Ahali Nasrettin Hocaya sormuş: “Hocam, saz çalabilir misin?” Hoca: “Çalarım” demiş. Sazı hemen Hocanın eline verip çalması istenince, Hoca bir eliyle sazın sapında bir noktayı kavramış diğer eliyle de sazın tellerine vurmaya başlamış. Bir süre sonra ahali, “Hocam, saz çalabildiğine emin misin, zira saz çalanlar ellerini sazın sapında ileri geri getirip götürüler, sen ise elinle bir yerinden tutmuş hareket ettirmeden çalıyorsun” deyince, Nasrettin Hoca altta kalır mı hiç, “Onlar benim tuttuğum yeri arıyorlar” demiş.
Ülkemizin eğitim sistemi için Nasrettin Hocanın yaptığı gibi “İşte bu şekilde olmalı” diyebileceğimiz, belli bir kalite standardına ulaşmış ve istikrara kavuşmuş sistemli bir yapıdan maalesef bahsedemiyoruz. Eğitim sistemimizin bütün yapı ve unsurlarında sürekli değişimler yapmamıza karşın bir türlü arzuladığımız sonuçlara ulaşamıyor, sorunlarımızı çözecek bir sistemi bulamıyoruz. Saz çalanların ellerini sazın sapında ileri geri getirmeleri müzikte ezginin, ritmin ortaya çıkmasını sağlarken eğitim sistemimizdeki ileri geri gitmeler ise, bir yap-boza dönüşen sistemsizlikten ileri gidememektedir. Bu sistemsizlik öyle bir düzeye ulaşmış ki, bırakın iktidarların değişmesini aynı iktidar içinde dahi bakanlar değiştiğinde, öncekilerin yaptığı ne varsa kenara konulup yeni bir şeylerin denenmesi yoluna gidilmektedir. Bu anlayışa dayalı uygulanan politikalar, doğal olarak eğitim sistemimizde belirsizliğe ve istikrarsızlığa yol açmaktadır. Öyle ki, çocuğu bir sonraki sene TEOG, YGS, LYS gibi kademeler arası geçiş sınavlarından birine girecek olan bir veli, çocuğunun neyle ve nasıl bir sistemle karşılaşacağını bilememektedir. Eğitim sistemimizde kademeler arası geçişin sadece sınavlara dayalı olarak yapılması ise sistemin tartışılması gereken ayrı bir sorunudur.
Eğitim sisteminde bu denli değişim yaşanmasının önemli sebeplerinden biri de, sistemde yaşanan sorunlara çözüm bulmak amacıyla eğitimde başarılı olmuş ve gelişmiş ülkelerin eğitim sistemlerinin olduğu gibi model alınmaya çalışılmasıdır. Eğitim sisteminde yaşanan sorunları çözmek ve sistemi geliştirmek için benzer sorunları yaşamış ülkeler neler yapmışlar, sorunlarını nasıl çözmüşler, nasıl başarılı olmuşlar diye araştırmalar ve incelemeler yaparak onların tecrübelerinden faydalanmak gerekir. Ama bizim yaptığımız gibi onların sistemlerini olduğu gibi kopyalayarak uygulamak doğal olarak aynı başarıyı getirmemektedir. Çünkü hiçbir ülkenin eğitim sistemi, o ülkenin kültüründen, ekonomisinden, maddi ve manevi değerlerinden, sosyal ve siyasal yapısından bağımsız değildir. Dolayısıyla ülkeler arasında farklılık gösteren bu ve benzeri özellikler dikkate alınmadan yapılacak sistemsel modellemelerin başarısız olması normaldir.
Bu durumu şöyle bir örnekle daha iyi anlamak mümkündür. Bir başkasının beden ölçülerine ve zevkine göre hazırlanmış ve giydiğinde kendisine yakışan bir elbiseyi, kendi beden ölçülerimizi dikkate almadan bire bir kopyasını yapıp giydiğimizde bir tarafı bol gelirken bir başka tarafı dar gelebilecek ve üzerimize oturmayacaktır. Yahut beden ölçülerimiz benzer de olsa, ten rengimizin farklılığı nedeniyle ona yakışan elbise bize yakışmayabilecektir.
Ülkemizin eğitim sisteminde, gelişmiş olduğu kabul edilen çeşitli ülkelerden zaman zaman bu şekilde kopyalama modellemeler yapılmış ve başarısız olunmuştur. Bunun en çarpıcı örneklerinden biri, bir dönem liselerimizde uygulanan kredili sistemdir. Ülkemizde kredili eğitim sistemi için gerekli olan alt yapıyı oluşturmadan, okul yöneticileri, öğretmen, öğrenci ve velilerimize yönelik sistemle ilgili yeterli bilgilendirmeler yapmadan alelacele sistemi uyguladık. Doğal olarak beklenen başarıyı sağlayamadık. Ayrıca iki-üç yıl içinde okul çevrelerinde artan uyuşturucu satıcılarının tuzağına düşmüş öğrenci sayısında korkunç bir artış da yaşanınca, hemen kredili eğitim sistemini işe yaramaz bir kâğıt parçası gibi buruşturup çöpe attık. Kredili eğitim sistemi, hâlâ birçok ülkede başarılı bir şekilde uygulanmasına karşın liselerimizdeki uygulamada öyle kötü bir deneyim yaşadık ki, başarısızlığın sebeplerinden biri olan alt yapı sorunları günümüzde bir nebze çözüldüğü hâlde, kimse liselerde kredili eğitim sisteminin yeniden uygulanmasından bir daha bahsedememektedir.
Bugün toplumumuzda var olan hangi problemi ele alırsak alalım, problemin nedenleri arasında eksik, çarpık, yanlış bir eğitimin olduğunu görürüz. Yine hangi probleme çözüm bulmaya çalışırsak çalışalım, çözümün daha iyi bir eğitimle mümkün olduğunu söyleriz. Bu durum, dilimize pelesenk ettiğimiz “Eğitim şart” sözünün haklılığını ortaya koymaktadır.
Bir toplumun eğitim sistemi ile kültürü arasında sıkı bir ilişki vardır. Eğitim, kültürün önemli bir parçası olmanın yanında kültürün nesilden nesle aktarılmasının da en önemli aracıdır. Ancak eğitim, kültürü sonraki nesle aktarırken bir postacı gibi içeriğine dokunmadan olduğu gibi aktarmaz. Toplumun genel kanaatine göre kültürün içinde mevcut olan yanlışların sonraki nesle aktarılmaması için eleme görevini de yerine getirir. Bunun yanında eğitim, bir toplumun maddi ve manevi kültürünün oluşturulmasının ve geliştirilmesinin de en önemli aracıdır. Zira eğitim kurumlarında gerek toplumun sorunlarına çözümler üretilmeye çalışılırken gerekse toplumu maddi ve manevi yönden geliştirmeye yönelik araştırmalar yapılırken aynı zamanda toplumun kültürüne katkı da sağlanmaktadır.
Eğitim sistemlerinin toplumun tüm kesimlerini ilgilendiren önemli sonuçlar ortaya çıkarması nedeniyle “Eğitim işi, sadece eğitimcilere bırakılmayacak kadar önemlidir” sözü yaygın bir şekilde söylenmektedir. Eğitimin herhangi bir kademesinde çocuğu bulunmayan kişiler bile “Bana ne” deyip eğitim sistemindeki sorunlara ilgisiz kalamamaktadır. Çünkü bu toplumda yaşayan her insan, bu eğitim sisteminin yetiştirdiği mühendisin yaptığı binalarda oturmakta, doktorun çalıştığı hastahanede tedavi olmaya çalışmakta, tasarımcının ürettiği giysileri giymekte, gıda mühendisinin denetiminden geçen yiyecekleri yemektedir. Hâsılı, her insan eğitim sisteminin yetiştirdiği insanlarla birlikte yaşamaktadır.
Eğitim sistemiz ile ilgili genel değerlendirme yapmaya çalıştığımız yazı dizimizin sonraki bölümlerinde, eğitimci olan olmayan herkes için bir farkındalık oluşturmak amacıyla eğitim sistemimizin farklı boyutlarında yaşanan çeşitli sorunları ele alıp değerlendirmeye çalışacağız inşaallah. Sonraki yazımızda görüşmek dileğiyle… Fîemânillâh.

ÖMER MURAT ÖTER

Bu yazıya yorum bırakmak ister misiniz?