Ramazan’ın ilk gününden bu yana İşgalci İsrail yönetimi, Mescid-i Aksa’da teravih namazını kılmaya gelen Filistinli Müslümanlara saldırmaya ve baskı uygulamaya başladı. Tabi tüm bunların temel amacı farklıydı. Asıl amaç, büyük baskın için zemin hazırlamaktı. Kudüslü gençler, bunu bildikleri için ilk günden itibaren bu saldırılara karşı direnip önemli bir zafer kazandılar. Sonunda İşgalciler demir bariyerleri kaldırarak geri çekilmek zorunda kaldı. Bir Pazartesi akşamı Mescid-i Aksa’da yaşanan çatışmalar gerginliği artıran en önemli sebeplerin başında geliyor. İşgalci İsrail ordusu, Mescid-i Aksa içerisinde ve avlusunda toplanıp ibadet eden Müslümanlara göz yaşartıcı bombalar atınca, Filistinliler de buna taş atarak karşılık verdi ve olaylar burada patlak vermeye başladı.
Ramazan’ın Başından bu yana Kudüs’te neler yaşandı?
Kudüs Bölge İşgal Mahkemesi, Şeyh Cerrah’taki en az 28 ailenin, nesiller boyu orada yaşamalarına rağmen evlerini terk etmeleri gerektiğine karar verdi.1948 yılında, kıyı kentleri Yafa ve Hayfa’daki evlerinden ve topraklarında sürgün edilen 28 Filistinli mülteci aile, Şeyh Cerrah’taki Karm al-Jaouni bölgesine yerleşti.
Doğu Kudüs de dâhil olmak üzere Batı Şeria, o sırada Ürdün’ün emri altındaydı ve bu aileler için konut birimleri inşa etmek için BM mülteciler ajansı (UNRWA) ile bir anlaşma imzalandı. Anlaşmada, ailelerin bölgede üç yıl yaşadıktan sonra kendi adlarına imzaladıkları tapular karşılığında mülteci statüsünden feragat etmeleri öngörülüyordu. Ancak bu gerçekleşmedi ve 1967’de Ürdün ve Doğu Kudüs İsrail tarafından işgal edildiğinden anlaşma anlamını kaybetti. Ancak uluslararası hukuka göre, İsrail yargı sisteminin, işgal ettiği nüfus üzerinde hiçbir yasal yetkisi bulunmamaktadır. Kudüslüler de bu kararı kabul etmedikleri için Şeyh Cerrah Mahalle sakinlerine sahip çıkmak için eylem yapmaya başladılar. Bu olaylara Mescid-i Aksa’daki ihlaller de eklenince olaylar daha da büyüdü.
Mescid-i Aksa’da Yaşananlar
Ramazan’ın ilk gününden bu yana İşgalci İsrail yönetimi, Mescid-i Aksa’da teravih namazını kılmaya gelen Filistinli Müslümanlara saldırmaya ve baskı uygulamaya başladı. Tabi tüm bunların temel amacı farklıydı. Asıl amaç, büyük baskın için zemin hazırlamaktı. İşgalci İsrail’in hedefi, 10 Mayıs’taki sözde “Kudüs Günü”nde binlerce işgalci grubun planladığı yürüyüşe ön hazırlık yapmaktı. Bunun farkında olan Filistinliler Teravih namazını Mescid-i Aksa’da kıldı. İşgal güçleri buna engel olmak için Mescid-i Aksa’ya giden bütün yolları demir bariyerlerle kapattı. Günlerce süren mücadele sonunda İşgalciler, Kudüs’ün Şam Kapısı ve civarındaki bariyerleri kaldırmak zorunda kaldı. Mescid-i Aksâ’nın dışında çatışmalar devam ederken fanatik Yahudi örgütleri Ramazan’ın 28’inde Müslümanların ilk kıblesi olan Mescid-i Aksa’ya baskın çağrısı yaptı. Bütün bu olaylar olurken İslami Direniş hareketi HAMAS ve Hamasın askeri kanadı Kassam Tugayları, işgalcilere ve dünyaya bu saldırıların durdurulması gerektiği çağrısı yaptı. Aksi takdirde karşılık vereceklerini açıkladılar. Tüm bu çağrılara rağmen İşgalci İsrail güçleri Kudüs’teki Filistinlilere saldırmaya devam etti.
Pazartesi akşamı Mescid-i Aksa’da yaşanan çatışmalar, gerginliği artıran en önemli sebeplerin başında geliyor. İşgalci İsrail ordusu Mescid-i Aksa içerisinde ve avlusunda toplanan ve ibadet eden Müslümanlara göz yaşartıcı bombalar atınca, Filistinliler de buna taş atarak karşılık verdi ve olaylar bu noktada patlak verdi.
Tarih 10 Mayıs, tüm bu çağrılara rağmen İşgalci İsrail güçleri Kudüs’teki Filistinlilere saldırmaya devam edip Müslümanların ilk kıblesi olan Mescid-i Aksa’ya baskın düzenlemek üzereyken saatler 18:00’i gösterdiğinde Gazze tarafından ilk roketler atıldı. Kassam tugaylarının füzelerine işgal güçleri de hava saldırısı yaparak karşılık verdi. Bunun ardından Filistinliler, İşgalcilere karşı tüm şehirlerde yürüyüşler yapmaya başladı.
İşgalci İsrail, 11 gün boyunca Gazze’ye yoğun hava saldırısı düzenledi. Sivillerin katledildiği bu acımasız saldırı karşısında ilk tepki Türkiye’den geldi. Cumhurbaşkanı Erdoğan, birçok devlet başkanıyla görüşerek yoğun bir diplomasi trafiği yürüttü.
İşgalin saldırıları karşısında Kassam Tugayları da başta Tel Aviv olmak üzere işgal altındaki birçok şehre yoğun roket saldırısı düzenleyerek İsrail yönetimini ateşkes ilan etmek zorunda bıraktı.
İşgalci İsrail’in 11 gün boyunca Filistin halkına karşı gerçekleştirdiği saldırılar sonunda 66’sı çocuk, 39’u kadın ve 17’si yaşlı olmak üzere toplam 248 kişi şehit olurken, 90’ı çok ağır toplam 1948 kişi de çeşitli yaralar aldı. Ayrıca İşgalci İsrail güçleri Kudüs, Gazze Şeridi ve Batı Şeria’ya yönelik düzenlediği son saldırıda, bir gazeteciyi şehit ederken savaş uçaklarıyla 33 medya kuruluşunu bombaladı ve 170 gazeteciyi yaraladı.