İsraf, gereksiz harcama, gereksiz tüketim, savurganlık ve tutumsuzluk anlamına gelir. Sahip olduğumuz bir şeyi dünya ve ahiretimiz için faydası olmayacak şekilde saçıp savurmak demektir. İsraf, haddi aşmak, Rabbimizin çizdiği sınırların dışına çıkmak olarak da açıklanır.
Rabbimiz bizlere israf hakkında neler emreder, buyurun Kur’an’ın ayetlerine bakalım:
“Ey Âdemoğulları! Her secde edişinizde güzel elbiselerinizi giyin; yiyin, için, fakat israf etmeyin; çünkü Allah israf edenleri sevmez.” (A’raf, 31)
En çok bildiğimiz ayet olmasına rağmen ülkemizde, akrabalarımızda ve bazen de ailemizde ciddi bir şekilde müsriflik yapıldığına şahit oluyoruz. İnsanların arasında yaygınlaşan bu israf bizleri biraz düşündürürken Allah’ın sevmediği kişiler arasında olma düşüncesi de bizi korkutmalıdır.
“Asmalı, asmasız (üzüm) bahçeleri, ürünleri çeşit çeşit hurmaları, ekinleri, birbirine benzer ve benzemez biçimde zeytin ve narları yaratan O’dur. Her biri meyve verdiği zaman meyvesinden yiyin. Devşirilip toplandığı günde hakkını (zekât ve sadakasını) verin, fakat israf etmeyin; çünkü Allah israf edenleri sevmez.” (En’am, 141)
Dinimiz bize iktisatlı olmayı öğretir. Kazanılan malın nasıl ve nerede harcanması gerektiğini belirtir ve bunların verilmesinde de sınırlar koyar. Zengin ve fakir arasında oluşan maddi ve manevi hoşnutsuzluğu zekât ve sadaka ile giderir.
“Akrabaya, yoksula ve yolda kalmış yolcuya hakkını ver; fakat malını israf ederek saçıp savurma. Çünkü saçıp savuranlar, şeytanların kardeşleridir. Şeytan ise Rabbine karşı çok nankördür.” (İsra, 26-27)
“Onlar harcadıklarında ne israf eder ne de eli sıkı davranırlar; bu ikisi arasında orta bir yol tutarlar.” (Furkan, 67)
Rabbimiz bize vasat olmamızı emreder. Aşırı davranışlar hoş karşılanmamıştır. Sürekli saçıp savurmak, değer ve kıymet bilmemek şükürsüzlük olarak tanımlanır. Şükretmeyen insan kibre doğru ilerler ve birçok nefsani hastalıklara duçar olur.
“Ey iman edenler! Size verdiğimiz rızıkların temiz olanlarından yiyin ve Allah’a şükredin; eğer kendisine kulluk ediyorsanız.” (Bakara, 172)
“Allah’ın sana verdiğinden ahiret yurdunu kazanmaya bak ve dünyadan nasibini unutma! Allah sana ihsan ettiği gibi sen de insanlara ihsanda bulun. Yeryüzünde bozgunculuk çıkarmaya çalışma! Şüphesiz Allah bozguncuları sevmez.” (Kasas, 77)
Haddi aşmak, bozgunculuk yapmak, insanın kendisini tüketmesidir. İnsan kendine karşı da müsriflik eder. Günaha dalması, boş ve malayani işlerle meşgul olması, kendini tanıyamaması, varoluş gayesini bilememesi, zamanını iyi değerlendirmemesi de müsriflik olarak tanımlanır.
“De ki: Ey kendi nefisleri aleyhine haddi aşan kullarım! Allah’ın rahmetinden ümit kesmeyin! Çünkü Allah bütün günahları bağışlar. Şüphesiz ki O, çok bağışlayan, çok esirgeyendir.” (Zümer, 53)
“Rabbimiz! Bütün işlerimizdeki israfımızı, ölçüsüzlüğümüzü, cahilliğimizi, hatalarımızı ve bizden daha iyi bildiğin her türlü kusurumuzu bağışla! Ya Rabbi! Ciddi ve şaka yollu yaptığımız yanlışlarımızı, bilerek ve bilmeyerek işlediğimiz günahlarımızı affeyle!” (Müslim, Zikir, 70)