Sadelik kavramı; özentiden, fazlalıklardan, lüks ve israftan uzak durma hali olarak tanımlanır. İslam, sadelik üzerine kurulan bir dindir. Tevhit inancıyla başlayan İslam dini, tüm ilahları reddeder; tek ilah olan Allah’a iman etmeyi emreder. Sadelik, iman etmeyle başlar ve yaşamın her alanını kapsar. İnançta ve yaşamda olmak üzere sadeliği iki başlıkta inceleyebiliriz.
“Eğer yerde ve gökte Allah’tan başka ilahlar olsaydı, kesinlikle ikisinin de düzeni bozulurdu.” (Enbiya, 22)
Rabbimiz yukarıdaki ayette birçok ilahın bulunması durumunda kaos olacağına ve düzenin, ancak tek bir ilahla mümkün olduğuna işaret eder. İnançta sadelik, iman ettiğimiz anda başlar: Tek Rab, tek kanun koyucu, tek emreden, tek affeden, tek koruyan… İslam bizden zihnimizi kalabalıklardan arındırmayı ister. Allah’a iman edin, diyerek bizi neye kime iman edeceğimiz hususunda kargaşadan kurtarır. “Hangi dine yönelelim?” sorusunun cevabını da Kuran’da buluyoruz:
“…Bugün size dininizi ikmal ettim, üzerinize nimetimi tamamladım ve sizin için din olarak İslam’ı beğendim…” (Maide, 3)
Dinimiz sade, anlaşılır ve uygulanabilir bir dindir. İslam dini tüm gereksiz şeylerden bizi arındırarak fıtratımıza uygun olanı emreder. Kur’an, yasaklanan veya emredilen şeylere uymanın faydasını hem bu dünyada hem de ahirette göreceğimizi müjdeler. İnsanı en iyi tanıyan Rabbimiz, faydamıza olan iyi ve güzel işler yapmamızı, iyilikte tüm insanlığa örnek bir ümmet olmamızı emreder.
“Bir gün ashap, Peygamber Efendimizin yanında dünyadan bahsettiler. Bunun üzerine Resulullah (s.a.s.) şöyle buyurdu: “Siz işitmiyor musunuz, işitmiyor musunuz? Sade yaşamak imandandır, sade hayat sürmek imandandır!” (Ebu Davut)
Allah Resulü’nün (s.a.s.) kendisi de sade bir hayat yaşamış, ailesine ve ashabına da bu konuda tavsiyelerde bulunmuştur. Ashabına, “İşitmiyor musunuz?” derken, “Beni dinleyin; uyarımı, tavsiyemi dikkate alın.” diyerek bu konunun önemine işaret etmiştir. Allah Resulü’nün (s.a.s.) hayatını okuduğumuzda yaşamının her anında sadelik görüyoruz. Şatafatlı ve lüks yaşama imkânı olmasına rağmen o, sade ve duru olan bir yaşamı tercih etmişti. Ashabına ve ümmetine bu konuda da örnek olmuştur.
Uzun zamandır sosyal medyada popüler olan minimal yaşam konuşulmakta, bununla ilgili yapılan paylaşımlarda bazı öneriler yapılarak sade yaşamın sosyal ve psikolojik etkileri anlatılmaktadır. Minimal yaşam, ihtiyaç fazlası olan her şeyi hayatınızdan çıkarmak, gerekli bulduğunuz şeylere öncelik vermek ve onlara hayatınızda yer ve zaman açmak anlamlarına geliyor. Etrafımıza şöyle bir baktığımızda hayatımızı çok gereksiz şeylerle doldurmuş olduğumuzu görürüz. İhtiyaç olmayan fazlalıklar, zamanla sırtımıza yüklediğimiz bir yük haline gelir. Bu yükler bazen eşya, bazen arkadaş, bazen de akraba olarak karşımıza çıkar. Her şeyin fazlası iyi değildir. İslam bize vasat olmamızı emreder. Aşırılıklar ve yoksunluklar insanı mutsuz eder. Orta yolu bulmak dengede olmamızı sağlar. Yaşam alanımızı kalabalıklardan arındırıp sadeliği tercih etmeliyiz. Evlerimiz, işyerlerimiz, gezmelerimiz, arkadaşlıklarımız gösteriş, şatafat ve lükse dönüşmeye başladı. Evlerimizi mobilya ve aksesuarlar ile doldurmaya başladıkça ilme ve okumaya olan ilgimiz azaldı. Eşyaların asıl amacı insana hizmet iken, insan eşyaya hizmet eder oldu. Farkında olarak veya olmayarak bu yaşam şekli neredeyse tüm aileler tarafından benimsenir oldu. Eşyaların çokluğundan bazı evlerde cemaatle namaz kılmak bile zor olmaya başladı.
Asırlar öncesinden Allah Resulü, ashabını ve ümmetini uyarmıştı “Sade hayat imandandır.” diye. Sade yaşam tüm fazlalıkların verilmesini, dolayısıyla infak ve sadakayı da teşvik eder. Dinimiz biriktirmeyi, toplama ve saklamayı değil vermeyi, infak etmeyi emreder. Her şeye gerektiğinden fazla sahip olmak günümüzde yaygın olsa da bizim tercihimizin sadelik olması gerekir. Bu bazıları için kolay olmayacaktır elbette. Kıyafet, ayakkabıyı çok seven birisi için minimal yaşama geçiş zor olabilir ama bu seçimini inanarak yaparsa iyi bir sonuç alacaktır. Minimal bir yaşam tercihi, kişisel becerilerimizin geliştirilmesinde, ibadetlerimizi artırmada bizlere yardımcı olacaktır. Sade yaşam Müslümanların hayatının her alanında olmalıdır. Sadece bir alanda olduğunda diğer yerler eksik kalacaktır. Sade yaşamdan kastedilen kalitesiz ve sağlıksız bir yaşam değildir. Kendini mahrum etmen, yoksulluk içinde bırakman değildir. İmkânlar çerçevesinde sadeliği, temizliği, iffeti vs. yaşamına yerleştirmendir. Müslümanlar olarak dünya hayatını, ebedi hayatımıza geçerken kısa süre kalacağımız bir yer olarak görürüz. Bu düşünce sekteye uğradığında sürekli kalacağız duygusu ile sevmeye başlarız. İşte bu sevgi sıkıntı olur. Dünyayı sevmeye başladığımızda tehlike sinyalleri çalmaya başlar. Bu sevginin oluşmaması için yapılacaklardan biridir sade yaşam. Sade yaşam aynı zamanda mutluluk ve huzur verir. Etrafımızı saran kalabalıklardan sadelikle kurtularak huzur buluruz. Stres topuna dönen insanların sayısı giderek artarken buna bir çözüm olarak sade yaşam önerilerek stresten kurtulma hedefleniyor. Bizler için en güzel örnek olan Allah Resulü’nün hayatını yeniden okuyarak bu konuda kendimize bir yol haritası edinelim inşallah. Peygamber Efendimizin evrensel mesajlarını, sünnetini hep birlikte yaşamayı Rabbim nasip etsin.

Bu yazıya yorum bırakmak ister misiniz?