Mavi Marmara şehitlerini anmak ve Kudüs davasını anlamak üzere Şehit Ali Haydar Bengi Derneği olarak düzenlediğimiz programa, konuşmacı olarak Diyarbakır’a davet ettiğimiz Hamas dış ilişkiler sorumlusu Usame HAMDAN katıldı. Kendisi ile Davet Mektebi dergimiz adına Ortadoğu’nun ve Filistin’in son durumunu, HAMAS’ın kuruluşunu ve yeni siyaset belgesini, Mavi Marmara davasında Türkiye ile İşgalci İsrail’in anlaşmasına kadar bir dizi önemli soruları içeren bir röportaj yaptık. Bu önemli günde Dergimize röportaj vermek için bizlere özel zaman ayıran Sayın Usame Hamdan’a teşekkür ederiz.
Barış OKTAY: Sayın Usame Hamdan öncelikle Türkiye’ye ve Diyarbakır’a hoş geldiniz. Bize kendinizi yakından tanıtabilir misiniz?
Usame HAMDAN: Filistin asıllı bir aileyiz. Köyümüzün adı el-Batani’dir. Filistin’in doğusundadır. 1948 yılında topraklarımız işgal edilince ailem Gazze’ye hicret ederek oraya yerleşir. Ben de 1965 yılında Gazze’de doğdum. İlkokul, ortaokul ve liseyi Gazze’de okudum. Lisansı da 1986 yılında Ürdün’deki Yermük Üniversitesi Kimya bölümünden mezun olarak tamamladım. Siyasete atılana kadar bölümüm ile ilgili bazı fabrikalarda çalıştım. 1992 yılında HAMAS’ta dış ilişkiler bölümünde hizmete başladım. Evliyim 3 kız, 3 erkek olmak üzere 6 çocuk babasıyım.
Barış OKTAY: Hamdan ismini aileniz nereden almıştır?
Usame HAMDAN: Hamdan ismi Arapça kökenli bir kelimedir. ‘’Şiddetli ve Cesur’’ anlamına gelmektedir. Hamdan ismi Arap topraklarında yaygındır. Fakat benim dedelerim Filistin’in ilk fethedildiği günden beri bu ismi taşımaktadır. Bazı araştırmalarıma göre dedelerimin Filistin’in fethinden sonra bu ismi aldığı ve Kudüs başta olmak üzere diğer bölgelere sonradan yayıldığı görülmektedir. Selahaddin Eyyubi Kudüs’ü özgürlüğüne kavuşturduğunda dedelerim o zamanlar onun askerliğini yapmışlardır. Ve o zamandan beri ailemiz bu isim ile toplumda yer edinmiştir.
Barış OKTAY: İslami Direniş Hareketi HAMAS ile nasıl tanıştınız?
Usame HAMDAN: Aslında HAMAS’ın içinde doğdum diyebilirim. Çünkü babam hareketin içerisinde uzun zamandan beri aktif görevler almıştı. Babam 15 yaşında kardeşlerle tanışmış, hareketin önde gelen birçok liderinin yanında bulunmuş ve çalışmalar yürütmüştü. Ben de erken yaşta 10 yaşından beri kardeşlerin ve hareketin programına dahil oldum. 1982 yılında resmi olarak tanzime girdim. Elhamdulillah çocukluğumdan beri Allah teala bana HAMAS’ın içerisinde bulunmayı nasip etti.
Barış OKTAY: Gazze’den ne zaman ayrılmak zorunda kaldınız?
Usame HAMDAN: Erken bir zamanda Gazze’den çıkmak zorunda kaldık. 1988 yılında 1.İntifada başladıktan sonra Filistin’in siyasetini yürütebilmesi için topraklarımızdan ayrılmak zorunda kaldık.
Barış OKTAY: İslami Direniş Hareketi HAMAS’ın kuruluşu nasıl oldu?
Usame HAMDAN: HAMAS hareketi bir Müslüman Kardeşler hareketidir. HAMAS Müslüman kardeşlerin yetiştirdiği bir neslin oluşturduğu harekettir. Tıpkı Fetih hareketinin Müslüman Kardeşlerden yetişen kişilerce oluşması gibi. Misalen İslami hareketin yetiştirdiği el-Fetih kurucularından bazı kişiler şunlardır; Halil VEZİR, Ebu Cihat Abdulfettah AHMUD, Ebu Yusuf En-NECCAR, Kemal UDVAN, Selim es-SANUN ve daha birçokları gibi. İslami Hareket bu oluşumlara 1965’te birçok hayalle başladı. Bu hayallerde İslami direnişi büyük fikirlere taşıyordu. Ancak el-Fetih’te daha çok Seküler, Milliyetçi yapılar ön plana çıkınca başka adımlar atmak zorunda kaldılar. Bu hayallerini gerçekleştirmek için atılan adımlar İslami direniş hareketi HAMAS’ı ortaya çıkardı. 1982 yılına gelindiğinde ise Filistin içerisinde askeri bir mücadele sürdürecek olan birkaç birlik oluşturuldu. Bu birliklerden sorumlu kişi de Şeyh Ahmet YASİN idi. Bu yüzden Şeyh Ahmet YASİN, Siyonistler tarafından tutuklandı. Müebbet hapse mahkûm edildi. Bu olaylar Filistin’deki cihat hareketlerinin genişlemesine ve hızlanmasına sebep oldu. 1985 yılında elimizde esir olan Siyonistlerle yaptığımız takas sonucu Şeyh Ahmet YASİN hapisten çıkarıldı. Bu olayla Filistin halkı Siyonistlerle yüzleşmiş oldu. Bu yüzleşmede çoğunlukla üniversiteli gençler ön planda bulunuyordu. Bu olanlardan sonra Aralık 1987’de HAMAS Hareketi Filistin’de resmi bir şekilde ilan edildi.
Barış OKTAY: HAMAS’ın Filistin topraklarına bakışı ile Mescid-i Aksa’ya bakışı arasında bir ayrım, bir fark var mıdır?
Usame HAMDAN: Aslında Bir fark görmüyoruz. İsra Suresinde “Kendisine ayetlerimizden bir kısmını gösterelim diye kulunu (Muhammed’i) bir gece Mescid-i Haram’dan çevresini bereketlendirdiğimiz Mescid-i Aksa’ya götüren Allah’ın şanı yücedir. Hiç şüphesiz O, hakkıyla işitendir, hakkıyla görendir.” ayetinde geçtiği üzere Mescid-i Aksa’nın çevresi ile birlikte mübarek kılındığı zikredilmiştir. Dolayısıyla bizler Filistin’in bir karış toprağından feragat edemeyiz. Bundan dolayı bütün Filistin topraklarının kurtarılmasını hem şer’i bir görev hem de vatani bir görev olarak görmekteyiz.
Barış OKTAY: HAMAS ve El-Fetih hareketi arasındaki farklar nelerdir?
Usame HAMDAN: el-Fetih hareketi 1965’te HAMAS’tan önce kuruldu. Ancak neden HAMAS hareketi kuruldu? Çünkü el-Fetih işgalci İsrail ile bazı anlaşmalara girişti ve bazı tavizler vermeye başladı. HAMAS’ın ise vazgeçemeyeceği kriterleri var. HAMAS, Filistin halkının bağrından çıkan mücahitlerin sesini yansıtan bir sözdür. Çünkü Filistin halkının tamamı Filistin özgür oluncaya kadar mücahit bir halk olacaktır. El-Fetih’ten önce Şehit Abdülkadir Huseyin vardı. Ondan da önce Şehit İzzetin el-Kassam vardı. 1917’de İngiltere’nin Filistin’i işgal ettiği günden bu yana mücahitlerin cihadı başladı. Ve ben şuna inanıyorum ki Filistinliler mücahit olarak kalmaya devam edecektir. Şu anki durumda el-Fetih ile HAMAS arasında çok önemli iki fark vardır. En önemli Birinci fark; el-Fetih Siyonistleri kabul etmektedir. Bu da şu anda Siyonistlerin işgalle sahip olduğu toprakların onlara ait olduğunu kabul ettiği manasına gelir. Ancak HAMAS ise işgalcileri kesinlikle kabul etmemektedir. İkinci Fark ise; el-Fetih Siyonistlerle anlaşmalar yapmayı ve yardımlaşmayı kabul ediyor. HAMAS ise kesinlikle bunu da reddediyor ve tek çözüm yolunun direniş olduğunu savunuyor.
Barış OKTAY: Türkiye’deki Müslümanlar Mescid-i Aksa için neler yapabilir?
Usame HAMDAN: Şüphesiz ki, Türkiye 1.Dünya savaşından sonra Arap dünyasından ve Filistin davasından uzaklaştı. Fakat biz biliyoruz ki, Türkiye halkı Filistin davasını unutmamış ve bir adım dahi geri atmamıştır. Ancak son 20 yıldaki anlaşmalar, Türkiye’nin Filistin’e ve Mescid-i Aksa’ya önem vermesine vesile oldu. Bu önemsemeler en güzel şekliyle başladı. Öncelikle Filistin liderleri yapılan anlaşmalar ve Filistin’e yapılan insani yardımlarla oldu. İkincisi ise; Türkiye’nin, Filistin davasını sahiplenmesi ve Kudüs’ü önce Filistinlilere sonra ümmete ait olarak görmesi oldu. Bu yüzden siyasi olarak davaya ve Filistin halkına destek oldu ve yardımları da günden güne arttırdı.
Barış OKTAY: Mavi Marmara Gemisi sizin için neyi ifade ediyor?
Usame HAMDAN: Şüphesiz ki, Mavi Marmara özgürlük filosu ve şehitleri Filistinliler için çok önemli mesajlar taşımaktadır. Öncelikle taşıdığı birinci mesaj; Filistinliler yalnız değildir. Türkiye halkı ve dünyanın çeşitli bölgelerinden bir araya gelmiş halkların Filistinlilerin arkasında olduğunu göstermiştir. Ve Türkiye halkından, Filistin halkına yapılan yardımların sözden ibaret olmadığı herkesçe görüldü. Aynı zamanda Türkiye halkının kanı Filistin halkının kanına karıştı. Şu anda da Filistin’de özgürlük filosunun anıtı var. Ve bütün şehitlerin isimleri üzerinde yazılıdır. Bunlar halkların birbirlerine yaklaştığının kanıtıdır.
Barış OKTAY: İHH’nın ve Mavi Marmara şehit ailelerinin karşı olmasına rağmen, Türkiye ile İşgalci İsrail’in Mavi Marmara davasında anlaşmalarını nasıl görüyorsunuz?
Usame HAMDAN: Şehit ailelerinin bu suça karşı anlaşmaya karşı çıkmasının onların en doğal hakkı olduğuna inanıyorum. Türkiye’nin de bu anlaşmayı yapmasına rağmen şehitlere ve Filistin davasına karşı duruşunu değiştireceğine de inanmıyorum. Tabi hükümetlerin zaman zaman bazı değerleri değişebiliyor. Biz de bundan dolayı Filistin davasının Türkiye içerisinde bir krize sebep olmasını istemeyiz. Şehit aileleri ile Türkiye hükümeti arasında bir sıkıntı yaşanmasına razı olmayız. Sorunun sadece işgalcilerle kalması gerektiğine inanıyoruz. Şehit aileleri ve hükümet bu sorunda işgalcileri zora sokacak adımları atarsa daha iyi olur. Ne kadar da zaman geçerse geçsin işgalci Siyonistler bu işlemiş olduklarının cezasını çekeceklerdir.
Barış OKTAY: Bir Mavi Marmara gazisi olarak bu dava da anlaşma maddesinde yer alan karşı çıktığımız bir madde de Bu anlaşmanın ‘Ankara ile Kudüs arasında yapılmıştır.’ ifadesinin yer alması idi. Bunu nasıl yorumlarsınız?
Usame HAMDAN: Kudüs Filistin’in sadece başkenti değildir, Filistin’in tamamıdır. Bu yüzden bu kabul edilemez. Siyonistlerin yaptığı bütün işler geçici bir süreliğinedir. Siyonistlerin bu manada yaptığı bütün anlaşmalarının bizim için hiçbir değeri yoktur. Bu anlaşmayı da ve Siyonistleri de yıkacak olan şehitlerin kanı ve direniş hareketi olacaktır. Bir zaman gelecek ki tarihte İsrail diye bir şey kalmayacak. Tarihte sadece direniş hareketi, şehit Ali Haydar Bengiler, Cengizler, Furkanlar ve diğer şehitler kaydedilecektir.
Barış OKTAY: HAMAS; Suriye, Irak ve Yemen’deki olaylara nasıl bakmaktadır?
Usame HAMDAN: HAMAS’ın ümmetin bütün davalarında çok açık ve net bir duruşu vardır. HAMAS daima mazlum ve ezilmiş olan halkların yanında oldu. Bizler bu olayların Müslüman diyarlarında olmasını kesinlikle istemiyoruz. Çünkü bizler zulmün ne demek olduğunu çok iyi biliyoruz. Buradaki tek çözüm halklar üzerindeki bu zulmün bitmesidir. Bu da bütün halklara haklarının iade edilmesi ve özgür, rahat bir ortam sunulması, ırkı ne olursa olsun ayrımcılığa gidilmemesi ile olur. Bunlar İslam’ın verdiği haklardır. İslam, alemlere rahmet olarak gelmiştir. Bu rahmet de ancak adaletin tesis edilmesi ile olur.
Barış OKTAY: Suriye, Irak ve Yemen’de olan olayların merkezinde İran sorumlu tutulmaktadır. Bu meselelerden sonra İran ile HAMAS arasındaki bazı görüşmelerde de sıkıntılar olmuştu. Sizin bu konu ile ilgili söyleyecekleriniz nelerdir?
Usame HAMDAN: Şüphesiz ki, İran Filistin’deki direnişlere destek veriyor. Sadece HAMAS direnişine değil Filistin’deki diğer direnişlere de destek veriyor. Ancak İran’ın yaptığı bu insani destekler, başka yerde işlemiş olduğu suçlara ve yaptığı yanlışlara sessiz kalacağımız anlamına gelmez. Yani Filistin halkına insani yardım desteği olmuştur ama Suriye’de, Irak’ta ve Yemen’de yapmış oldukları fiiller de elbette kabul edilecek bir durum değildir.
Barış OKTAY: HAMAS yakın bir zamanda yeni siyaset belgesini yayınladı. Bu belgenin açıklanmasından sonra Türkiye’de bazı gazeteler ve malum çevrelerce HAMAS’ın 1967 sınırlarını kabul ettiğine ve el-Fetihten 43 yıl geriden geldiğine dair eleştiriler yapılmaya başlandı. Bu konuda neler söyleyeceksiniz?
Usame HAMDAN: Bunu söyleyen gazete ve çevreler HAMAS’ın yayınladığı bu belgeyi okumamışlardır. Öncelikle bunu söyleyeyim. Bu belgede HAMAS işgal edilmiş bütün Filistin topraklarının özgürlüğüne kavuşmasından başka bir sonuç olmadığını ilan etmektedir. Bu da ancak kendi devletimizin haklarını ele alması ile olur. Bu yüzden diyoruz ki 1967 hattında bir Filistin devletini kabul ederiz. Özellikle bu metinde 1967 ‘HATTI’ kavramını kullanıp ‘SINIR’ gibi kavramları kullanmadık ki, işgalcilerin varlığı, devleti resmen kabul edilmemiş olsun ve topraklarımızdan vazgeçilmemiş olsun. Bu da demektir ki; ancak işgalci İsrail’i yine tanımayız ve Filistin’in bir karış toprağından feragat etmeyiz. Yıllardır el-Fetih 1967 sınırlarında bir Filistin devletine razı oluyor. Biz de onlara diyoruz ki;
– Filistin topraklarının bir karışından feragat edilmeyecekse,
– Filistin Devletinin başkenti Kudüs olacaksa,
-Filistinli muhacirler evlerine, topraklarına geri dönecekse bu şartlar altında sizinle beraber hareket ederiz. Bu haklar yerine gelirse Filistin halkı haklarını almış olacak. HAMAS, bütün Filistin topraklarını özgürlüğüne kavuşturana kadar mücadelesine devam edecek. El-Fetih sadece 67 sınırlarını kabul ediyorsa onlar da ona çalışsınlar. Ancak biz bütün Filistin için çalışırız.
Barış OKTAY: Siyaset belgesinin yayınlanmasından sonra Türkiye’de yayılan bir görüş de HAMAS’ın Müslüman Kardeşlerden ayrıldığı yönündeki haberler oldu. Bu konuda neler söyleyeceksiniz?
Usame HAMDAN: Herkes biliyor ki HAMAS Müslüman Kardeşlerin bir hareketidir. Ve bu hareket vasat fikre sahip bir harekettir. Menheci, yöntemi davettir ve bu davetin edası da cihattır. Şuna inanıyoruz ki bu din ümmetin dinidir. Ve bu din ümmet ile kalkınacaktır.
Barış OKTAY: Son olarak Türkiye Gençliğine mesajlarınız nelerdir?
Usame HAMDAN: Benim tüm gençlere birinci mesajım; Onların şimdiki durumlarının ümmetin geleceğini belirleyecek durumlar olacağını bilmelerini isterim. Şimdiki durumlarında da ne kadar zor şartlar altında olsalar da kesinlikle batıla teslim olmasınlar. Önümüzdeki yılların şimdiki durumdan daha iyi olması için var güçleri ile çalışmaları gerektiğini bilsinler. Bu bölgede işgalci Siyonistler var olmaya devam ettiği müddetçe, bütün sıkıntılar ve sorunlar da devam edecektir. Bunun için işgalci İsrail’in yok edilmesi bu bölgelere de huzuru getirecektir.
İkinci mesajım ise; Gençler bilgi ile donansınlar. İslam medeniyeti, ancak bilgi ile kültür ile ayağa kalkacaktır. Düşmanlarımızın bizimle bir de böyle bir savaşı vardır. Gençlerimizin bilgi ve kültürle donanmasını istemiyorlar. Şu anda Türkiye’deki gençler ellerindeki imkanlarla ümmetin diğer gençleri ile hareket ederek daha ileri bir seviyeye, daha huzurlu bir geleceğe kavuşabilirler.
Gayret bizden, Tevfik Allah (cc)’tandır.
Allahu Ekber ve Lillahilhamd.