecek demişti. Kan dökülmedi de. Papaz kendi elleriyle Kudüs’ün anahtarını Hz. Ömer’e verdi. İnsanların gönlü fethedildi ve yeni bir Kudüs asrı başladı. Kudüs adı gibi barış ve selam şehri oldu.
Tohum her gittiği yere inançla beraber akıl ve bilimi de götürmüştü ki akıl ve bilim inançsız, inanç da akıl ve bilimsiz tamamlanamazdı. Çünkü bir insanın kalbiyle inanmasının yolu aklından geçer. Bilimle ilgilenen bir insanın hayreti, tabi olarak da inancı artar. Bilimin yetişemediği yerleri de İslam tamamlar. İlk insanın Hz. Âdem olması ve maymun olamayacağı gibi. Maymun olmak hem akla hem bilime terstir. Evrimleşebilen ama şuan soyu tükenmiş maymunlar varmış! Bu koca kâinat ve içindekiler geçmişi ve geleceğiyle kendi kendine oluşmuş! vs.
Tohum yayılmaya devam etti ve her ulaştığı yerde yeni filizler verdi. Mısır’da Hasan el- Bennalar, Zeynep Gazaliler, Seyyid Kutuplar, Filistin’de Şeyh Yasinler, Abdülaziz Rantisiler, Bosna Hersek’te Aliya İzzet Begoviçler, Hindistan’da Mevdudiler, Amerika’da Malcom-xlerin dirilişine vesile oldu.
Tohum hiç solmadı, çürümedi, yayılmaktan vazgeçmedi. Her dönem yeni fidanlar yetiştirdi. Çölden dünyaya yayılan filiz hep yeşerdi ve tutunacak bir dal buldu. Hiçbir zaman yerini yadırgamadı. Tohumun büyümesi yer yer sancılı oldu ama her zaman büyüdü. Onu ezmeye ve yok etmeye çalışanlar olmasına rağmen büyütmekten ve yayılmaktan hiç vazgeçmedi. Ona inan insanlar sayesinde dünyada meyvesini tatmayan neredeyse kalmadı. Bu tohum İSLAM, meyvesi ise KUR’AN’dır.
İlk insanla beraber bu dünyaya gelen tohum, son insan da bu dünyadan göçene kadar var olmaya devam edecek. Bütün ülkelerde İslam’a girenlerin sayısı artacak. Bu tohumun büyüyüp yayılması engellenemeyecek. Çünkü bu tohum sıradan bir tohum değil. Çöl sıcaklarında hayata tutunabilmiş ve varlığını herkese kabullendirebilmiş bir tohum. Çölde filizlenip bütün dünyaya yayılmış bir tohum. Dünyaya indirildiğinden beri birçok sıkıntıya maruz kaldı, buna rağmen pes etmedi. Bu tohum insanlığın tohumu, vazgeçmeyenlerin ve direnenlerin tohumu oldu; bundan sonra da öyle olacak…
“Kur’an, insanlar için yol gösterici ve doğruyu yanlıştan ayırıcı olarak indirildi.” (Bakara, 2/185).