Kitap, sünnet ve İcmaa-i ümmet ile sabit olan itikâf ibadeti, memleketimizde nerdeyse unutulmuş bir ibadet iken Allah`a şükür son yıllarda, Ramazan ayının son on gününde ihya edilmeye başlanmış bulunmaktadır. Bu ibadeti sünnete uygun bir şekilde daha da yaygınlaştırmak ve ibadetin daha fazla derinleşmesine vesile kılmak için daha fazla önem verilmesi gerektiği malumdur. Onun için dergimizin bu sayı- sında bu konuyu ele almaya çalışacağız inşallah.
İTİKÂF NE DEMEKTİR?
İtikâf lügatte (sözlükte): Bir şeye bağlı kalmak, bu bağlı kalınan şey iyi olabileceği gibi kötü de olabilir. Ayette şöyle geçmektedir: “O babasına ve kavmine, şu tapmalarına bağlı olduğunuz heykeller de ne oluyor.” (1) İslam fıkhında ise: İtikâf, beş farz namazların cemaatle kılındığı bir camide ibadet niyetiyle durmaktır. (2)
İTİKÂFIN ÖNEMİ
İtikâf: Kitap, sünnet ve icma-i ümmet ile sabittir. ALLAH (c.c) mealen şöyle buyuruyor: “Ve mescidlerde itikâfa çekilmiş iken onlara (kadınlara) yaklaşmayın.” (3) Annemiz Aişe de (r.a) Resulullah’ın (s.a.s) Ramazanın son on gününde itikâf ettiğini, vefatından sonra da hanımlarının buna devam ettiklerini ifade etmiştir. (4)
İbni Münzir (v. 318 h.) El-İcma adlı kitabında şöyle demektedir: “İlim ehli itikâf’ın sünnet oluşu konusunda icma (ittifak) etmişlerdir. Ancak kişi itikâfı nezir (adak) ederse o zaman vacip olur. (5)
Annemiz Aişe (r.a) Resulullah’ın (s.a.s) şöyle dediğini ifade etmiştir:” Kim Allah’a (c.c) itaat edeceğini nezir (adak) ederse itaat etsin ve kim isyan edeceğini nezir (adak) ederse isyan etmesin.” (6)
İTİKÂFTA İBADET DERİNLEŞMESİNİ SAĞLAYAN HUSUSLAR
1) İbni Abbas (r.a.) Resulullah’tan (s.a.s): ”Kim Müslüman kardeşinin ihtiyacını temin etmek için çaba harcarsa, onun için on yıl itikâftan daha hayırlıdır. Ve kim Allah rızası için bir gün itikâfa çekilse Allah (c.c) onunla ateş arasına üç hendek koyar, her bir hendek doğu ile batı arasından daha uzundur. “(7)
2) Son on günde itikâfa girmenin sünnet oluşunun bir hikmeti de Kadir gecesini ihya etmektir. Resulullah (s.a.s) önce Ramazanın orta on gününü itikâfla geçirirdi. Bir yıl yine orta on günü itikâf ile geçirdikten sonra, Ramazanın 21. gecesinde sahabelere şöyle buyurdu: “Kim benimle itikâf etmiş ise son on günde de itikâfa girsin… Kadir gecesini son on günde ve vitir (tekil) gecelerinde arasın.”(8)
3) İtikâfta kişi camide toplum içindedir, onun için töhmet altında bırakacak veya şeytanın vesvesesine sebep olacak şeylerden uzak kalması, gerekirse şüphe ve vesveseyi ortadan kaldırması gereken açılamaları yapması gerekir. Hz. Hüseyin’in oğlu Ali Zeynel Abidin (r.a) annemiz Safiye’den (r.a.) şöyle haber vermiştir:” Resulullah (s.a.s) itikafta iken bir gece yanına uğradım, dönerken Resulullah da (s.a.s) benimle beraber dışarı çıktı, o arada Ensar’dan iki kişi geçerken Resulullah’a (s.a.s) selam verdiler, Resulullah (s.a.s) “durun” dedi ve ekledi: “Bu Safiye binti Hüyey’dir.” (Müminlerin annesidir) onlar da üzülerek dediler ki: Subhanallah ya Resulullah şüphe mi ederiz? Bunun üzerine Resulullah şöyle buyurdu: “Şeytan insanın içinde kan gibi dolaşır. Kalplerinize bir şey atmasından korktum.”(9) İmam Şafii bu hadisin şerhinde der ki: “Resulullah (s.a.s) onlara bunu demesinin sebebi, onları küfürden korumaktı. Eğer onlar bir kadınla beraber diye Resulullah’tan (s.a.s) şüphe etmiş olsalardı, küfre gidebilirlerdi. İmam ibni Dekik el İdte der ki: “Bu hadisten şunu anlamamız gerekir, alim ve topluma örnek olanlar şüpheli ortamlardan uzak durmaları lazımdır. Onun için bu konumda olanlar kendilerine kötü zannı oluşturacak bir şey yapmaları caiz değildir.”(10)
4) itikâfta yapılan zikir, okunan Kuran ve duaları hakkıyla tefekkür etmek, ibadetin derinliğini sağlamak için camide insanları meşgul edecek, yerlerini daraltacak çalışmalardan sakınmak gerekir. Annemiz Hz. Aişe (r.a.) anlatıyor: Resulullah (s.a.s) her Ramazanda itikâfa girer Hz. Aişe de (r.a.) çadırını kurardı. Bir defasında Resulullah’tan (s.a.s) kendisinin de itikâfa girmesi için izin isteyerek o da camide çadırını kurdu, bunu duyan annelerimiz Hz. Hafsa ve Hz. Zeynep de çadırlarını kurdular. Bu çadırları gören Resulullah (s.a.s) bunlar nedir diye sordu. Kendisine mesele anlatıldığı zaman dedi ki: “Niçin yapmışlar. İyiliği mi istiyorlar? Sökün” diye emir verince çadırlar söküldü. Resulullah da (s.a.s) itikaftan çıkıp bayramdan sonra Şevval ayında on gün itikâfa girdi.”(11) İbni Hacer el-Askalani bu hadisi şerh ederken şöyle der: “Namaz kılanlara yeri daraltmamak yahut da kendi hanımlarıyla beraber olup öylece yeterince kendini zikir ve ibadete vermemesi, evdeymiş gibi bir durum oluşmaması için itikâftan çıkıp sonraki ayda itikâfa girmiştir.”(12)
İTİKÂF İBADETİ EDA EDİLİRKEN DİKKAT EDİLMESİ GEREKEN BAZI AMELLER
“Yerimiz müsait olmadığı için kaynaklara yer vermedik ancak bu adabların tümü güvenilir kaynaklardan alınmıştır.
1) Camiye girerken: “Allah rızası için itikâf ibadeti eda etmeye niyet ettim.” der ve: “Allahumme ifteh li ebvabe rehmetik” (Ya Rabbi! Bana rahmet kapılarını aç) diye dua eder. Camiden çıkarken de: “Allahumme inni eseluke min fadlik.” (13) (Ya Rabbi! Senden keremini diliyorum) duasını okur.
2) Camide konuşurken, zikir ederken veya Kuran okurken bile kimseyi rahatsız etmeyecek şekilde davranır.
3) Camiyi necasetle ve herhangi bir şeyle kirletmemek gerekir.
4) Camide vaaz ve nasihat ederken İslam adına asılsız ve hurafe şeyleri anlatmak da caiz değildir. Ehl-i Sünnet imamları- nın güvenilir kaynaklarına dayandırılması lazım.
5) Sahur yemeğini geciktirmek, iftarı da akşam namazını kılmadan önce hurma veya su ile açmak, iftarını açarken: “Ey Allah`ım sadece Senin için oruç tutum ve sadece Senin verdiğin rızıkla iftarımı aç- tım.” diye dua eder.
6) Dilini ve tüm organlarını, yalan ve İslam’a ters olan söz ve davranışlardan uzak tutmak lazımdır.
7) Unutarak bir şeyi yemek ve içmek oruca bir zararı olmaz, sahih bir hadiste, Allah’ın bir ikramı olduğu beyan edilmiştir.
8) Ramazan ayında abdest alırken ağza su almak sünnettir. Ancak fazla mübalağa etmekten kaçınmak lazımdır.
9) Camide cami personeli ve cami cemaati ile tanışmak, cami temizliğini, düzenini sağlamak için yardımlaşmak gerekir.
10) Camide herkesi güzel sözle ve tebessümle karşılamak da önemli bir sünnettir. Allah (c.c) Ramazanda orucumuzu, itikâfımızı ve tüm ibadetlerimizi sünnete uygun bir şekilde eda etmeyi nasip etsin ve hepimizden kabul etsin.
Ramazanı ve Bayramı İslam Ümmeti için hayırlara vesile kılsın. Ümmeti zalim ve kâfirlerin tahakkümünden kurtarıp hedeflerine ulaşmasına muvaffak kılsın. Âmin.
Seyda Salih Turgut
KAYNAKLAR:
1) Enbiya:(52)
2) El-Fikhu el-Muyesser, Sh. (207)
3) Bakara, 187
4) Buhari: (1922), Müslim: (1172)
5) El-İcma` (Sh. 40) dar. el- Cinan Beyrut (1406 h.)
6) Buhari: (6696)
7) Mecme`ez-Zevait, (C.8) (Sh.192). Hadis Alimleri, bu hadisin zayıf olduğunu söylemişler, ancak hadis Alimi Hafız Heysemi: “İsnadı zayıf değil.” demiştir.
8) Buhari: (2027), Müslim (2769), İmam Ahmet (11187)
9) Buhari: (2035), Müslim: (5680), İmam Ahmet: (26863)
10) Fethulbari (C.1) (Sh. 1080) dar El-Kutup El-İlmiyye Beyrut (1424 h.)
11) Buhari:(2041) Müslim:(2785) İmam Ahmet:(24544)
12) Fethu’l-Bari, C. 1, Sh. 1079, Beyrut; 1424 h.
13) Müslim:( 1652)