Soru: Gösteri yapmak suretiyle hakka destek verip, batıla karşı gelmenin hükmü nedir?

Cevap: Bilindiği gibi günümüzde gösteri yapmak hak talep etmenin önemli bir vasıtası olmuştur. İşçiler, emek­çiler ve diğer kesimler bu vasıtayı çokça kullanırlar. Da­valarında haklı oldukları ve şiddete başvurmadan, özel ve kamu mallarına zarar vermeden sadece gösteri ve benzeri araçlarla tepkilerini ortaya koymak suretiyle hak talep etmek, Müslümanların gündeminde olma­sı gereken çok önemli bir çalışmadır. Bu tür çabaların çoğu zaman hedefe ulaştıklarına da şahit oluyoruz. Geçmişte İngilizlere karşı Hindistan halkı meşhur İslam âlimi Ebu Kelam Azad (1888-1958) ve Gandi (1869-1948) gibi liderlerin rehberliğindeki şanlı mücadeleleri İngilizleri dize getirip memleketlerinden kovmalarını sağlamıştır. Aynı şekilde Güney Afrika Cumhuriyetinde Batılıların kurdukları ırkçı beyaz rejiminin zulmüne karşı verilen ve başarıyla neticelenen mücadelede de çoğun­lukla şiddete başvurulmamış, gösteri ve benzeri müca­dele yöntemleri kullanılmıştır.

Bütün bu mücadelelerden daha parlak ve daha çok fedakârlık gösterilen ve hala devam eden Mısır’daki mücadeledir. Orda milyonlarca insan gösterilere ka­tılıyor hiçbir şeye zarar vermiyor. Hatta zarar vermek isteyenlere de engel oluyorlar. Böylece 1952’den beri Mısır’ı zulümle yöneten askerlerin temsilcisi Hüsnü Mü­barek görevden uzaklaşmaya mecbur ediliyor. Bu zalim rejimin devamı olan ordu, yargı, basın ve diğer kalıntıları,içerdeki Hristiyanlar, solcular, Arap ırkçıları ve Suudi Kral­lığına bağlı Selefiler, dışarıda da başta Amerika, İsrail ve diğer İslam düşmanları ile işbirliği yapılarak meşru yönetim devrildi. Binlerce insanı katledilip büyük bir zu­lüm işlendi ve işlenmeye devam ediliyor. Bunun üzerine Müslüman halk, Müslüman liderlerin öncülüğünde şid­dete başvurmadan haklı mücadelelerini tekrar başlatıp devam ediyor. Allah’ın (c.c) izniyle bu mücadele hedefi­ne ulaşacak. Ve hiçbir maddi güç bu haklı mücadeleyi engelleyemeyecektir. Şiddete dayalı olmayan bu meşru yöntem, geçmişte ve günümüzde başarısı görülmüş, güvenilir âlimleriyle beraber ümmetin çoğunluğu be­nimsemiş olduğu halde, bazıları hala Müslümanlar ara­sında meşru olmayan şiddette (silah kullanmada) ısrar etmeleri hem kendilerine hem de ümmete çok büyük zarar vermektedir.

Diğer taraftan, Batı güçlerine bağlı zalim yöneticilerin tesiri altında kalan bazı âlimler Müslüman halkların, zul­me karşı başlattıkları gösterilerin haram olduğunu ilan ediyorlar.

Biz de sağlam İslami kaynaklara ve muteber âlimle­rin fetvalarına dayanarak bu tür gösteri ve faaliyetlerin haram olmayıp bilakis Allah için yapıldığında büyük bir sevabı olduğunu, destek verme imkânı olup da destek vermeyenlerin ise büyük bir vebal içinde olduklarını is­pat etmeye çalışacağız inşallah.

1-Hakkın yanında yer alıp batılın karşısında dur­manın gerekli olduğunu ifade eden ayeti kerimeler:

a-Allah (c.c) mealen şöyle buyuruyor:“Zulmedenlere de meyletmeyin, sonra size ateş dokunur. Sizin Allah (c.c) tan başka hiçbir dostunuz yoktur. Sonra size yar­dım edilmez.” (Hüd süresi 113) ayeti bizi zalimlere destek vermekten şiddetle meneder.

Bir ara imamlardan biri namazda bu ayeti okurken arkasında namaz kılan Muvaffak bin Ahmet el-Mekki (484-568 h.) kendinden geçip bayıldı. Kendine geldikten sonra dedi ki:”Zalimlere meyledenlerin hali bu ise bizzat zalimlerin hali ne olur?”

b-Diğer bir ayette Allah (c.c) mealen şöyle buyurur: “Ey iman edenler Allah (c.c) tan korkun ve (imanın­da) doğru olanlarla be­raber olun.”(Tevbe 119) Bu ayet de bizi imanın­da sadık olanlarla be­raber olmayı emreder.

c-Allah (c.c) diğer bir ayette Müminlerin ve Mümin kadınların özel­liklerini mealen şöyle ifade etmektedir:“Mü­min erkeklerle mümine kadınlar da birbirlerinin dostlarıdırlar. Onlar iyi­liği emreder kötülükten nehyederler. Nama­zı dosdoğru kılarlar, zekâtı verirler Allah (c.c) ve Resulüne itaat ederler. İşte onlara Al­lah rahmet edecektir. Şüphesiz Allah azizdir, hâkimdir.” (Tevbe 71)

Said Havva (r.a) bu ayeti tefsir ederken şöyle demek­tedir:”Bu ayet, Allah’ın kendilerine dünyada ve ahirette rahmet edeceği müminlerin özelliklerini izah etmektedir. Müminlerin birlik olmaları da Allah’ın rahmetinin bir so­nucudur. Dolayısıyla günümüzde Müslümanların birlik olmamaları bu özellikleri taşımamalarının bir sonucu­dur. Onun için kendimizde ve eğittiklerimizde bu özellik­leri gerçekleştirmeye dikkat etmemiz gerekir. (2)

2-Bu gerçeği ifade eden hadisler:

a-Sahih bir hadiste Resulullah (s.a.v) şöyle emreder:“­Her kim bir münkeri görse onu eliyle değiştirsin, gücü yetmezse diliyle değiştirsin, şayet diliyle de değiştirmeye gücü yetmezse kalbiyle onu reddetsin, o da imanın en zayıf derecesidir.”(3)

 

Şafii mezhebinin en güvenilir fakihlerinden biri olan İbni Hacer el-Heytemi bu hadisin şerhinde şöyle demek­tedir:“Bu hadisteki hitap tüm ümmete yöneliktir. Münkeri işleyen kişiye bağırarak yapılan mü­dahale de dille yapılan müdahaleden sayılır.(4) Böylece zalimlere karşı yapılan gösteriler­de yüksek sesle atılan sloganlar, dille yapılan amelden sayılabilir.

b-Kab bin Ucra (r.a) diyor ki: Resulullah (s.a.v) ya­nımıza çıkageldi, biz dokuz kişiydik, şöyle dedi: “Şu bir gerçektir ki benden sonra emirler, zalim yöneticiler ola­caktır. Kim onların yalanlarını tasdik edip zulümlerine yardım ederse benden değildir. Ben de onlardan de­ğilim. Kevser havuzu üzerinde yanıma gelemez. Kim de tasdik etmez ve zulümlerine yardım etmezse o benden­dir. Ben de ondanım. O havuz başında yanıma gele­cektir.(5)

Bu sahih hadisten açıkça anlaşılıyor ki zalim idarecileri tasdik etmek veya herhangi bir şekilde onlara yardım etmek haramdır. Hatta İmamı Gazali (r.a) bu hadis gibi naslara da­yanarak şöyle demektedir:“Kim bir kötülüğü görüp de sükût ederse destek vermezse o kötülüğün vebalına ortak olur.”(6)

c-Resulullah (s.a.v) tan soruldu: En faziletli cihat nedir? Resulullah (s.a.v) şöyle cevap verdi: “Zalim sultana (yö­neticiye) karşı hakkı söylemektir.”(7)

Günümüzde Mısır ve diğer ülkelerde Müslümanlara yapılan zulüm, şiddetli bir şekilde devam etmektedir. Buna karşı hakkı haykırmak, gösteri ve benzeri meşru yöntemlerle zalim yöneticilere karşı hakkı talep etmek cihattır. Hatta cihadın en faziletlisi olduğu hadisten açık­ça anlaşılıyor.

GÜNÜMÜZ ÂLİMLERİNİN FETVALARI

Bu girişten sonra şiddete başvurmadan yapılan gös­terilerle ilgili günümüz alimlerin fetvalarını izah etmeye çalışacağız.

a-Şeyh Yusuf El-Karadavi:

Dünya Âlimler Birliği başkanı ( Bu birliğin İslam üm­meti içinde 80.000’den fazla üyesi vardır.) Şeyh Yusuf El-Karadavi bu tür gösterilere cevaz veren âlimlerin ba­şında gelir.

 

Nitekim “Çağdaş Fetvalar” adlı kitabının son çıkan dör düncü cildinde özetle şöyle demektedir:“Müslümanlar topluca meşru haklarını talep etmelidirler.“iyilik ve takva üzere yardımlaşın”. ( Maide 2) ayeti bunu ifade ediyor. Ayrıca Resulullah (s.a.v) da sahih hadiste:“Müminler bir­birlerine kuvvet vermekte bir bina gibidirler”.(8) sözü de Müslümanların aralarında yardımlaşmalarının gerekli olduğunu ortaya koyuyor. Şeyh Karadavi, uzun izahat­tan sonra meseleyi İslam’da meşhur üç fıkhi asla (kura­la) dayandırmıştır;

  1. Her şeyde asıl olan helal olmasıdır.
  2. Masalih-i mürsele yani İslam’ın haram kılmadığı faydalı şeyler caizdir.
  3. Gaye iyi ise, ona götüren meşru araçlar da iyi olur.

 

b-Doktor Muhammed el-Ahmeri’nin(9) ”Gösterilerin meşru olması sünneti ihya etmek (diriltmek) ve şeriat maksatlarını (gayelerini) gerçekleştirmektir” adındaki meşhur makalesi gösterilerin meşru olduğunu hatta sünnet olduğunu güzel bir şekilde izah etmiş. Ayrıca Suudi Krallığındaki resmi âlimlerin gösterileri haram saymalarının, krallığın baskısı sonucu olduğunu açıkla­mıştır.

c-Kuveyt’in meşhur alimlerinden Şeyh Ab­durrahman Abdulha­zık’ın fetvası.

d-Suudi Arabistan’ın meşhur alimlerinden Selman El-Avde’nin fet­vası (Krallığa muhalif alimlerdendir.)

e-El-Ezher Hocala­rından Doktor Hani El-Yüsri’nin fetvası.

Son olarak Resulül­lah’ın şu duasıyla bi­tirelim: “Allah’ım, kim ümmetimin yönetimini üstlenip de onlara zor­luk çıkarırsa sen de on­ların işlerinde zorluk çıkar. Kim ümmetimin yönetimini üstlenip de kolaylık sağlarsa sen de onların işlerini ko­laylaştır.”(10)

KAYNAKLAR

1-Tefsiri Nesefi cilt 2, sayfa 297, 2.ci baskı Beyrut 1430 h.

2-El-esas fit tefsir Sait Havva dar es-selam 1405 h kahire baskısı

3-Müslim no:49, Ebu-Davut no:1140, İbni Mace no: 4013

4- Sait Nursi şöyle der mezhebimizce en muteber olan ibni Hacerdir. İkinci mektup s.9

5- Nesai no:(42-7), tirmizi no:2259, Ahmet no:24314

6- Tirmizi (2176) hadis hasendir demiş. ibni mace (4012)

7-İhya cilt 2, sayfa 1111 dar el fikr şam baskısı 1427 h

8-İbni Abidin cilt 1, sayfa 71

9-Arabistan’ın Ebha bölgesinde 1959’da doğmuş. Şu anda S. Arabistan vatandaşlığından ayrılıp Katar vatandaşlığına geçmiştir. Arap âleminin meşhur mütefekkirlerindendir.

10-Müslim 1828.

Salih TURGUT

Bu yazıya yorum bırakmak ister misiniz?